Antalya'da bir dava rekor sürede sonuçlandı
Abone olANTALYA'da bir dava, suç duyurusunun ardından, iddianame ve mahkeme süreci dahil 15 günde sonuçlandı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün, mahkeme sürelerinin kısalacağı
yönündeki açıklamalarının ardından Antalya'da bir davada rekor
denilebilecek sürede sonuca gidildi.
Devlet dairesinde memur olarak çalışan Mustafa Alkan, geçen 17 Ekim'de savcılığa yaptığı suç duyurusunda, “Amatör balıkçılık yapmaktayım. Denize açılabilmem için gemi adamlığı ruhsatına ihtiyacım vardı. Kasapta tanıştığım sanık Ulaştırma Bakanlığı'nda çalıştığını, kızının da Yargıtay'da hakim olduğunu belirterek ihtiyacım olan belgeleri alabileceğini söyledi. Ben de hataya düşerek sanığa kimlik fotokopisi, fotoğraf ve 450 TL verdim. Sonradan dolandırıldığımı anladım" ifadelerine yer verdi.
Kısa sürede gözaltına alındıktan sonra nöbetçi mahkemeye çıkarılan sanık Ali Keleş ise iddiaları kabul etmediğini belirtti. Keleş, üzerinde bulunan şikayetçinin kimlik fotokopisi ve fotoğraflarını ise nasıl aldığını hatırlamadığını söyledi. Mahkeme sanığı tutukladı.
Birkaç gün içerisinde hazırlanan iddianameyi Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi kabul etti. Yine birkaç günde duruşma günü veren mahkeme, 1 Kasım tarihinde sanığı yargılamaya başladı. Şikayetçi ve sanık savcılıktaki savunmalarını tekrar ederken, mahkeme heyeti kısa bir aranın ardından kararını açıkladı. Heyet, daha önce de dolandırıcılıktan kaydı bulunan Ali Keleş'i 'nitelikli dolandırıcılık' 4 yıl 2 ay hapis ve 740 TL adli para cezasına mahkum etti, tutukluluğun devamına hükmetti.
Duruşma sonunda gazetecilere konuşan Mustafa Alkan, suç
duyurusundan 14 gün sonra polisin kendisini arayarak, bir gün sonra
mahkemesinin olduğunu hatırlattığını belirterek, “Bu kadar erken
beklemiyordum. Çok şaşırdım. Benim derdim kaptırdığım 450 TL değil.
Bu kişinin başkalarının da canını yakmaması için dava açtım.
Ayrıca, benim gibi 3 arkadaşımı da aynı şekilde dolandırdı"
dedi.
'ÇOK İYİ BİR ÖRNEK'
Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan ise bunun çok iyi bir örnek
olduğunu belirterek, “Geç gelen adalet adalet değildir. İlkesel
olarak hepimizin yıllardan beri arzusu, özlemi bu yöndedir. Ancak
adaletin inandırıcı biçimde ve içe sinen bir şekilde gerçekleşmesi
gerekir. Süre kaygısı ile adalet süreye de feda edilmemeli. Sırf
öngörülen süre içinde iddianame hazırlayıp, dosya hakkında bir an
önce karar verme kaygısı, kimi zaman dosyadaki somut gerçeklikten
uzaklaşılması ve maddi gerçeğin yeterince değerlendirilememesine
neden olabilir" diye konuştu.