Çeşitli kazalarda yaralanarak felç kalan, duyu ya da uzuv kaybına uğrayan sokak hayvanları, gerek barınakta gerekse sokaklarda karşılaştıkları hayvanseverler aracılığıyla hayata tutunuyor. Hızla artan şehirleşmeyle yaşam alanları daralan sokak hayvanları, bazen kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının destekleriyle, bazen de kendini bu işe adamış gönüllülerin çalışmalarıyla yaşamlarını sürdürüyor.Kimi zaman bir mağazanın vitrininde, kimi zaman parktaki bir bankın üzerinde insanlarla iletişim kuran "sokaktaki canlar", birbirleriyle kavgalarının yanı sıra, araç çarpması ve kötü muamele gibi insan kaynaklı nedenlerle ciddi yara alıyor. Bu yaralanmalarda duyu veya uzuv kaybına uğrayan hayvanların şanslı olanları tedavi edilme imkanı bulsa da sokak yaşamını sürdürmesi daha zor hale geliyor.Barınakta, veteriner kliniğinde ya da sokakta engelli hayvanlarla karşılaşan ve onlara şefkat elini uzatan hayvanseverler, can dostlarını "evin yeni sakini" haline getiriyor. Antalya'da da yaralı sokak hayvanlarını sahiplenerek, yaşamlarını kolaylaştıran hayvanseverler, birbirinden güzel hikayelere imza atıyor. Felçli "Fıstık" yeni evinde mutlu Hayvan barınağında karşılaştığı arka ayakları felçli ve bir gözü görmeyen sokak köpeğini sahiplenen Mürüvvet Ebinç, "Fıstık" adını verdikleri köpeğin nasıl yaralandığını bilmediklerini söyledi. Barınaktan edindikleri köpeğe yardımcı olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Ebinç, "Çok daha kötüydü. Şu an iyi ve mutlu. Sağlıklı sokak hayvanları zaten sokakta kendilerine bakabiliyorlar, biz de bakıyoruz. Ama bunlar engelli, dilleri de yok ki konuşamıyorlar. Bu nedenle bunlara ayrı ilgi gerekiyor." diye konuştu.Bir başka hayvansever Sedef Schutz da Antalya Büyükşehir Belediyesi hayvan barınağından sahiplenerek adını "Boncuk" koyduğu ampute köpeğiyle evini paylaşıyor. Daha önce beslediği engelli köpeğini hastalık nedeniyle kaybeden Schutz, engelli hayvanların desteğe daha fazla ihtiyaç duyduğunu söyledi. Yeni sahiplendiği Bocuk ile 4 aydır birlikte olduklarını anlatan Schutz, "Boncuk, cins bir köpek. Eski sahipleri tarafından kaza geçirmesi sonrası terk edildiğini tahmin ediyorum. İlk güne göre şu anda çok daha iyi durumda." dedi.İnsanların engelli hayvanları sahiplenmekten korkmaması gerektiğini, bakımının sağlıklı olanlardan bile kolay olduğunu anlatan Schutz, "Engelli hayvanların doğada ya da sokakta yaşam şansları yok. Çünkü doğa zayıf olanı yok ediyor. Barınaklardan engelli hayvan sahiplenilmesi çok önemli. Bu hayvanlar sahiplenilirse ve orada yer açılırsa, ihtiyacı olan yeni hayvanlar için barınaklarda yer açılabilir." ifadesini kullandı."Görmeyen bir canlı insanın rehberi oluyor" Sokakta tesadüfen bulduğu görmeyen bir kediyi sahiplenen Nazlı Uçar ise 2019'dan beri "Coki" ile yaşadıklarını söyledi. Coki'nin eve geldiğinde yavru olduğunu ve çok çaba sarf etmesine rağmen görme yetisini kurtaramadığını aktaran Uçar, şöyle konuştu:"Çoğu insan bana 'Ne kadar şanslı bir kedi' diyor. Ben de 'Ben ne kadar şanslı bir insanım' diye cevap veriyorum. Onu izlediğim zaman ben başka bir dünya görüyorum. Adaptasyon yeteneği çok güçlü. İnsanlar kör bir canlıyla bir arada olmakta çekince yaşıyorlar. Ama hiç gerek yok çekinceye. Bence görmeyen bir canlı, insanın rehberi oluyor." Ayşe Öndoğan da evinde beslediği kedilere, köpek saldırısından kurtardığı engelli kedisi "Pamuk'u" da dahil etti. Öndoğan, Pamuk'un eksik bir patisi olması nedeniyle sadece kaşınırken zorluk yaşadığını ve kaşınmaktan hoşlandığını dile getirdi. Ayşe Öndoğan'ın eşi Ercan Öndoğan da eşiyle hem sokakta hem de evlerinde gerek sağlıklı gerek engelli çok sayıda kediye yardımcı olmaya çalıştıklarını anlattı. Evlerinde birden fazla engelli kedinin bulunduğunu ifade eden Öndoğan, bunların arasında felçli, ampute edilmiş, görmeyen, epilepsi hastası, zihinsel problemler yaşadığı düşünülen ve yaşlılık sorunları olanlar bulunduğunu anlattı."İnsan olmayı, merhamet ve vicdanı, Kırpık ile öğrendim" Bir bacağı ampute edilmiş bir sokak köpeğini sahiplenen Ayşegül Uluer ise "Kırpık" adını verdiği köpeğiyle bir ilan sayesinde tanıştığını söyledi. Sağlıklı bir hayvanı da olduğunu ancak Kırpık ile arasında herhangi bir fark bulunmadığını dile getiren Uluer, "Onu eksik görmüyorum. Bir trafik kazası geçirmiş. Ben de bir kolumu kaybedebilirdim. Bu durum dışlanmalarını gerektirmiyor. Bana çok şey kattı. Bir anneydim. İnsan olmayı, merhamet ve vicdanı, Kırpık ile öğrendim. Çünkü onlar 'engelli' diye biraz daha itelenen çocuklar. Oysa ki onların daha çok ihtiyacı var bize." değerlendirmesinde bulundu.Sokaktan sahiplendiği engelli 3 sokak hayvanına ev sahipliği yapan heykel sanatçısı Bahar Çağlıcan da Sütlaç, Zekican ve Nazlıcan adını verdiği, ikisi görme engelli biri ampute kediyle yaşamaktan mutluluk duyduğunu söyledi."Zekican" adını verdiği ampute kedisiyle 4 yıl önce sokakta karşılaştıklarını, görme engelli kedileri Nazlıcan'ın bir yıl, Sütlaç'ın ise birkaç gün önce Antalya Candost Derneği aracılığıyla eve geldiğini söyleyen Çağlıcan, özellikle engelli hayvanların merhamete daha fazla ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti.Çağlıcan, sokaktaki engelli hayvanların sadece hayvanseverlerin değil, toplumun tümünün ilgisine muhtaç olduğunu ifade etti.