Arap gazetecinin gözüyle Kuzey Irak
Abone olIrak’ın kuzeyinde Pentagon, Washington, Likutçular, Mossad ve ajanları tarafından planlananlar sır değil. El Kuds-ül Arabi gazetesi tartışmalı bölgeyi bu sözlerle anlat
Irak’ın kuzeyinde çok faydalı bir yaz geçiren Pentagon,
Washington, Likutçular, Mossad ve ajanları tarafından planlananlar
sır değil. Fakat görevimizin, Irak’ın bölünmesi, Arap, Türkmen,
Hıristiyan ve Yezidi vilayetlerinin, nahiyelerinin ve köylerinin
Barzani’nin hendek kazdığı Salahaddin bölgesine ve Talabani’nin
kamp kurduğu Kalacevan bölgesine katma amaçlı Barzani-Talabani
komplosunun yeni hamlelerini ortaya çıkarmak olduğunu görüyoruz. Bu
dönem, ayrılıkçı iki partinin geçici İyad Allavi hükümetine sunduğu
‘hükümetin kurmayı düşündüğü Irak ordusuna eklenecek yeni
birliklerin oluşturulmasına son verilmesi, Iraklı eski subayların
hizmetten alıkonulması ve binlerce Peşmerge milisinin ordunun
saflarında yer alması dikkate alınarak Kürt (Marinezlerden) ibaret
olan ulusal muhafız güçleriyle yetinilmesi’ yönündeki notada
kendini göstermekte. Kağıt üzerinde kalan askeri tabur ve kıtaların
oluşturulması konusundaki hükümet adımlarına rağmen savunma
bakanlığında müfettiş makamını işgal eden Barzani partisinden ve
İsrail’de 1991-1994 yılları arasında eğitim almış bir Kürt subayın
engeline takılmakta. Mesut Barzani’nin, Kerkük’ün yerleşim ve
tarihi açıdan hiçbir zaman Kürt olmadığının farkında olduğu halde
ve yardımcılarının geçici Irak hükümetindeki yönetim kademelerini
işgal etmesine rağmen, Kerkük’ün Iraklı kimliği üzerinde duran bu
hükümete savaş açma göndermelerinde bulunması, İyad Allavi hükümeti
için açıktan bir başkaldırı ve tehdit oluşturmaktadır. Bunun en
belirgin göstergeleri Türkmen çoğunluğa sahip Telafer kentinde
Türkmen evlatlarının öldürülmesi, halkının sürülmesi ve evlerinin
yıkılmasıdır. Savaş alanındaki bilgiler Barzani’nin tek bir Kürt’ün
dahi bulunmadığı kenti kendi bölgesine katmakta aciz kalması
sonrası, Amerikalıları kente saldırmaları ve böylesine bir vahşetle
vurmaları için kışkırttığı, kendi kuvvetlerini kentin kuşatılması
ve masum Telafer halkına göz dağı verilmesinde kullandığını
kaydediyor. Çoğunluk nüfusu Yezidi olan Sincar ve Şeyhan
kentlerinin yakın zamanda Amerikan-Barzani saldırılarına maruz
kalacağı beklentileri var. Zira Yezidi ileri gelenleri Kürt olarak
tasnif edilmeye karşı çıkıyorlar ve Mesud’un bölgesinde uşak bir
cephe olmayı ret ediyorlar. Çünkü onlar tarihleri, dini
gelenekleri, kültürleri, toplumlarının yapısıyla belirgin bir
azınlıklar ve Kürt azınlıkla uzaktan yakından hiçbir ilişkileri
bulunmamakta. Talabani cephesinde ise kendisi son açıklamalarında
Allavi hükümetinin, polis güçlerini eğitim için Ürdün’e göndermeyi
sürdürerek aldığı uygulamalarını eleştirdi. Talabani
açıklamalarında Süleymaniye ve Erbil’deki polis merkezlerinin
eğitime hazır olduğu izlenimi verdi. Bu davetteki amaç ise gayet
açık; Öncelikle binlerce işsiz Kürdü çalıştırmak, ikinci olarak
gelecekte ihtiyaç duyacakları gün için askeri hazırlıklarını yapmak
ve Ürdün’e ödenen milyonlarca dolarlık eğitim ödeneklerini teslim
almak. Sadece hatırlatmak bağlamında Peşmerge eğitim merkezi olan
Kerkük’teki polis akademisini Celal Talabani hükümetten izin
almaksızın açtı, hile ve oyunlarla bu merkez, akademi adını taşıyor
şimdi. Irak’ı bölmeye yönelik Barzani -Talabani komplosu, beşlinin
(Cheny, Rumsfeld, Wolfowitz, Faith ve Perle) yönettiği Bush
yönetimindeki Siyonist lobi ve İsrail Mossad tarafından Irak’ın
kuzeyinde bir ikinci İsrail kurmak için çizilerek yürürlüğe
konulmuştur. Kürt bölgelerindeki idareler ve okullarında dağıtılan
coğrafi haritaları inceleyenler, bu iki Kürt partisinin
Amerikan-Siyonist projesi lehine uyguladıkları cehennemi planın
boyutlarını fark eder. Bu plan sadece Irak’a karşı değil; Suriye,
İran ve Türkiye’yi de hedef almaktadır. Bu sonuncusu, yani
Türkiye’nin bu planla mücadelede ve askeri müdahale de dahil
elindeki bütün imkanlar ve araçlarla planı başarısız kılma
konusunda, hali hazırdaki rolünden daha etkin rol oynaması
gerekmektedir. Ulusal ve bölgesel güvenliğini koruması, güney
sınırlarının selametini sağlaması ve kendi bölgesindeki fitneyi
körükleyenlere fırsat vermemesi açısından bu müdahale meşrudur.
Washington ve Telaviv tarafından baskı, kışkırtma ve tehditlere
maruz kalan Suriye ve İran, Erbil ve Süleymaniye’den gelen
tehlikeyle mücadele edememekteler çünkü. İyad Allavi hükümeti,
geçiciliğine ve meşru olmamasına rağmen bu noktada tarihi bir
sorumluluk taşımaktadır. Kendisini tehlikeli kaymalara sürükleyecek
Barzani ve Talabani hegemonyasına boyun eğmeyi sürdürdüğü taktirde,
bu durum onlara Irak’ın zenginliklerini yağmalama, imkanlarını ele
geçirme ve egemenliğini dağıtma yönündeki politikalarını artırarak
sürdürme imkanı verecektir. Londra’da yayımlanan El Kuds-ül Arabi
gazetesi Arapça’dan çeviri : Halil Çelik Harun Muhammed/Kuds-ül
Arab gazetesi NTV