Bir para hırsıdır gidiyor.
Suya yenilen köprüler,
Çatlayan barajlar,
Çamurda akan otoyollar,
Depremde yıkılan binalar,
Durup dururken kayan mahalleler.
Ankara'nın Akpınarı pek meşhur oldu, hatta lügatimize yeni bir
terim bile ekledi. 2011 toplu kayma ödülü birinciliği
"Kayan Mahalle" ünvanı Akpınar'a ait. Ama Akpınar
ödüle doğmayacak gibi, şimdi de 2012 temelsiz bina yapımı Oscar
ödüllerine aday.
Hummalı bir çalışma müteahhitlerde, hepsi acele bir inşaat
halinde, çözümü üretmişler:
Madem kazınca kayıyor mahalle, o halde kazmak niye?
Ölümün geyiği olmaz, durum ciddi, bölge halkı öfkeli:
Yer, yine Akpınar 826.cadde, eski 9.sokak, Pınarbaşı Cami altı,
boş bir parsel. Son günlerde iş makineleri harıl harıl. Parseli
düzlüyorlar. Bölge halkı merakta. Ne yapılacak? Park mı? Hayır.
Yanıldınız! Oraya sekiz katlı bir bina yapıyorlar. Ruhsatlı.
Ruhsatı veren Belediye, müteahhitte tüyo da vermiş:
"Kazmadan, devam et".
Temelden de geçtik, sorun daha da beter. Binaya yer açmak için
yandan oydukları kaya yüksekliği, tüm yukarı mahalleyi tutan
toprağın son bölümü. Yani yine şu pabuç meselesi. Temelsiz binamız
yerinden oynadığında, üzerine yıkılacak olan koskoca bir mahalle.
İçinde insanları ile birlikte. Çoluk çocuk, cümbür cemaat...
Hani, anlatsalar fıkra diye gülersiniz. İnanmak mümkün değil.
Ama tam isabet. Belediye Başkanı bu ruhsatı onaylarken hangi ruhsal
durumdaydı, doğrusu merak konusu.
Sayın Bülent Tanık: Belediyeden bir yetkili çıksın
bölge halkına sekiz katlı binanın yumuşak toprak üzerine temel
atılmadan mahallenin ağırlığının bindiği son sıra alana öylesine
yapılmasına nasıl izin verildiğini açıklasın! Zan altında kalmayın
ki, insanlar da yarın toprak altında kalmasınlar, öyle ya, soru
sormak farzdır bu durumda bize!
Temel yapısı olmayan 8 katlı bir bina statik olarak sağlam
mıdır?
Deprem Yönetmeliğine uygun mudur?
Temel kazma zorunluluğu, Akpınar mahallesi heyelan bölgesi
olduğundan mı kaldırıldı?
Heyelan, afet bölgesi, helva toprak, yatay dikey hareket, zemin
etütleri, sondaj çalışması nedir?
İleride bu binalar yıkılırsa, vicdanınız rahat uyur musunuz?
Başbakan İstanbul'da bir milyon evi "Kusura
bakmayın" diyor, yıkıyor. Çankaya Belediye olarak siz de
"Kusura bakmayın" diyip temelsiz yapılara ruhsat
izni mi veriyorsunuz?
İnsanlar öfkeli. Yetmedi mi göçüklerinizde ölenler? Bu mu kader?
Neden kaderde ölüm hep garibana düşer?
Hani çağdaşlığınız, hani kanunlar, hani normlar, hani
yönetmelik, hani etik? Nerede insanlık, nerede vicdan, nerede Allah
korkusu? Nerede?
Belediye olsun varsın mantığında. Yarın göçerse, kalan sağlar
bizim, misali. Yazık, çok yazık. Sayın Belediye Başkanı kayan
mahalleye dikkat etsin. Bir gün altında kendisi de kalabilir.
Allah sonumuzu hayır etmeyecek, duyurulur!