Annesinin öfkeli kuzusu

Eminem, yalnız rap’in değil bütün pop’un şu sıralardaki kutup yıldızı. Onun rol alacağı bir filmin Britney Spears’in ortalıkta Barbie gibi dolaştığı filme benzememesi, müziğine, öfkesine uygun bir nitelik taşıması gerekiyordu. Eminem artık bir idol olduğuna göre filmin başlıca kozuydu, dolayısıyla onun yaşamöyküsünden izler taşıyan, onu annesini ve kardeşini bataktan kurtarmak isteyen harbi delikanlı olarak betimleyen bir senaryo başka bir öyküden daha çok ilgi çekerdi. Bu senaryo ister istemez toplumsal içerikli olacak ve ABD’nin gitgide bozulan ve deniz aşırı savaşlarla düzeltilmeye çalışılan ekonomisine dikkat çekecek, beyazların da yoksul olabildiği gerçeğini vurgulayacaktı. Otomotiv sanayiinin yükseliş ve düşüşüne tanık olmuş Detroit kentinin, zengin ve yoksul mahallelerini birbirinden ayıran ve filme adını veren otoyol da görselliği destekleyecek bir doğal mekan olarak masrafsız hazırdı yapım ekibinin önünde. Elvis Presley misali Filmin müziğini Eminem’in yapacak, art arda klipler niyetine yüz binlerce genci salonlara çekecek olması gişe hasılatını garantiliyordu. ("Lose Yourself" Orijinal Şarkı dalında Oscar adayı oldu.) Ama uygun bir oyuncu kadrosu ve mümkünse işinin ehli bir yönetmen ile A sınıfı bir yapıma imza atılıp, siyah rap’çilerin küçük suçluları canlandırdığı komedilere fark atılabilirdi. Beyazperdenin seksi sarışınlarından Kim Basinger anne, Michael Douglas ile çevirdiği "Sakın Konuşma" ile dikkat çeken Brittany Murphy de sevgili rolüne seçildi. Basinger’ın oynadığı Oscar’lı "Los Angeles Sırları"nın yönetmeni Curtis Hanson da yönetmenliği üstlenince ortaya Eminem’in şöhretine layık bir film çıktı. Çünkü her alanda bir büyük beyaz kahraman bulunmalı. Caz ve blues ağartılamadığı için Elvis Presley rock’n roll’un kralı olarak taç giymedi mi? ABD’de kenar mahallelerden yükselen şikayetname rap müziği her yerde, sözgelimi Almanya’daki Türk gençler arasında karşılık bulabildiğine göre bir beyaz tarafından yapılabilirdi. İdol haline getirilmek üzere yoksul, beyaz -tercihan WASP-, rap’çi bulmak işten bile değildi. Kalkık burunlu, sarışın, mavi gözlü, genç kızların bayılacağı bir delikanlı George W. Bush’un muhafazakar Amerika’sına musallat ediliverdi. Üstelik patavatsızlığıyla, Amerikalıların sırf ileride kırılsın ve bir daha kimse dilini tutmasın diye tabulaştırdığı politik doğruculuk kavramına da darbe indirdi. Sırada Eminem’in kendisi olmadığı bir rolle oyunculuğunu kanıtlaması gereken bir film var. Onu Bob Dylan’a benzetenlere hürmeten Irak saldırısına karşı bir iki raptirse fena olmaz. Bu kadar popülerken ona buna küfretmekten daha çok makbule geçer. (Milliyet.com.tr)