Antika merakı işyerini müzeye çevirdi
Abone olSakarya’nın Hendek ilçesinde, ahşap dekorasyon işiyle uğraşan antika meraklısı Ramazan Sürekçioğlu, antika eşyaları işyerinin ofis bölümünde...
Sakarya’nın Hendek ilçesinde, ahşap dekorasyon işiyle uğraşan
antika meraklısı Ramazan Sürekçioğlu, antika eşyaları işyerinin
ofis bölümünde sergiliyor. Sürekçioğlu’nun müzeyi andıran işyeri
çevredekilerin ilgisini çekiyor.
Ahşap dekorasyon imalathanesi olan işyerinin ofis kısmını
bazılarını tanıdıklarından temin ederek, bazılarını da kültürümüze
sahip çıkmak ve korumak adına satın alarak topladığı antika
eşyalarla dolduran Sürekçiğolu, ilk olarak dededen kalma bazı
antikalarla bu meraka başladığını, daha sonra zamanla merakının
arttığını ve topladığı antikaların neredeyse işyerine sığmaz hale
geldiğini belirtti. İşyerinde sergilediği antika eserlere, hem
çevredekilerin hem de müşterilerinin ilgi gösterdiğini ifade eden
Sürekçioğlu, şunları söyledi: "İşyerimi müzeye çevirdim. Bunları
dostlarımla paylaşmak beni mutlu ediyor. Görenlerin hatıraları
canlanıyor. ’Ninemin pazar arabası böyleydi, dedemin radyosu da
bunun gibiydi’ diyenler oluyor. Koleksiyonum içinde 200 yıllık
kapı, 100 yıllık soba, 50 yıllık masa-sandalye gibi mobilyalar,
radyolar, taş plaklar, gramofon, yer belgeleri gibi eserler var. Bu
tür evraklar ve taş plaklarım çok ilgi görüyor. Burada hem antika
eserleri hem de ilçemizin tarihsel, kültürel ve geleneksel
değerlerini sergileme olanağı buluyorum. Bazılarını satın almak
isteyenler oluyor. Mesela 100 yıllık sobam var, 5 bin lira teklif
ettiler ama ben kıyıp satamadım.”
Ramazan Sürekçioğlu ayrıca, işyerinin önüne kurduğu otantik sobada
çay demleyip yoldan geçen tanıdık tanımadık herkesi çay içmeye
davet ediyor. İşyerinin D-100 karayolu kenarında olması nedeniyle
sık sık yoldan geçen bisikletli yabancı turistleri çaya davet eden
Sürekçioğlu, onlarla sohbet edip, istedikleri kadar da misafir
ediyor. Sürekçioğlu, ilginç bir anısını da şöyle anlatıyor:
“İşyerimin anayol kenarında olması nedeniyle gelip geçen çok
oluyor. Bu nedenle işyerimin önündeki sobam, devamlı yanar ve
üzerinde sürekli çay demlenir. Gelip geçen herkesi hatta bisikletli
turistleri bile çaya davet ederim. Türk misafirperverliğini
göstermeye çalışırım. Yıllardır bu şekilde birçok ülkeden birçok
misafirim oldu. Gözlemlediğim kadarıyla genelde yöresel ve dinsel
araştırma amaçlı seyahat ediyorlar. Geçen ay Anthony Dupas adında
bir Fransız, buradan geçiyordu. Çaya davet ettim. Tanıştık.
Bilgisayar, fizik, kimya, astrofizik gibi farklı ilimler okumuş.
Hepsinin de Allah’ı işaret ettiği kanısına varmış ve Budizm’i
tanımak için yaya olarak Hindistan’a doğru yola çıkmış. Kendisiyle
bir süre sohbet ettikten sonra, İslamiyet’le ilgili az da olsa bir
altyapısı bulunduğundan Müslüman olmayı tercih etti. Çeşitli
girişimlerimizin ardından ilçe müftümüz ve şahitler huzurunda
Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. Sayın müftümüz, kendisine
İngilizce Kur’an-ı Kerim hediye etti, ihtida belgesi verdi. Anthony
de adını Süleyman olarak değiştirdi. Hatta sünnet ettirip sünnet
cemiyeti yaptık. Şimdi önce Şanlıurfa’yı görmek, ardından hacca
gitmek istiyor. Bu benim için inanılmaz bir mutluluk. Bir aydır
kendisini misafir ediyorum. Şuanda burada değil. Edindiği bazı Türk
arkadaşlarıyla şehir dışına gezmeye gitti. Dün de bisikletle İran’a
doğru yola çıkan Till Jacop Kieweg adlı Alman bir turisti misafir
etmeye başladım. Kendisine İngilizce Kur’an-ı Kerim hediye ettim,
ilgiyle okuyor.”
Sürekçioğlu’nun ilgisinden ve misafirperverliğinden çok
etkilendiğini belirten Kieweg de, 2 ay önce Almanya’dan İran’a
doğru bisikletle seyahate çıktığını; bisikletle Hindistan’a doğru
yola çıkan, 3 hafta önce Hendek’ten geçerken de Ramazan Sürekçioğlu
ile tanışan İsveçli bayan arkadaşı Julia Björk’ün tavsiyesi üzerine
Ramazan Sürekçioğlu ile tanıştığını söyledi. Kieweg,
Sürekçioğlu’nun kendisine çay ve yemek ikram ettiğini, yakın ilgi
gösterdiğini, Türk insanının çok sıcakkanlı ve samimi olduğunu,
gezdiği hiçbir ülkede böyle misafirperverlik görmediğini sözlerine
ekledi.
(İHA)