Anne babalar çocuklarının şişmanlamasına neden izin veriyor?
Abone olYeni araştırmalar obez çocukların karşı karşıya oldukları tehlikelerin, daha önce düşünülenden daha büyük olduğunu ortaya koyuyor. Peki o halde anne babalar niye çocuklarının şişmanlamasına izin veriyorlar?
Yeni araştırmalar obez çocukların karşı karşıya oldukları tehlikelerin, daha önce düşünülenden daha büyük olduğunu ortaya koyuyor.
Peki o halde anne babalar niye çocuklarının şişmanlamasına izin veriyorlar?
Yeni bir ders yılı daha başlarken ilkokul öğrencileri için
ekstra büyük beden üniforma taleplerinde patlama olduğu haberleri
geldi.
Carol için bunda şaşılacak birşey yok. İki yeğeni de 11 yaşında 44 beden etek giyiyormuş. İngiltere'de yetişkin kadınların ortalama bedeni 44.
Birminghamlı iki çocuk annesi Carol'un oğlu da ergenlik yaşlarında 127 kiloya ulaşınca, ortaokul yıllarında uygun beden üniforma bulmakta zorlanmış.
Carol yaşadıklarını anlatıyor: "Çocuğunuz bu kadar şişmanlayınca başkalarının sizi yargıladığını düşünüyorsunuz ama aslında en acımasız eleştiriler, kendi kendinizden geliyor. Ben de sürekli soruyordum kendime, neyi yanlış yapıyorum diye."
İyi bir soru bu...
İngiltere'de ilkokul çağı çocuklarının boıy ve kilolarını saptayan Ulusal Çocuk Ölçümü Programınca yayımlanan son rakamlara göre, 11 yaşındaki çocukların yüzde 33'ünden biraz fazlası aşırı kilolu veya obez sınıfında yer alıyor. Bu oran 4-5 yaş grubunda % 22.
Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da da ölçümlerden benzer sonuçlar alındı.
Bugün Oxford Üniversitesi'nce yayımlanan yeni bir araştırmada da, obez çocuklarla ve ergenlik yaşlarındaki gençlerin, normal kilodaki çocuklara kıyasla daha fazla kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve kolestrol riskiyle yüzyüze oldukları belirtiliyor.
Sağlıklı beslenmeme nedenleri
Obezite uzmanları, anne babaların çocuklarının kilosu söz konusu olduğunda çok çeşitli sorunlarla yüzyüze olduğunu belirtiyor. Bunlar, yiyecekler hakkında bilgi eksikliğinden, yemek pişirmeyi pek bilmemeye, sağlıklı besinleri satın almak için para olmamasından uzun çalışma saatlerine ve çocuklara yönelik abur cubur besinleri pazarlayan reklam kampanyalarına dek çeşitli unsurları içeriyor.
Günümüz çocuklarının daha durgun hayatlar yaşaması da büyük sorunlar yaratıyor. Geçen hafta yayımlanan bir araştırma, ortaokul çağındaki çocukların % 75'inin, yakındaki parka gitmektense evde oturmayı yeğlediğini ortaya koydu.
Lightspeed şirketinin araştırmasına göre, bu çocukların yapmayı en çok sevdiği şey televizyon izlemek. Çocukların % 89'u okul dışındaki zamanlarında televizyon izlediklerini söylüyor.
Geçen Temmuz ayında Montreal Üniversitesi'nden bilim adamları, okul öncesi yaştaki bir çocuğun her hafta yarım saat ek televizyon izlemesinin, 10 yaşına ulaşıncaya kadar bel ölçüsünü genişlettiğini ortaya atmıştı.
Bütün araştırmalar obezitenin tehlikelerine işaret ederken, anne babalar niye çocuklarının şişmanlamasını önleyemiyor?
Katy ve oğlu
Buckinghamshire'dan Katy'nin oğlu 15 yaşında 147 kiloymuş. Katy bunun nedenini biliyor; çok fazla yiyip çok az egzersiz yapmak. Oğluna yardımcı olmaya çalıştığını ama, durumun, ancak oğlunun kendi kendine bir çare bulmaya karar vermesiyle değiştiğini anlatıyor.
İki çocuk annesi olan Katy, "yemek alışkanlıkları benim kontrolümün dışındaydı. Okuldayken çok yiyordu, sonra eve geldiğinde mutfakta ne bulursa yiyordu. Hatta kendisine büyük miktarlarda yemekler pişiriyordu. Benim eve gelip akşam yemeğini yapmamı beklemiyordu. Oğlumun kilo sorununda ben de tamamiyle masum değilim. Ben de kilo sorunu yaşadım, kötü beslenme alışkanlıklarım oldu. Ama ikimizin de yemek yeme şeklimizi değiştirebilmek için büyük çaba harcadım." diyor.
Katy'nin oğlunun şişmanlık sorununda dönüm noktası, geçen yıl Amerika'ya yaptıkları yolculuk sırasında yaşanmış. Eğlence parkında bazı aktiviteler için fazla şişman olduğu ortaya çıkınca, oğlu 6 haftalık zayıflama kampına gitmiş ve yaklaşık 18 kilo vermiş.
