Annelere ‘emzirme’ kılavuzu
Abone olBayındır Hastanesi internet sayfasında, doğum sonrası başarılı emzirme ile ilgili bilgiler veriyor.
Günümüzde kimi zaman doğal bir gıda olan anne sütünün
yeterliliği unutularak, bebeklerin diğer gıdalarla beslenmesi
yoluna gidildiği görülüyor. Oysa insanoğlu varlığını ve gelişimini
yüzyıllardır anne sütü sayesinde sürdürüyor. Son yıllarda emzirme
konusunda anne ve anne adaylarında doğan bazı tereddütleri gidermek
ve annenin en kolay ve bol şekilde emzirmesine katkıda bulunabilmek
amacı ile Bayındır Hastanesi internet sayfasında, doğum sonrası
başarılı emzirme ile ilgili bilgiler veriyor. EMZİRMENİN BEBEK VE
ANNEYE YARARLARI Anne sütü bebeğin büyüme ve gelişmesi için gerekli
olan tüm besin ihtiyacını karşılar. Annesi tarafından emzirilen
bebeklerde orta kulak iltihapları, allerjik hastalıklar, kusma,
ishal, menenjit ve akciğer enfeksiyonlarına daha az rastlanır.
Ayrıca beşik ölümünden de koruyucu etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Bebekler için sindirimi kolaydır. Her zaman hazırdır. Yapımı için
hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Anne ve bebek arasında duygusal ve
fiziksel olarak özel bir bağın kurulmasını sağlar. Anneden emzirme
sırasında kalori harcanarak doğum sonrası fazla kilolarını atmasını
sağlar. Yumurtalık ve meme kanseri riski emziren annelerde daha
azdır. Annenin kemik yapısını sağlamlaştırıp ileri yaştaki kemik
kırıklarını önler. Annenin normal adet düzenine dönüşünü
geciktirir. Bu, bir sonraki hamileliği geciktirmekle beraber bir
doğum kontrol yöntemi değildir. Emzirme anne rahminin normal
boyutlara dönmesini hızlandırır. DOĞUM ÖNCESİ EMZİRMEYE HAZIRLIK
Anne adaylarının vücudu süt üretimine doğal olarak hazırlanmaya
başlar. Hamilelikte meme bakımında özel bir şey yapmaya gerek
yoktur. Gebeliğin dördüncü ve beşinci aylarından itibaren prolaktin
ismindeki süt üretiminden sorumlu hormonun salgılanmaya başlaması
ile memeler süt üretme yeteneğine sahip olur. Meme bakımı için özel
bir şey yapılması gerekmez. Ama meme dokusu büyüdükçe memeye
gerekli desteği sağlayan ve sıkmayan, daha büyük numara sutyen
kullanılması uygun olur. Meme temizliği için sabun, losyon ve alkol
gibi irritan maddeler kullanılmamalıdır. Sadece ılık su ile
temizlik yapılmalıdır. Gerçekten içe dönük meme başı ile sık
karşılaşılmamasına rağmen meme başlarında bu sorun olan anneler
doğum uzmanınca değerlendirilip gerektiği durumlarda gebeliğin son
üç ayında tedaviye alınır. İLK GÜNLERDE ANNELERİN SÜTLERİ
KONUSUNDAKİ ENDİŞELERİ Doğumun hemen ertesinde memeler boştur.
Memelerin ilk günlerde boş olmasını çoğu anne endişe ile karşılar.
Neden emzirmediği sorulduğunda “Daha sütüm gelmedi” cevabını verir.
Halbuki ilk günlerde az da olsa süt yapımı olur. İlk gün oluşan
süte ağız adı verilir. Bu sütün bebeğe mutlaka verilmesi gerekir.
Bebek emmeye devam ettiği sürece hayatın 3.-4. gününden itibaren
süt bollaşmaya başlar. İlk günlerde süt gelmiyor diye bebekler
emzirilmezse süt gelişi gecikir. Bu duruma meydan vermemek için
doğumdan hemen sonra başlamak üzere bebekler sık sık
emzirilmelidir. Böylece süt yapımı artar ve memeler gerginleşir.
