Antidepresan: korkular ve gerçekler

Abone ol

Antidepresanlarla ilgili kafanızda endişe yaratan tüm sorular ve gerçek yanıtları burada!

Antidepresanlar psikiyatride en çok reçete edilen ilaçlardır. Sadece depresyon tedavisinde değil aynı zamanda anksiyete bozuklukları ve obsesif kompulsif bozuklukta ilaç tedavisinin temel yapı taşlarıdır.

Doktorun uygun gördüğü ilk seçim antidepresanda tedaviye yanıt oranı % 60-65 arasındadır. İlk tercih antidepresanın yararlı olmadığı durumlarda farklı gruptan bir diğer ilacın seçilmesi tedavide yanıt oranlarını yukarıya çeker. Psikiyatride ilaç kullanımı uzun yıllardan beri yoğun tartışmalara açık bir konu olmuştur.

İlaç alarak kendini iyi hissetmek kimi zaman yapay ya da geçici, nitelikli olmayan bir çözüm olarak eleştirilmiştir. Tedavide damgalanma korkusu ve birçok önyargı son derece kritik ilaçların gerektiği zamanlarda insanların sağlıklarına yapacakları katkıyı engellemektedir. Ya da bunun tam tersi olarak abartılı beklentiler, kulaktan dolma bilgiler uzman önerisi olmadan ilaçların yanlış kullanılmasına yol açabilir. Hepimizin bir şekilde duyduğu antidepresan ilaçlara dair korkuları ve gerçekleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

Korku: Antidepresan kullanırsam problemlerle başa çıkmak yerine onları unuturum.

Gerçek:Antidepresanlar sorunları unutturamazlar, ancak onlarla başa çıkmayı kolaylaştırırlar. Kendini çökkün hissetmek, kişinin problemleri olduğundan daha büyük görmesine ve sorunların enerjisini tüketmesine sebep verir. Bir çok terapist antidepresan kullanan hastaların terapi sürecinden daha fazla faydalandıklarını bildirmektedir.


Korku: Antidepresanlar beni değiştirir.

Gerçek: Antidepresanlar insanı değiştirmezler. Tersine, insanı tekrar kendi gibi hissetmesine ve eski işlevselliğine kavuşmasına yardımcı olurlar. Nadiren bu durum gerçekleşmediğinde farklı bir antidepresan tipine geçilir ve sorun çözülür.


Korku: Antidepresan şişmanlatır.

Gerçek: Her ilaç gibi antidepresanın da yan etkileri vardır ve kilo almak bunlardan biri olabilir. Bazı antidepresanlar tipleri kilo alımına yol açarken, diğerleri kilo kaybına sebep olabilir. Kilo alımı tereddüt sebebi olduğunda, bu konu doktora danışılmalıdır.


Korku: Antidepresan kullanmaya bir başlarsam, hayatımın sonuna kadar kullanmak zorunda kalırım.

Gerçek: Antidepresan kişinin şikayetlerini kontrol altına aldıktan sonra, dozunun nasıl azaltılacağına ve ne şekilde bırakılacağına doktorla beraber karar verilir. Antidepresan kullanan çoğu kişi için bu süre yaklaşık altı ila dokuz aydır – bir ömür boyu değil. İlacı aniden bırakmak baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı gibi problemler ortaya çıkarabilir.


Korku: Antidepresanlar cinsel hayatımı mahvedecek.

Gerçek: Antidepresan cinsel hayatı etkileyebilir. Bu durumlarda isteksizlikten çok orgazm sorunu olabilir. Ancak depresif ruh hali cinsel enerjiyi çoğunlukla azaltan bir unsur olduğundan, depresyonun ilaç desteğiyle hafiflemesi cinsel hayatı iyileştirebilir. Diğer yan etkilerde olduğu gibi, cinsel sorunlarda da kullanılan antidepresan tipine dikkat edilebilir.


Korku: Dikkat gerektiren bir işte çalışıyorum, antidepresan kullanmam mümkün değil.

Gerçek: Günümüzde kullanılan antidepresanlar çalışan insanların iş yaşamlarına engel olmayacak nitelikte ilaçlardır. Bilakis çoğu uyarıcı nitelikte olduğu için gündüz saatlerinde alınmaktadır.


Korku: Antidepresanlar pahalıdır ve sigorta tarafından karşılanmazlar.

Gerçek: Antidepresanlar çoğunlukla sigorta tarafından karşılanır; karşılanmadığı durumlarda da düşük ücretli antidepresanlar bulmak mümkündür. Antidepresan tedavisinin maliyeti, kullanılan doza ve ilaç tipine göre değişir. Buna karşın tedavi edilmemiş depresyonun ve kaygı bozukluklarının maliyeti tahmin edilemeyecek düzeyde ağırdır.


Korku: Antidepresan almak zayıflığın bir işaretidir.

Gerçek: Depresyon, şeker hastalığı veya yüksek kolesterolde olduğu gibi ilaca yanıt veren ve tıbbi bir şekilde ele alınması gereken bir rahatsızlıktır. Kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyen bir depresyon için tedavi görmek zayıflığın değil, kendini önemsemenin ve sevmenin bir işaretidir. Bir diğer bakış açısıyla insanın kendinde bir rahatsızlık olduğunu kabul etmesi ve bunun için bilime dayalı yöntemleri bir metot olarak kullanması bir güçlülük işareti olabilir. İnkar gelişkin olmayan bir savunmadır.

Klinik Psk. Beril Yardımcı
Kaynak: WebMd

Günün Önemli Haberleri