Araplardan Erdoğana afişli jest
Abone olBaşbakan Erdoğan İsrail'e diklendi Arapların gönlünde taht kurdu. Arap iş adamları Erdoğan'ı işte böyle karşıladı.
Üzerinde Başbakan Erdoğan'a "hoşgeldiniz" yazan afiş toplantının
yapıldığı merkeze asıldı.
Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyadta Ticaret ve Sanayi
Odası'nda düzenlenen toplantıda Türk ve Suudi iş adamlarına hitap
etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Gürcistan'ın sorunlarıyla biz
ilgilendik. Ama ben Filistin'in sorunuyla da ilgilenmek
durumundayım, aynı şekilde'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Bundan daha tabii ne olabilir, yani biz
Filistinle Gazze ile ilgilenirken Müslüman olduğumuz için değil
insan olduğumuz için ilgileniyoruz. Haiti'nin yüzde 95'i Hrıstiyan,
şimdi biz oraya elimizi uzatmayacak mıyız? Acil kurtarma
ekiplerimizi göndermeyecek miyiz?'7 diye konuştu.
Erdoğan, Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen toplantıda Türk ve
Suudi iş adamlarına hitap etti.
Başbakan Erdoğan, çok boyutlu, çok yönlü, aktif ve dostluk üzerine,
işbirliği üzerine, dayanışma üzerine kurulu bir dış politika
yürütüklerini belirterek, ''Elbette Irak;ın sorunu benim
sorunumdur. Az önce de ifade ettik, Gürcistan'ın sorunlarıyla biz
ilgilendik. Ama ben Fiistin'in sorunuyla da ilgilenmek
durumundayım, aynı şekilde. Bundan daha tabii ne olabilir, yani biz
Filistinle Gazze ile ilgilenirken Müslüman olduğumuz için değil
insan olduğumuz için ilgileniyoruz, insani görevimiz de bu, olaya
böyle bakacağız. Adaletin, vicdanın, insanlığın gereği bu değil
midir? ''
''Bakınız şu anda Haiti'de çok büyük bir trajedi yaşanıyor'' diyen
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Haiti'nin yüzde 95'i Hrıstiyan, şimdi biz oraya elimizi
uzatmayacak mıyız? Acil kurtarma ekiplerimizi göndermeyecek miyiz?
Olayı haber aldığımız andan itibaren hemen kurtarma ekiplerimizi
seferber ettik, çadırları, sahra hastanelerini seferber ettik. Ve
10 ton ilacı, 20 ton gıdayı ilk anda hemen gönderdik, para
yardımımızı anında yaptık. Yani BM ne karar alacak diye bunu
bekletmedik. Biz hemen hesaba girdik, bazen de söz verilir sözler
yerine gelmez. Biz hemen adımı attık, niçin? Bunun hesabı yapılmaz,
ortada bir vaka var. Çünkü biz depremden büyük darbeler yemiş bir
ülkeyiz bunu da iyi biliriz, o zaman imdadımıza yetişenlere tabii
şimdi de çok çok teşekkür ediyoruz. Damdan düştük bunu iyi biliriz.
Ama her şeyden önce de insani görevimiz bu, vicdanımızın sesi bu,
buna kulak verdik. Depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 200
binlere ulaşabileceği ifade ediliyor. Bu tabii korkunç bir rakam.
Şu anda Haiti yerle bir olmuş durumda. Ve Haiti'nin derdini bu
noktada en iyi anlayan biziz ve bundan dolayı tüm Haiti halkına
gerçekten geçmiş olsun diyoruz, hayata kalanlara sabırlar
diliyoruz, ölenlere de rahmet diliyoruz.''
-'ÇOCUKLARIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ BİR DÜNYAYI...''
Başbakan Erdoğan, ölümlerin her zaman trajik olduğunu
vurgulayarak,şunları söyledi:
''Biz, hepimiz, bir kişinin ölümünü, bütün bir insanlığın ölümü
gibi gören bir medeniyetin mensuplarıyız, biz buyuz. Hele hele,
çocukların öldüğü, çocukların öldürüldüğü bir dünyayı bizim içimize
sindirmemiz asla ve asla mümkün değildir. Savunmasız kadınların
öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyayı bizim içimize sığdırmamız asla
mümkün değildir, yaşlı insanların, o savunmasız insanların
öldürülmesi bizim içimize sığdıracağımız bir şey asla ve asla
değildir. Her ne sebeple olursa olsun, çocukların, kadınların,
masum sivillerin ölümleri bizim vicdanımızı sızlatır. Tabii ki
sesimizi yükselteceğiz, tabii ki bu ölümlerin karşısında duracağız,
tabii ki hakkı, hukuku, adaleti savunacağız.