Memelerin gerginleşmesi anne tarafından hissedilir ve sütün yeterli
yapıldığını anne anlar. Ancak ilerleyen haftalarda bebeklerin çok
iyi emmesinden dolayı memeler çok iyi boşaltıldığı için yumuşama ve
gerginliğin kaybolması durumu ortaya çıkar. Bu durum normal bir
olaydır. Aslında süt yapımı halen yeterli bir düzeydedir ama
memelerin bu şekilde yumuşamasını anneler yanlış algılayıp sütünün
azaldığından yakınırlar. Bu yanlış inanış sonucunda acele ile ek
gıdaya başlarlar. Sonuçta anne sütü kaybedilir. Gerçekte ise aylar
ilerledikçe memede yapılan süt miktarı giderek artar. Bu artış
hayatın 4.-6. ayına kadar devam eder, bebeğin su dahil bütün
gereksinimini karşılar. Anneler memedeki yumuşamanın normal
olduğunu bilmelidirler. İLK GÜNLERDE YAPILAN YANLIŞLIKLAR Emzirmede
bebeğin ağız içerisine hem meme başı hem de koyu renkli kısmı
tamamen girmelidir. En etkili emzirme şekli budur. Böyle bir
emzirmede areola ağız içine girdiği için dil ile areola sıvazlanmış
olur. Areolanın hemen altında süt gölcükleri bulunduğundan
sıvazlanma sonucunda sütler meme başından bebeğin ağız boşluğuna
gelir. Yapılan en önemli yanlış bebeğin ağız içine sadece meme
ucunun verilmesidir. Meme ucunun emilmesi ile yeterli süt bebeğin
ağzına gelemez, meme ucunda ağrı olur. Çatlamalar kendisini
gösterir. Bu emzirme ile yeterli uyarı yapılamadığından hormonların
yapımı istenilen düzeye ulaşmaz. Bebek yeterli süt gelmediği için
memeyi bırakır. Anne de yeterli sütün olmadığını düşünür. UYGUN
EMZİRME TEKNİĞİ Uygun emzirme için anne en rahat pozisyonu
seçmelidir. Annenin bebeği tutuş pozisyonu başarılı bir emzirmede
en önemli faktörlerden birisidir. Bebeğin başı ve vücudu tam olarak
anneye dönük olmalıdır. Anne bir eli ile bebeği altından ve
sırtından desteklemelidir. Bebeğin başından desteklenmesi yanlış
bir uygulamadır. Bebek başından tutulduğunda refleks ile başını
geriye atar. Bu da memeyi tutmasını zorlaştırır ve bebeği
öfkelendirir. Sonuçta emzirme daha baştan başarısızlığa mahkum
olur. Sırtından omuzları iyi bir şekilde tutulan bebeğin yanağına
meme başı sürülür. Bu işlem arama refleksini uyandırarak bebeğin
memeye yönelmesi sağlar. Yönelme sırasında bebek ağzını açar. Ağız
en geniş şekilde açıldığında bebeğin alt dudağı üzerine areolanın
tabanı oturtulur. Bebek omuzlarından hızla memeye yaklaştırılır.
Böylece areolanın büyük kısmı da ağız içine sokulmuş olur. Meme
ucunda kısa sürede ağrı olmuşsa, yeterli sütün gelmediği
saptanıyorsa ve bebek memeyi almada zorlanıyorsa emzirme tekniğinde
bir yanlışlık yapılıyor diye düşünmek gerekir. Doğru bir emzirme
pozisyonunda annenin memesinde acıma ve ağrı hissi olmamalıdır. İLK
HAFTALARDA GÖZLENEBİLEN SORUNLAR Özellikle ilk çocuğu olan ilk
annelerde görülen bu sorunlar ilk haftalarda ortaya çıkar.
Memelerin şişmesi ve rahatsızlık yaratması: Doğumdan sonra süt
yapımının başlamasına bağlı olarak memelerde en çok ikinci ve
yedinci günler arası şişlik ve gerginlik oluşur. Bu his anneler
tarafından bir rahatsızlıkmış gibi algılansa da aslında süt
üretiminin bir belirtisidir. Memeye kan ve lenf akımının artmasına
bağlıdır. Bu şişlik ve gerginliğin ileride problemlere yol açmaması
için bebek sık sık emzirilmelidir. Hastane doğumlarında anneler
çeşitli nedenlerle bebeklerini daha az emzirdiklerinden memeleri
yeterli derecede boşalmaz. Sonucunda memede süt birikimi oluşur.
