Araştırma görevlisi ilanı alım şartları YÖK'ten müjde!
Abone olAraştırma görevlisi alım ilanı ile ilgili son haber YÖK Başkanı Yekta Saraç'tan geldi. Saraç, "Öğretim üyesi ihtiyacı çekilen belli alanlar için 1000 araştırma görevlisi kadrosunun ilanına çıkıyoruz" dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, Beştepe
Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki 2016-2017 Yükseköğretim Akademik
Yılı Açılış Töreni'nde konuştu. Saraç, " Üniversiteler
olarak huzur ve güven atmosferinde, okutmaya eğitmeye, öğretmeye,
araştırmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Bu zor sürecin
üniversitelerimizin kurumsal yapısını zedelemesine bilim hayatının
sekteye uğratılmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
Yekta Saraç, "Bugün yükseköğretim tarihimizde müstesna bir gün. Yükseköğretimin akademik yıl açılışı ilk defa üniversite boyutundan ulusal boyuta taşınmakta ve siz Sayın Cumhurbaşkanımızın ve değerli devlet erkanının huzurunda açılmakta. Ülkemizin birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyaç duyduğu bugünlerde, bütün üniversitelerimizi, millet ve devletin birliğinin, dirliğinin sembolü olan bu Külliye 'de bir araya getirmek bizim için tarihi bir anlam taşımaktadır. Türkiye akademisine ve yeniden yapılanma sürecinde biz 'YENİ YÖK'e güç katan ve teşvik eden bu açılış için teşekkürlerimizi sunuyoruz" dedi.
"YENİ YÖK OLARAK BİZLER KALİTEYİ ARTIK GÜNDEMİMİZİN İLK MADDESİ OLARAK ELE ALIYORUZ"
Yekta Saraç, "YÖK'ün üniversitelerin dengeli ve
sağlıklı gelişmesi üzerine hedeflerinin çerçevesini kısaca
çizdikten sonra bu bilgili ve nitelikli insan gücüne yönelik
değerlendirmeye biraz daha derinlemesine değinmek isterim.
Malumunuzdur ki, medeniyeti inşa eden bir millet ve her medeniyetin
özünü teşkil eden bir kültür vardır. Bilim, sanat, felsefe ve diğer
bilgi alanlarının tümü bu kültürü oluşturmaktadır. Üniversite
kültürü üreten ve yaşatan en önemli kurumdur. Varlık hakkında
topyekün bilme etkinliğimizle ulaştığımız doğru bilgiye hakikat
diyoruz. Üniversitenin özü öncelikle hakikattir. Bilgi bir güçtür
ve insanlık bunu günümüz dünyasında en yoğun bir şekilde öğreniyor
ve yaşıyor. Ancak bilgi kadim kültürümüzde yer ettiği şekliyle aynı
zamanda bir erdemdir, fazilettir; doğru eylem doğru bilgiye
dayanır. Bilgi, ancak erdemle ilişkilendirildiği takdirde insanlığı
yüceltir. Erdemle ilişkilendirilmeyen bilgi ise yıkıma ve acıya yol
açar, emperyalizmin yayılmasına, milletlerin tahakküm altına
alınmasına neden olur. Bilimin yıkımlar ve katliamlar için değil,
insanın insana tahakkümü için değil, yeryüzünde daha müreffeh, daha
mutlu bireylerin ve toplumların var olması için kullanılması
gerektiğine inanıyoruz. En gelişmiş ülkeler, en gelişmiş
yükseköğretim kurumlarına sahip ülkelerdir. Çünkü ülkelerin
kalkınmaları, gelişmeleri büyük ölçüde üniversitelerin gücüne
bağlıdır. İyi üniversiteler kalkınmanın sonucu değil sebebidir. Bir
ülkenin beşeri sermayesi, o ülkenin var olabilmesinin en güçlü
dinamiğidir. Bu beşeri sermayenin oluşumuna katkısı dolayısıyladır
ki, üniversite ve yükseköğretim olgusu eskisinden daha da önem
verilir bir tarzda ülkelerin strateji belgelerinde yer almaktadır.
