Geçen gün, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden,
ülkesinin yakın müttefiki Suudi Arabistan ile olan ilişkilerini
yeniden düzenleyeceğini söyledi. ABD televizyon kanalı Univision'a
röportaj veren Biden, Riyad'dan, "İnsan hakları ihallerinden dolayı
hesap soracaklarını" ve yeni Amerikan hükümetinin Suudi Arabistan
ile ilişkilerindeki "temel değişikliklere dair" pazartesi günü bir
açıklama yapılacağını bildirdi.
Bunun üzerine, Suudi Arabistan yönetimi ise Kaşıkçı cinayeti ile
ilgili Amerikan istihbarat raporuna sert tepki gösterdi. Riyad
hükümeti tarafından yapılan açıklamada raporun, "olumsuz, yanlış ve
kabul edilemez" olduğu belirtilerek, Prens Selman'ın bu cinayetle
en ufak bir ilgisinin bulunmadığı savunuldu.
ABD'nin Orta Doğu'daki en yakın müttefiklerinden biri olan Suudi
Arabistan, insan hakları ihlalleri ve komşusu Yemen'deki savaşa
müdahil olması nedeniyle uluslararası toplum tarafından uzun bir
süredir tepki görüyor.
Prens Selman ile yeni Başkan Biden, uluslararası sahnede danışıklı
dövüş planıyla dünya gündemini değiştirdiler. Washington - Riyad
hattının bu anlaşmalı dalaşı, yeni bir oyunun sahnelendiğini
gösteriyor.
Joe Biden göreve geldiği günden itibaren Suudi Arabistan
hükümetiyle olan ilişkilerde değişikliklere gideceğini zaten
söylüyordu.
Karşı düşecekleri aşikardı. Bu duruma Yemen’deki İran yanlısı
Husilerin müdahale etmesi, çok daha büyük bir senaryonun
işlendiğinin göstergesiydi. Biden, “Suudi Arabistan’dan insan
haklarının hesabını soracağız” derken, Arabistan’ın verdiği
karşılık pahalıya mal oldu. Fatura Arabistan’a kesildi ama bölgede
yeni bir sistematik kaosun yolu da açılmış oldu.
Cumartesi gecesi, Formula yarışlarının yapılacağı alana saldırı
düzenlendi. Saldırıya karşı hava savunma sistemiyle karşılık veren
Arabistan, Kaşıkçı raporuna verdiği reddin bedelini ödüyordu. Bu
olaydan sonra Formula yarışı başta olması gerektiği gibi iptal
edildi. İran’ın maskesiyle yapılan saldırıların, Arabistan ve
Birleşik Arap Emirlikler birlikteliğinin etkin bir rol oynayacağını
kesinleştirdi. Her ne kadar Arabistan hükümeti daha önceleri
husileri vursa dahi, yaşanan olayların üzerine yapılan saldırıların
Amerikan tezgahı olduğu belli.
Amerika, hiç bir Müslüman ülkenin bölgede bağımsız olmasını
istemediğinden bütün ülkeleri kullanarak muntazam bir senaryo
yazmakta.
Arabistan’ın başına İran’ı musallat ettiren Amerika, Birleşik
Arap Emirlikleri’ni Arabistan’ın yanına çekerek, Arabistan’ı
bölgede ötekileştirmeye çalışıyor. Amerika'nın asıl hedefi, Orta
Doğu’da Vahabi – Şii- Sunni çekişmesini ileri boyutlara taşımak.
Formula yarışlarının hedef olması da bu yüzdendir. Çünkü, Formula
yarışıyla mükemmel bir prestij ve maddiyat sağlayacak Arabistan’ın,
Ekonomiksel anlamda İran’dan üstün bir cazibeye sahip olacaktı.
Amerika bu ülkelerin birlerinden üstün olmasını istemez. Hepsinin
eşit düzeyde kendi yönetimi altında olmasını isteyen sömürge
düzenin gereksinimi budur. Amerika her zaman ki gibi bekleneni
yapıyor. Pazartesi günü Arabistan ile alakalı açıklayacağı yeni
kararlar, yeni adımların ne yönde olduğunu gösterecek. Lakin şu bir
gerçek ki, Amerika, Orta Doğu için istediği hedefleri mükemmel
zamanlamayla adım, adım dizayn ediyor. Arap ülkelerinin başlarında
olan, satılık uşaklar ise bu hedefleri harfiyen uygulamaktan geri
kalmıyorlar. Olan Müslümanlara, Ümmet-i Muhammed’e oluyor.
Gerçekleri görmek, geleceğin sahibi olmamızı sağlar. Aksi takdirde
derin güçlerin birer piyonu olmaktan başka bir görevimiz
olmayacaktır. Orta Doğu halkının uyanmasına fırsat vermeyen güçler,
Müslüman kardeşlerini uyandıracak Türk halkının bölgedeki
etkinliğini en az düzeye düşürmekte. Suudi Arabistan halkının
Başkan Tayyip Erdoğan’dan nefret etmesi, hazmedememesi ve
istememesi bu yüzdendir. Tasarlanmış senaryo, uygulayacak liderler
ve masum halk…
Bakalım ne olacak?
Selametle..