Fosfor bombaları altında hayatını kaybeden çocukların acısıyla
sesimizi yükseltmemizden hiç kimse rahatsız olamaz, olmamalıdır.
Tekrar ediyorum: Bizim tek gayemiz, bölgesel barışın, huzurun ve
istikrarın sağlanmasıdır. Bundan başka hiçbir gaye taşımıyoruz. Bu
süreçte başta Suudi Arabistan olmak üzere tüm bölge ülkelerinin
desteklerini, teşviklerini almak da bizi ayrıca memnun
ediyor.''
''KRAL FAYSAL ÖDÜLÜ'NE ŞÜKRANLARIMI İFADE ETMEK
İSTİYORUM''
''Bu vesileyle, geçtiğimiz hafta şahsıma tevdi edilmiş olan Kral
Faysal Ödülü'nden dolayı da burada şükranlarımı ifade etmek
istiyorum'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ülkem ve milletim adına bu ödülü büyük bir memnuniyetle büyük bir
gururla kabul ettiğim ve Kral Faysal Vakfı'na da burada bir kez
daha teşekkür ediyorum. Ve jüriyi de buradan özellikle sevgiyle
saygıyla anıyorum. Hepinizin yakından takip ettiği üzere, dünya
ekonomisi halen hassas bir dönemden geçiyor. Dünya ekonomisinin
2009 yılında yüzde 1,3 oranında küçüldüğü, 2010 yılında ise sadece
yüzde 1,9 oranında büyümesinin beklendiği bir ortamda bölgesel
işbirliği çalışmaları her zamankinden daha fazla önem
arzetmektedir. Dünya ekonomisi ne kadar güçlü, kaynakları ne kadar
zengin olursa bunun diğer ülkelere yansıması da büyük oluyor. Tabii
hiçbir ülke tek başına hareket etme lüksüne sahip değildir.
Dubai'de yaşanan son gelişmeler bunu bir kez daha gözler önüne
sermiştir.Ülkelerimizde yaşanan kriz biliyorsunuz, ABD'de başladı,
bu ülkelerin kendi krizi değildi. Oradan buralara yansıdı.''
Başbakan Erdoğan, kararlılıkla uyguladıkları ekonomik reformlar ve
politikalar sayesinde küresel krizin Türkiye'ye etkilerinin birçok
ülkeye göre sınırlı düzeylerde kaldığını belirterek, ''Eylül
2008'den bu yana dünyada, kredi derecelendirme kuruluşları
tarafından, 40 ülke için 100 adet kredi düşüşü gerçekleşti. Yine bu
süreçte, sadece 14 ülke için 20 adet not artırımı yapıldı. Türkiye,
kredi notu artırılan bu 14 ülke arasında yer almış ve notu iki kez
artırılarak krize karşı dayanıklılığı adeta teyit edilmiştir'' diye
konuştu.
Erdoğan, ''2010 ve 2011 yıllarında Türkiye'nin dünyanın en hızlı
büyüyecek ekonomiler arasında yer alacağı da yine uluslararası
kuruluşlar tarafından defalarca teyit edilmiştir. Bizim ufkumuz son
derece açık ve kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz''
dedi.
DIŞ TİCARET HACMİNDE HEDEF 20 MİLYAR DOLAR
Başbakan Erdoğan, iki ülke arasında 2008 yılında 5 milyar doları
aşan dış ticaret hacminin 2009'un ilk 10 ayında azalarak 3 milyar
doların bir miktar üzerinde kaldığını anımsatarak, şunları
söyledi:
'' Tabİi buna üzülüyoruz. Zira böyle bir dönemde inanıyorum ki
Suudi Arabistan'la Türkiye'nin ticaret hacminin dünyadaki
gelişmeler ne olursa olsun artması gerekir. Bunda küresel krizin
yanı sıra, petrol fiyatlarındaki gerileme ve tamamlanan
müteahhitlik projeleri dolayısıyla Suudi Arabistan'a yaptığımız
demir-çelik ihracatının azalması rol oynamıştır. Gelin, bu geçici
durağanlığı siz iş adamlarının çabası ve dinamizmiyle en kısa
zamanda aşalım ve ticaret hacmimizi iki G-20 ülkesine yakışır
seviyeye yükseltelim. El ele verdiğimiz takdirde, bu 5 milyar
dolarlık seviyeyi birkaç yıl içinde 10 milyar dolara, daha
sonrasında ise 20 milyar dolara çıkaracağımızdan en ufak bir şüphe
duymuyorum.''
