Antikapitalist Müslümanların Gezi'de ne işi var?
Abone olTaksim Gezi Parkı eylemlerinin en dikkat çekici grubu kuşkusuz Anti Kapitalist Müslümanlar... Peki nedir onların bu eyleme destek verme nedeni? İşte olaylara farklı açıdan bakan bir analiz...
İNTERNETHABER (ANALİZ)
BELKIS KÜBRA AFŞAR - Günlerdir gündemimizi meşgul eden Gezi parkı eylemi, masum bir eylemle başlayıp daha sonra kitleler arası ayaklanmaya kadar gidecek boyuta ulaştı. Bu süreç, görsel ve yazılı medyada günlerdir yer aldı. Bir yandan yazıldı bir yandan da çizildi. Kimi fotoğraflar yarı gerçek yarı sahte ortaya kondu.
Marjinal grupların, muhalefet partisinin ve gerekse küçük partilerin destek verdiği gezi parkı eylemi aslında neyi amaçlıyordu ve ne oldu?
Sosyal medya ayağı olan Twitter ’dan bazı kişilerin duyurduğu gibi Gezi parkının yıkılıp, yerine avm’nin yapılması değil; kendilerinin demokratik yolla seçmediği kişiyi anti demokratik yollarla yıkma, yıpratma çabası olduğunu gördük. Hükümet kanadının ve belediye başkanlarının bu olaylar karşısında ne yapacaklarını anlaşılabilir bir dile ifade edememesi ve polisin -klasik bir ifadeyle- eylemcilere karşı orantısız güç kullanımı, olayların daha fazla büyümesine sebep oldu. Bir de bu eyleme destek veren bir grup özellikle ilgi çekti. Kendilerini “Anti Kapitalist Müslümanlar” olarak tanımlayan ve İhsan Eliaçık hocanın önderliğindeki bu grup, 1 Mayıs eylemleri ve lüks otellerin önünde yaptıkları mütevazı iftar sofralarıyla önceleri de gündeme gelmişti. “Mülk Allah’ındır” sloganıyla eylemlerde etkin rol oynayan bu grup neyin peşinde? Sermayeciliğe karşı çıkan çalışma biçiminde eşit ücret talep eden anti-kapitalizm yani kapitalizm karşıtlığı mümkün müdür? Kuşkusuz kapitalizme karşı çıkan ilk topluluk değildi. Tarihte birçok kişi ya da kesimler kapitalizmle mücadele etme girişiminde bulunmuştu. İhsan hocanın grubunu marjinalleştiren taraf, anti-kapitalizmi Müslümanlaştırması olmuştur.
MÜSLÜMAN KELİMESİ TAKI ALIR MI?
Müslümanlık kelimesi başına ve sonuna takı alır mı? Modernleşmeyle birlikte din algısı bütün dünya da değişmiş değişmeye mahkûm olmuştur. Değişen düzen beraberinde dinî konuların ve hükümlerin tekrar yorumlanmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. İfade etme sembolü dinin yanına liberal, radikal, anti-kapitalist gibi takılar alma şeklinde gelişmiştir.
Türkiye de üç dönemdir yapılan seçimlerle birlikte, yönetimin muhafazakârların eline geçmesiyle muhafazakâr kesimin sermayesini göstereceği alanlar açılmış, maddi anlamda güç kazanmışlardır. “Kaba söylemle mücahitler mütahit olmuş” bir anda kapitalizmin büyüsüne kapılmışlardır.
Kendi adıma şunu söylemeliyim ki, Müslümanlar ‘Kapitalizmi’ çok sevdiler. Peki, İslamiyet bütün bu söylemleri içeriyor mu? İslam eşitlik değil midir ki yanına takı getiriliyor, ifade özgürlüğünden uzak olduğu için mi liberal İslamcılık deniyor? Allah’ın koyduğu hükümler yetmiyor mu? Radikal İslamcılık yapılıyor? Bütün bunları bir kenara bıraksak bile, Kapitalist bir dünyada, kaçınılmaz olarak kapitalist bir ülkede anti-kapitalist olunur mu? Yediğimiz yemekten tutun da giydiğimiz en küçük markanın bile yabancı sermaye tarafından sağlandığı kapitalist bir sistemin gücünü kesecek bir sistem henüz icat edilmedi. Peki, Antikapitalist Müslümanlar her çıkan kitleler arası ayaklanmada baş göstererek neyi hedefliyorlar? Yeni bir devrim geliştirerek yönetimin başına geçmeyi mi? İslam dininin anlaşılması konusunda topluma yol göstermeyi mi? Bir de şu konuda aklımda soru işaretleri oluştu. Eylemcilerin camiye ayakkabılarıyla girip, içki içmesi ve taksimdeki malların yağmalanması, esnafın, mallarının zarar görmesi konusunda herhangi bir kınayıcı açıklama okumadık. Kendilerine ‘anti-kapitalist Müslümanlar’ diye tanımlayan bu grubun bu konudaki tutumlarını merak ediyorum açıkçası.