Fakat bu beşeri sermaye sayısal verilerden ziyade keyfiyet ve
nitelikle bir anlam kazanmaktadır. Bu ise nitelikli bilginin ve
nitelikli insan gücünün önemini öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda ise
Kalite kavramı öne çıkmaktadır. Yeni YÖK olarak bizler kaliteyi
artık gündemimizin ilk maddesi olarak ele alıyoruz. Bu bağlamda
toplumun çok farklı düşünce kutuplarında tasvip gören pek çok
karara imza attık. Bu durum yükseköğretimin bir ayrışma değil
mutabakat, uzlaşı noktası olabileceğine dair ümitlerimizi yeşertti.
Bu kararlarımızdan tıp, hukuk, mühendislik, mimarlık, öğretmenlik
programlarına girişle, doktora programlarıyla, lisans eğitiminin
süreçleri ile ilgili katılımcı bir yöntemle alınmış pek çok karar
toplumun bütününde kabul gördü. Fakat yükseköğretimin mevzii, belli
konularına ilişkin alınan bu kararların etkisi sınırlı olup bu
düzenlemeler Yükseköğretim Kurulunun asli görevi olan girdi
süreçlerimizdeki kalitenin arttırılması odaklı idi. Yeni YÖK
olarak, aldığımız kararların sonuçlarının ve eğitim öğretime
katkılarının değerlendirildiği Yükseköğretim Kurulundan tamamen
bağımsız bir Kalite Güvencesi Sisteminin oluşturulması en büyük
beklentimizdir. Bilindiği üzere bu maksatla yasal bir düzenleme
teklifi hazırlayarak ilgili makama sunduk. Cumhurbaşkanımız ve
Başbakanımızın da konuya verdikleri önem sonucunda teklifimiz
Hükümet Programının öncelikli kısmında yer almıştır. Konuya ilişkin
muhalefet partilerini de bilgilendirdik. Bu düzenlemenin bir an
önce yasalaşması en büyük isteğimizdir. Bu, Türk yükseköğretim
sistemimizde yapısal değişikliğin ilk adımı
olacaktır" diye konuştu.
"1000 ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ KADROSUNUN İLANINA ÇIKIYORUZ"
Yekta Saraç, "Üniversitelerimizi ihtisaslaştırmaya yöneltirken akademik yapılanmamız için çok önemli bulduğumuz bir diğer adımı da hayata geçirdik. Yükseköğretimi ülkemiz için öncelikli alanlara doğru odaklıyoruz. İlk defa bu sene tek tek üniversite ihtiyaçlarının ötesine geçerek yurtdışına gönderilecek doktora öğrencileri için alan esaslı bir kurguya geçtik. Milli Eğitim Bakanlığına bu bakış açısı ile bir öneri sunduk, sayın bakanımız da bu stratejik bakış açımızı onayladı ve artık ülkemiz için belirlenen öncelikli alanlar için yurt dışına öğrenci gönderilecek. Diğer taraftan yurt içinde de öğretim üyesi yetiştirme programını yeniden yapılandırdık ve bahsettiğimiz aynı bakış açısı ile bazı üniversitelerimize misyon verdik ve o üniversitelerde o misyon için eleman yetiştirme programını hayata geçirdik. Bugünlerde yine aynı amaçla yine sadece ülkemiz için öncelikli olan bunun yanı sıra öğretim üyesi ihtiyacı çekilen belli alanlar için 1000 araştırma görevlisi kadrosunun ilanına çıkıyoruz. Ve en son olarak; yükseköğretim tarihimizde bir ilk olacak olan 100/2000 projesini hayata geçiriyoruz. Ülkemizin doktoralı insan ihtiyacını karşılamak üzere 100 önemli ve disiplinler arası alanda 2000 kişiye tatminkar bir burs verilecektir. Bu alanlar da rasyonel bir tarzda belirlendi, ülkemizin gelecek 10 yılını şekillendirecek bir şekilde tasarlandı. Bu söylediklerimiz ve hayata geçirdiğimiz projeler Türk yükseköğretimini artık keyfiliğe ve mühmelliğe bırakmadığımızı ve bilimsel bir metotla ve rasyonel bir tarzda yeniden şekillendirdiğimizi göstermektedir. Yükseköğretimde artık taşlar yerinden oynamıştır, yasal düzenlemeleri beklemek yerine yapabileceklerimizi yetkimizi sonuna kadar kullanarak yapmaya, bilim hayatını üniversitelerimizin bilimsel gücüyle tekrar şekillendirmeye başladık. Yükseköğretimi kalite, ihtisaslaşma, öncelikli alanlar, nitelikli doktora gibi kavramlarla yeniden yapılandırıyoruz. Çok cesaret isteyen adımlar atıyoruz. Bu yıl; güçlü Türkiye'ye katkı sunmak için bu adımları daha da meydan okuyucu adımlar takip edecek" diye konuştu.