Erdoğan, doğrudan yabancı yatırımlar konusundaki yasal mevzuatı
baştan sona serbestleştirip değiştirerek, uluslararası
yatırımcıların hiçbir tereddüte kapılmadan Türkiye;de yatırım
yapabilmelerinin önünü açtıklarını anımsattı.
Küresel kriz nedeniyle doğrudan uluslararası yatırım hareketlerinde
dünya genelinde büyük bir düşüş yaşandığına işaret eden Erdoğan,
şöyle konuştu:
''Türkiye tüm olumsuzluklara rağmen 2008 yılında yaklaşık 19 milyar
dolarlık doğrudan yabancı yatırım cezbetmeyi başarabilmiştir.
Dünyanın en hızlı büyüyecek ekonomisi olarak, Suudi yatırımcıların
Türkiye fırsatını en iyi şekilde değerlendirmelerini gönülden arzu
ettiğimi burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Son dönemde ülkemizdeki ekonomik istikrar ve müsait yatırım ortamı,
Suudi Arabistan da dahil olmak üzere tüm Körfez ülkelerinin
Türkiye'ye olan ilgilerini artırdı. Esasen Suudi iş adamları için
Türkiye'de yapacakları yatırımlar Avrupa ve Orta Asya'ya açılan
kapı anlamına gelecektir. Bu itibarla, Suudi şirket ve iş
adamlarını Türkiye pazarında daha fazla görmekten büyük memnuniyet
duyacağımızı, Suudi yatırımcılara her türlü desteği vermeye hazır
olduğumuzu bilmenizi istiyorum.''
''SUUDİ YATIRIMCIYI TÜRKİYE;DE GÖRMEYİ ARZU
EDİYORUZ''
Erdoğan, bunun için, doğrudan kendisine bağlı olan Türkiye Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı'nın tüm imkanlarıyla iş adamlarının
yanında olacağını ifade ederek, şunları söyledi:
''Bundan hiç endişeniz olmasın. Siz Suudi iş adamlarına
yardımlarını esirgemeyecektir. Elinizden dosyayı alıp bütün işleri
bitirdikten sonra da size teslim edecek. 3 yıl önce kurduğumuz bu
Ajansın şimdiye kadar yaptığı başarılı çalışmalarla Türkiye'ye
yatırım girdisi olan bin 300 projeye destek sağladığını bu
vesileyle belirtmek isterim.
Ajans, Arapça da dahil olmak üzere 11 ayrı dilde hizmet veriyor.
Abu Dabi ve Dubai'de iki ofisimiz bulunuyor. Suudi Arabistan'da bir
ofis kurduk ve Suudi iş adamlarımız da Ajansımızın hizmetlerinden
istifade edebilecekler. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde daha fazla
sayıda Suudi Arabistanlı yatırımcıyı Türkiye'de görmeyi arzu
ediyoruz.
Finans, turizm, iletişim, tarım, sağlık ve diğer alanlardaki
yatırımlarınızın iki ülkenin çıkarlarına da bölge ülkelerinin
ekonomilerine de doğrudan etkisi olacağından şüpheniz olmasın.
Ayrıca, Suudi kardeşlerimizin son zamanlarda iş amaçlı olsun,
turizm amaçlı olsun ülkemize yoğun ilgi gösterdiklerini
memnuniyetle izliyoruz. Aynı şekilde Türk iş adamlarının da Suudi
Arabistan'da son derece başarılı çalışmalar yaptığını biliyorum.
Biz iş adamlarımızı, Suudi Arabistan'da yapımı planlanan irili
ufaklı alt ve üstyapı projelerinde rol almaya sevk ederken
kendilerine güveniyoruz.''
Erdoğan, zaman zaman sorunlar ortaya çıkabileceğini ifade ederek,
şunları kaydetti:
''Ama, üst düzey temaslarla bu sorunları gündeme getiriyoruz ve
hızla çözümü için çaba harcıyoruz.
Ben, bölgemiz adına umutluyum, ülkelerimiz adına umutluyum. Orta
Doğu'yu dünyanın bir huzur, barış, refah ve istikrar coğrafyasına
dönüştürebileceğimize gönülden inanıyorum. Siz değerli iş
adamlarının da bu sürecin mimarları arasında yer alacağınızı
biliyor ve sizlere güveniyorum. Allah yolunuzu açık etsin, bahtınız
açık olsun diyorum. Hepinizi Allah'a emanet ediyor, sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum.'