Katy, "Daha önce hep reddediyordu zayıflama kampına gitmeyi. Ama bu kez kabul etti. Artık çok farklı bir çocuk. Mutlu ve kendisine güvenen bir çocuk oldu. Eskiden hiç güvenmiyordu kendisine. Sinirlenir, huysuzluk çıkarırdı. Şimdiyse yemek konusundaki tavrı tamamen değişti. Doğru şeyleri seçip yiyor." diyor.
Tracey ve kızı
Kimi anne babalar, sorunun daha derinlerdeki nedenlerden kaynaklandığının farkında. Shrewsbury'den Tracey, kendi kötü yeme alışkanlıklarını kızına da bulaşmasına izin vermiş. Kendisinin yemekle "karmaşık bir ilişkisi olduğunu" itiraf eden Tracey, yemek konusunu, kızıyla daha yakın bir ilişki kurmak için kullandığını anlatıyor.
Tracey, "Akşamları televizyon seyrederken şunu bunu atıştırırdık. Tatlı şeyler, şeker yerdik. Birlikte geçirdiğimiz özel bir zamandı. Kızımın biraz fazla kilosu olduğunun farkındaydım ama mutlu görünüyordu. Kendisi hakkında olumsuz fikirler geliştirmesin diye kilo sorununu konuşmak istemiyordum. Ortaokula başladığında 89 kiloydu. Artık kötü yemek alışkanlıkları çıkılması zor bir noktaya gelmişti. Kızımın içine girdiği durumdan benim sorumlu olduğumu biliyorum ve bu konuda kendimi çok kötü hissediyorum." diyor.
Uzmanlar, çocuk obezitesindeki artışa rağmen, yalnızca anne babaların suçlanmasını doğru bulmuyor.
Tek suçlu, anne babalar mı?
Leeds Metropolitan Üniversitesi'nde egzersiz ve obezite profesörü olan ve aşırı kilolu çocuklar için zayıflama kampları işleten Paul Gately, "Anne babaların kesinlikle bir sorumluluğu var ama konu, anne babaları suçlamanın ötesine gidiyor.
Prof. Gately, "Birçok anne baba, başkalarına bariz şekilde görünse bile, çocuklarının şişman olduğunu farketmiyor." diyor. Yapılan araştırmalar anne babaların % 75'inin, şişman bir çocuğun kilosunu olduğundan düşük, % 50'sinin de obez bir çocuğun kilosunu olduğundan az tahmin ettiğini ortaya koyuyor." diyor.
Daha da şaşırtıcı olan, Gately ile meslektaşlarınca yürütülen ve sağlık alanında çalışan kişilerin katıldığı benzer bir çalışmada da benzer sonuçların alınması.
Prof. Gately, "Bunun nedeni çoğunlukla, medyadaki obez görüntülerinin 190 kilo ve üstündeki insanlara ait olması. Birçok kimse, aşırı kilolu tanımıyla, bu insanların kastedildiğini düşünüyor. Ama bunlar aşırı vakalar. Birkaç kilo fazlayla da aşırı kilolu sınıflandırmasına girilebiliyor." diyor.
Prof. Gately, gözlemlerimizin esasında hergün çevremizde gördüğümüz şeylerin belirleyici olduğunu da ekliyor. Paul Gately, "İngiltere'de halen yetişkinlerin üçte ikisi aşırı kilolu. Dolayısıyla artık ortalama beden algımız da değişti." diyor.
Nitekim Tracey, kızının bazı arkadaşlarından çok da farklı olmaması yüzünden, giderek tırmanan kilolara göz yumduğunu söylüyor.
Çocuk Büyüme Vakfı başkanı ve Ulusal Obezite Forumu sözcüsü Tam Fry, Gately'ye katılıyor ve "Eğer eğitimli sağlık görevlileri bile normalin üstüne kilolu bir çocuğu saptamakta zorlanıyorsa, anne babaları da aşan önemli bir sorunla yüz yüzeyiz demektir." diyor.
Eğitim kurumları, sağlık grupları ve çocuk kuruluşlarından 150 grubu bir araya getiren Çocuk Yiyecek Kampanyası'nın müdürü Charlie Powell da, anne babaların her köşeden yayılan ve aslında sağlıksız olan besinlerin reklamlarına karşı koymasının güç olduğuna işaret ediyor.
Süre gidecek çabalar...
Katy'nin halen 15 yaşında olan oğlu kamptan eve döneli beri 3 kilo daha vermiş. Carol'ın oğlu da sonunda bir zayıflama programına katılmış ve 32 kg. vermiş. Şimdi 27 yaşında ve verdiği kiloları yeniden almamayı başarmış.
Tracey halen 15 yaşında olan kızına yardımcı olmaya devam ediyor; "Büyük çaba harcıyoruz, sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz. Ama kızım ömrü boyunca kilosuna dikkat etmeye çalışacak. Tıpkı benim gibi. Bu da beni çok üzüyor." diyor...