"BİLİM HAYATININ SEKTEYE UĞRATILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Yekta Saraç, " Üzerinde durduğum tüm hedeflere ulaşma için durmaksızın çalışırken bir yandan da yükseköğrenim sürecimize yönelik çok önemli tehditlerle de mücadele etmekteyiz. Eğitimin bir ülkenin nasıl istikbali için esas unsur olduğunu kabul ediyorsak, eğitim ve öğretimin bütün kademelerinde ve boyutlarında nitelik ve liyakatten sapıldığında; bir amaç değil kamu kurumlarında hakimiyet için bir araç halini aldığında o ülke için güvenlik zaafı noktası olabileceğini de 15 Temmuz gecesi gördük ve yaşadık. Türkiye'miz, ülkemiz, vatanımız, memleketimiz 15 Temmuz Cuma gecesi bir facianın eşiğinden döndü. Doğrudan milli varlığımıza ve anayasal düzenin üzerine kabus gibi çöken bir karanlığı yaşadık o gece. Türk milletinin iktidarı ve muhalefetiyle iradesi, karşı duruşu, askeriyemizin meşru düzeninin bu girişimi reddetmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın olağan üstü kararlı duruşu ve liderliği etrafında kenetlendi ve bu liderlik ertesi gün bizi yeniden aydınlığa taşıdı. Gizli ve sinsi bir biçimde devlet içinde ve toplumda örgütlenen bu yapı, artık net olarak görülüyor ki silahlı kuvvetlerde, emniyette ve yargıda olduğu gibi eğitimde ve üniversitelerde de yerleşmişler ve Türkiye Cumhuriyetine karşı durmaya cesaret edebilmişlerdir. Bu yapının yerleştiği hiç bir kurumu zedelemeden hepimizin görevi bu terörist yapıdan bütün kurumlarımızı ve ülkeyi kurtarmaktır. Üniversiteler olarak bu dönemin, yıllardır kat ettiğimiz yolları tahrip etmesine, bizi tekrar geri götürmesine izin vermeyeceğiz. Fakat bir diğer görevimiz ise bu tür yapıların tekrar devlete sirayet etmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Yükseköğretimde atama ve yükseltilmelerde liyakatin esas alınması aslında bu virüsün yükseköğretimin bünyesinden temizlenmesi için en önemli araçtır. Bütün üniversitelerimize bu kültürün, liyakat ve ehliyet anlayışının yerleşmesi için çalışacağız. Üniversiteler fırtınalı günlerde bilgelik öğretmeye devam eden yüksek nitelikli yüce kurumlardır. Hepimizin bu üstün kavramlarla donatılmış özelliklerimizi korumaya ve dikkat etmeye özen göstermemiz gerekmektedir. Üniversiteler olarak huzur ve güven atmosferinde, okutmaya eğitmeye, öğretmeye, araştırmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Bu zor sürecin üniversitelerimizin kurumsal yapısını zedelemesine bilim hayatının sekteye uğratılmasına izin vermeyeceğiz Sayın Cumhurbaşkanım; huzurunuzdaki rektörlerimizin ve bütün akademik camianın topluma karşı olan sorumluluklarını yerine getirme bilinci içinde olduklarını size iletmek isterim. Bugün ulaştığımız yükseköğretim kapasitesiyle akademik camianın gayretlerinin yakın gelecekte yüksek değerler üreteceğinden emin olmanızı dilerim. Yeni eğitim ve öğretim yılı açılışını teşrif eden başta siz Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün misafirlerimize hürmetlerimizi sunar yeni akademik yılın tüm akademik dünyamız ve yetiştirmekte olduğumuz 7 milyon genç neslimiz için verimli geçmesini dilerim" dedi.