Memenin biriken süt ile gerginleşmesi sonucu bebeğin memeyi tutması
zorlaşır. Daha çok süt birikimi olur. Memeler iyice sertleşir ve
ağrımaya başlar. Ağrı duyusu nedeni ile anneler bebeği daha az
emzirme yoluna giderler. Bu durum memeleri daha kötü hale getirir.
Bu tür memelerde mastit ve apse gelişme ihtimali oldukça fazladır.
Öncelikle memelerin bu derece şişmesi önlenmelidir. Bunun tek yolu
da sık emzirmekten geçer. Bu yüzden emzirmeye doğumdan sonra mümkün
olduğu kadar erken başlanmalıdır. Sık sık emzirilerek memelerin
ileri derecede şişmesi önlenmelidir. Tedavide en iyi yol emzirme
sıklığının artırılmasıdır. Memelerin aşırı derecede sertleşmesi
sonucu bebek memeyi tutamıyorsa veya tutmasına rağmen yeterli
şekilde boşalma sağlanamıyorsa memeler elle veya pompa ile
sıkılarak boşaltılır. Bu yöntemle memeler yumuşatılabiliyor ise
geri kalan işleme bebek devam etmelidir. Sıkılarak veya pompa ile
çekilerek bebeğin tutabileceği yumuşaklığa erişebiliyorsa bebek
sağılan süt ile beslenmelidir. Bu tür beslenmede biberon kesinlikle
kullanılmamalıdır. Sağılan süt fincan veya kaşıkla bebeğe
verilmelidir. Sağma işlemine memeler yumuşayıncaya kadar devam
edilir. Ayrıca emzirmeden önce ılık, nemli kompres yapılması ve
yine ılık bir duş alınması süt akışını kolaylaştırır. Süt ateşi:
Memeleri gerginleşen annelerde gözlenebilir. Biriken sütün anne
karnına karışması sonucu ortaya çıkar. Genellikle 24 saat kadar
devam eder. Ateş kendiliğinden geçer. 48 saatten uzun sürmesi
durumunda enfeksiyon yönünden inceleme gereği doğar. Meme uçlarında
ağrı: Tek nedeni bebeğin meme tutuşunun hatalı olmasıdır. Ağrıdan
dolayı anne bebeğini daha az sıklıkla veya daha kısa süreli
emzirir. Sonuçta süt yapımı azalır. Memeler sabun ile
temizlenmemelidir. Bebeğin memeyi kendiliğinden bırakması
beklenmelidir. Tedavide memenin doğru tutulması esastır. Meme
usulüne uygun tutulursa ağrı kısa sürede geçer. Memenin
dinlendirilmesi yanlış bir uygulamadır. Krem veya başka ilaçların
kullanılmasının yararı olmadığı gibi bazen ağrıyı daha da
arttırabilir. Meme uçlarındaki çatlak: En önemli nedeni bebeğin
emzirilme tekniğinin yanlış olmasıdır. Öncelikle tutuş tekniği
düzeltilmelidir. Bebek emzirilmeye ağrıyan memeden başlanılmalıdır.
Memenin mümkün olduğu kadar fazla zaman hava ile teması
sağlanmalıdır. Emzirilme sonunda gelen sütün bir kısmı meme
üzerinde bırakılmalıdır. Çatlak olan taraftan emzirilme mümkün
olmuyorsa sütün sağılması yoluna gidilmelidir. Emzirmeye daha az
hassas olan memeden başlanmalıdır. Emzirme sonrası memeler su ile
durulanmalı, havalandırılarak kurulanmalıdır. Meme başı kuruduktan
sonra elle sıkılarak memeden damlaması sağlanan birkaç damla süt
hafifçe meme başına sürülüp kendiliğinden kuruması sağlanmalıdır.
Meme ucunda çatlak ve ağrı olmasında bir başka nedende memenin
nemli bırakılmasıdır. Bu nedenle emzirme sonrası memenin kuru
tutulmasına özen gösterilmelidir. Sızıntıların memeyi ıslatmaması
için sık ped değiştirilmeli ve emzirme aralarında hava ile temas
sağlanmalıdır. Yüzeysel bir iltihap için antibiyotikli krem
kullanılması gerekirse emzirme öncesi meme durulanmalıdır. Bir
aydan sonraki meme ucu enfeksiyonlarının en önemli nedeni ise
mantar enfeksiyonlarıdır. Meme ucu kısalığı: Anneler meme ucu
kısalığı nedeni ile bebeklerini emziremeyeceklerini düşünür.
