Annesini 'Semra Hanım'a benzetti
Abone olReha Muhtar 'Kaynanalık'ın kaynağını sorguluyor. Muhtar, bu bağlamda kendi annesinde de 'Semra Hanım'lık olduğunu söylüyor. Muhtar şu tespitleri yapıyor.....
Sabah gazetesi yazarlarından Reha Muhtar kendi annesinde de
'Semra Hanım'lık olduğunu ve bunun nedenini yazdı. adlı yazısında
Muhtar düşüncelerini şöyle dile getirdi:
Aslında Semra Hanım gibi kadınlardan hiç haz etmem...
Aslında her erkeğin annesinde fazlaca bir miktar Semra Hanım
yattığını da bilirim... Kendi annemden de bilirim... Arkadaşlarımın
annelerinden de... Annemin arkadaşlarından da...
Erkek çocukları onların herşeyidir... Onlar çocuklarına, ama
özellikle de erkek çocuklarına hayatlarını vermişler, şimdi erkek
çocuklar da onlara hayatlarını vereceklerdir...
Onun için Ata'ya "Sen o kıza aşık değilsin... Olmuş olsan önce ben
bilirdim..." diyebilecek cesarete sahiptirler...
Sonracığıma, erkek çocuklarının sevgilileri hep biraz
hoppadırlar... Anneler gibi, çocuklarına ve kocalarına adadıkları
hayatları yoktur o hoppa güzellerin...
O kızlar o çocuklarının kıymetini hiçbir zaman bilemeyeceklerdir...
Elbette ki bir annenin, biraz da patolojik ve her şeyi oğluna
endekslenmiş hayatı olmayacaktır, o hoppa güzellerde...
Onlar, o annelerin oğullarıyla, anneler gibi cefa çekmeyecek,
gezecek, tozacak, yiyecek içecek ve eğlenecektir...
En kötüsü, "sevip, okşayıp, acı çekip büyütüp, binbir emekle
yetiştirdikleri erkek çocuklarının parasını da yiyeceklerdir o
hoppa güzeller... " Anneler için fark ettirmeseler de en ıstırab
verici olan budur...
Tabiatın kuralı budur... Buna yapacak bir şey yoktur... Buna
yapılacak bir şey olmadığından, yapılacak başka şeyler
bulunur...
Her daim sürdürülecek bir yakınma, her olaydan bir parça maraz
çıkartma, her an oğlunu sevgilisine karşı etkileyecek konumda
bulunma, yapılacak başka şeylerden sadece birkaçıdır...
Genç hoppalar...
Buna vakıf, genç hoppalar, anneyle iyi geçinmenin yollarını
ararlar... Çünkü bilirler ki, dünyadaki tek gerçek, kadınlar
arasındaki savaş ve rekabettir...
Sevgilileri de dahil geri kalan her şey bu müthiş rekabetin basit
birer aracıdır...
Kendini anneye sevdiren kazanır... Kendini anneye sevdiremeyen,
günün birinde mutlaka ama mutlaka kaybeder ... En azından onlar
öyle düşünürler...
Erkekçikler...
Bu iki gerçek süper güç mücadelesinde, iki taraftan ayrı ayrı
pohpohlanan erkek çocuk egosu şiştikçe şişer ...
Zaten bir erkeği, sadece erkek olarak adlandırmak safdilliktir...
Her erkek kocaman bir çocuktur...
İki taraftan şişirilen erkek çocuk egosu Ata'nınki gibi aslında bir
balondur. Karşısındaki genç hoppa, güzeldir güzel olmasına. Kafa
dengidir, eğlencelidir ...
Ama annesinin söylediği de doğru değil midir? "Hayatını pek ona
vakfetmemektedir? Annesi kadar onu düşünmemektedir. Öyle değil
midir?.."
Onun için, Ata gibi kızla aralarında sözlense de, "Bu eve yüzükle
gelemezsin " dediğinde, hayatında onu gerçekten düşündüğüne
inandığı Anne'yi dinleyecek ve yüzüğü çıkartacaktır...
Aslında, bu iki taraflı çekiştirmenin ortasında hayatı boyunca
kalacak, gün gelecek anneden uzaklaşarak, genç hoppalara aşık
olacaktır... Sonra o genç hoppalardan umduğunu bulamayacak,
annesine dönecektir...
Evlendiğinde de durum değişmeyecektir ... Karısıyla annesi arasında
sarkaç gibi sallanıp duracaktır...
Sonra bir gün karısı, belki bir erkek çocuk doğuracaktır...
O doğduktan sonra, artık bir zamanların genç hoppası, anne
olacaktır... Artık her şey değişecektir... Artık onun da tamamen
sahip olacağı bir erkek dünyaya gelmiştir...
Yıllardır yanındaki erkek için, kaynanasıyla ettikleri
kavgaların
acısını çıkartacak erkek çocuğun sahibidir...
Onun çocuğu, dünyanın en kıymetli varlığıdır... Genç hoppaların onu
elinden almasına asla müsaade etmeyecektir...
Kocanın artık çok fazla bir önemi yoktur... Kaynananın da...
Artık o bir kaynana adayıdır ...
YAZI:Reha MUHTAR