Aslında emzirme için meme başının uzun olmasına gerek yoktur.
Emzirme meme başından yapılmadığı için meme başının uzun olması bir
avantaj sağlamaz. Ağız içine sadece meme başı değil areolanın büyük
bir kısmı girmesi gerektiğinden emzirme için meme başına fazla
ihtiyaç yoktur. Bebeğe meme verilmeden önce meme ucu etrafındaki
areola iki parmakla yandan hafifçe tutularak çekildiğinde bebeğin
ağzına girecek bir şekil aldığı görülür. Areolanın bebek ağız
içerisinde bu şekilde tutularak sokulması başarılı bir emzirme
sağlayacaktır. Meme kanallarının tıkanması: Memede üretilen süt
meme başına ince kanallarla taşınır. Bu kanalların tıkanması
sonucunda o bölgelerde ağrı ve sertlikle birlikte olan
topaklanmalar ortaya çıkar. Tedavi memelerin sık sık boşaltılması
ile sağlanır. Bu işlemi bebeğin yapması tercih edilir. Bu nedenle
bebeğin sık sık anneyi emmesine izin verilir. Emzirmeye kanalların
tıkalı olduğu meme tarafından başlanmalıdır. Yeterli boşalma
sağlanamıyorsa elle veya pompa ile boşaltma işlemi sık sık
yapılmalıdır. Tıkanmanın olduğu yere yukarıdan meme başına doğru
nazikce sıvazlama yapılmalı ve bu işlem sık sık tekrarlanmalıdır.
Annenin istirahat etmesi sağlanmalıdır. Ilık duş alınması da işe
yarar. Mastit: Kanalların tıkanması uygulanan yöntemlere rağmen
giderilememişse meme dokusunda enfeksiyon gelişebilir, iki haftadan
önce nadiren görülür. Mastit oluştuğunda meme dokusunda şişkinlik,
hassasiyet ve kızarıklık olur. Ateş görülebilir. Mastit emzirmeye
engel oluşturmaz. Mastitli anne emzirmeye devam etmelidir. Mastitli
memeden emme bebeğe ilave risk getirmez. Emzirmeye sağlam memeden
başlanıp diğer tarafa kendiliğinden süt gelince geçilmelidir.
Emzirme mümkün olmuyorsa uygun şekilde sağma işlemi uygulanmalıdır.
Bu işlemler yapılmadığı takdirde yani süt memede kaldığı sürece
enfeksiyon yaygınlaşır ve süt üretimi azalarak kesilir. Uygun
antibiyotik tedavisi gereklidir. Ağrı ve hassasiyeti azaltmak için
parasetamol veya ibuprofen verilebilir. Enfekte meme üzerine ıslak
sıcak havlu koymak yararlıdır. Bu işlem sık sık tekrarlanır. Anne
sütünün yetip yetmediği nasıl anlaşılır? Annelerin en büyük korkusu
sütlerinin bebeklerine yetmediği düşüncesidir. Bebekler sebepli ve
sebepsiz pek çok nedenden ağlarlar. Her ağlamada meme verildiğinde
bebeğin çoğu kez sakinleştiği görülür. Bu yüzden bebeğin aç kaldığı
fikri anneye yerleşir. Çevreden de bebeğin aç kaldığı söylenince
anne hemen ek gıda başlama ihtiyacı duyar. Bunun sonucunda da bebek
anneyi daha az emmeye başlar ve süt yapımı azalarak hızla kesilmeye
doğru yol alınır. Bebekler tok olduklarında bile güçlü emme
reflekslerinden dolayı sürekli emme ihtiyacı duyarlar. Amaç
beslenme olmasa bile bu emme ihtiyacı tamamen emme hazzı duymaya
yönelik olduğundun her emme isteği bebeğin aç olduğuna işaret
etmez. Ancak bu duygu sayesinde bebekler annelerini sık sık emerek
anne sütünün çoğalmasına ve devamına katkıda bulunurlar. Bir yandan
sütün devamını sağlarken bir yandan da emme zevklerini tatmin
ederler. Burada yapılan yanlışlar nedeni ile çoğu zaman gereği
olmadığı halde ek gıdalara başlanır. Bebeğin normal gelişimi
sırasında hayatın ilk 5 gününde fizyolojik ağırlık kaybının
olabileceği bilinmelidir. Bu kayıptan sonra bebekler vücut
ağırlıklarını arttırmaya başlarlar. Hayatın 10. günü civarı tekrar
doğum ağırlıklarına erişirler. 10. günden sonra ağırlıkları sürekli
olarak artma gösterir. Bu özelliklerin bilinmemesi nedeni ile
bebeklerin fizyolojik ağırlık kayıpları yanlış yorumlanıp ek
gıdalara başlanmaktadır. İlk değerlendirme 1. ayın sonunda yapılır.
Sağlıklı bir büyümede ayda 600 gr. Ve üzerinde bir ağırlık artışı
yeterlidir. Bunun dışında hiçbir kriter bebeğin yetersiz
beslendiğini göstermez. Ama anne sütü alan bebek ilk ay boyunca, 1.
haftadan itibaren, günlük değişiklikler olabileceği de akılda
tutularak bezini en az 6 defa idrarı ile 2-3 defa da dışkısı ile
ıslatıyorsa telaşa gerek yoktur. Bu nedenle sabırla ilk ayın sonu
beklenmelidir. İştah atakları: Bebeğin ağlayıp bir türlü
yatıştırılamadığı bir durumdur. Daha sık ve daha uzun emme isteğine
karşı bebek hep aç gibidir. Tipik olarak 8-12 gün, 3-4 hafta ve 3.
ayda ve daha sonra ise değişik zamanlarda görülür. Bu ataklar
annede bebeğin gereksinimini yeterince sağlayamıyorum duygusu
verdiklerinden gerginliğe yol açarlar. Gaz sancısından yukarıda
belirtilen zamanlarda olmaları ile ayırt edilirler. Mama verilmesi
sorunu artırabilir. 3-5 gün içinde annenin sütünün artacağı ve
duruma adapte olacağı bilinmelidir. Beslenme sıklığı
arttırılmalıdır. EMZİREN ANNENİN BESLENMESİ Annenin sütü yediği
besinlerle yapılır. Anne sütü de bebeğin tüm gereksinimini tam
olarak karşıladığından, emziren annenin beslenmesi bebeğin
beslenmesi için de gereklidir. Annenin gebeliği sırasında aldığı
kiloların önemli bir kısmı da yağ dokusu şeklinde ileride süt
yapımı için depolanır. Anne sütünün miktarı ve protein içeriği
aldığı besinlerle fazla değişiklik göstermez. Emzirme süresince
anne ve bebeğin enerji protein ve kalsiyum gereksinimini karşılamak
için günlük diyetini iki su bardağı yoğurt veya süt ile bir yumurta
ve bir kibrit kutusu kadar peynir eklenmesi yeterlidir. Süt
miktarının değişmemesi için annenin aldığı sıvı miktarını
arttırılması gerekir. Günde alınan sıvı miktarı 3 litre kadar
olmalıdır. Bunu karşılamak için su, süt, ayran, hoşaf, limonata,
şerbet, meyve suyu gibi içeceklerden 14-16 su bardağı alınması
yeterli olur. Protein gereksinimini karşılamak için kuru fasulye,
nohut, mercimek gibi baklagiller, et, tavuk gibi besinler ve bol
meyve, sebze yenmelidir. Bazı bebekler annelerin aldığı bazı
gıdalara reaksiyon gösterir. Acı, yağlı gıdalar alındığında bebekte
kolik ile karışan ağlama nöbetleri olabilir. Kolik, genellikle
bebeğin düzenli aralıklarla belli bir süre aileyi rahatsız edecek
kadar ağlaması olarak tanımlanır. Bu ağlama nöbetleri ve
huzursuzluk sıklıkla akşam saatleri ile gece yarısı arasında olsa
da gün içinde herhangi bir saatte de görülebilir. Huzursuzluk
dönemlerinin süresi 6. haftada 3 saat olarak pik yapar ve 3. ayda
giderek 1-2 saat arasına iner. Bebeklerin kolik sancıları
genellikle 2-3. haftalarda başlar. Bebekler tatmin edilemez şekilde
ağlar, çığlık atar ve ayaklarını karnına doğru çeker. Kolik
sancılarının bilinen kesin bir nedeni yoktur. Kaynak:
www.bayindirhastanesi.com.tr