Minik yavrusunu sağlıkla kucağına almak pek çok kadının en büyük arzusu şüphesiz. Hal böyle olunca ‘ya anne olamazsam’ endişesinden, ‘hamileliğimde ya bebeğime zarar verecek yanlış bir davranışta bulunursam’ tedirginliğine dek pek çok olumsuz düşünce akla takılabiliyor. Hatta kulağa çalınan hurafeler keyifleri kaçırabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük hamile kalmayı planlayanlar ve anne adayları için kulak asılmaması gereken 10 hurafeyi anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. HAMİLELİK SÜRECİNDE… Çift canlıyım, 2 kişilik yemem lazım! YANLIŞ Gebelik boyunca büyüyen fetus tüm ihtiyaçlarını anneden alıyor. Bu nedenle folik asit, kalsiyum ve demir gibi ilave vitamin ve minerallere ihtiyaç oluyor. Ancak enerji ihtiyacı sanıldığı kadar çok değil. Gebeliğin ilk 3 ayında kalori artışına gerek yok. İkinci üç ay için günlük 350 kalori, son üç ay için günlük 450 kalori artış yeterli. Daha fazla kalori obezite, diyabet ve hipertansiyona da zemin hazırlıyor. Mutlaka sol yanıma yatmalıyım! YANLIŞ Hamilelik sürecinde eşini nöbetçi gibi görevlendirip sol yanına yatmasını gözetletenler bile olabiliyor. Oysa böyle bir şeye hiç gerek yok. Rahat uyku uyuyabildiğiniz her pozisyonda yatabilirsiniz. Prof. Tansu Küçük “Bebek büyüdükçe ağırlığı artan rahim bebeğe kan taşıyan ana damarlara basınç yapabilir. Aynı damarlar anne kalbine ve beynine de kan tedarik eder. Eğer damarlar kan taşıyamayacak kadar baskı altında kalırsa anne uyanıp yatış pozisyonunu değiştirecek, bebek de etkilenmeyecektir” diyor. Tüp bebek yaptırırsam genelde ikiz-üçüz bebeğim olur! YANLIŞ Ülkemizde uygulamada olan Yardımcı Üreme Teknikleri Yönetmeliği’ne göre 2 taneden fazla embriyo transfer edilmesi yasak. Tek embriyo verildiğinde ikiz gebelik olma şansı (tek yumurta ikizliği) oldukça az. 2 embriyo verildiğinde ise ikiz gebelik (çift yumurta ikizliği) yaklaşık üçte bir oranında. Çok nadiren 2 embriyo verildiği halde 3 hatta 4 bebek oluşabiliyor; verilen embriyolardan birisi, bazen de ikisi birden bölünerek tek yumurta ikizliğine dönüşebiliyor. Çoğul gebelik sevimli gibi görünse de riskli sayıldığından transfer edilecek embriyo sayısına doktor ve hastanın birlikte karar vermesi gerekiyor. Transfer edilmeyen embriyolar dondurularak 5 yıl saklanabiliyor. Tüp bebek yaptırdım, mutlaka sezaryen doğum yaptırmalıyım ! YANLIŞ “Tüp bebek gebelikleri risklidir ve mutlaka sezaryen ile doğmalıdır” düşüncesi yanlış. Riskli gebelikler anne ya da bebeğe bağlı çeşitli nedenlerle; örneğin annenin hipertansiyon, diyabet gibi sistemik hastalıkları, ileri anne yaşı (40 ve üstü), erken doğum ya da çoğul gebelikten olabiliyor. Normal giden ve tek bir bebek olan gebelik sadece tüp bebek ile oluştu diye yüksek riskli olmuyor. Diğer tüm gebeler gibi uygun hallerde ve istenirse normal doğum yapılabiliyor. Çalışmalar yeni evlenen ve hamilelikten korunmayan bir çiftin 12 ayda gebelik şansının yüzde 85 olduğunu ortaya koyuyor. En yüksek gebelik şansı ilk 5-6 ayda olsa da, sonraki 6 ayda da önemli oranda gebelik oluyor. Bir yıl geçmesine rağmen gebelik yoksa o zaman araştırmaya başlamak gerekiyor. Kadının yaşının 35’ten büyük olduğu durumlarda bir yıl yerine 6 ay beklemek yeterli. 35 yaşından sonra azalan yumurta rezervi nedeniyle araştırmaya ve gerekli ise tedaviye başlanıyor. Bazı hallerde ise gebelik için hiç beklenmeden araştırma yapmak gerekebiliyor. Bunlar; kadın birden fazla yumurtalık ameliyatları geçirmişse (çikolata kisti gibi), çocukluk çağında kanser tedavisi almışsa (kan kanseri gibi), komplike karın içi ameliyatı geçirmişse (apandisit delinmesi gibi), birkaç defa kürtaj olmuşsa, ailede erken menopoz öyküsü varsa. Erkek tarafında ise çocukluk çağı kanser tedavisi almış olması, geç yaşta yapılan inmemiş testis ameliyatı, iki taraflı kasık fıtığı ameliyatı, kabakulak geçirilmesi gibi durumlarda hiç beklemeden araştırma yapılıyor. Bu nedenlerle başvuran çift ve doktor arasında detaylı bir sohbet olması, açık iletişim kurulması ve hiçbirşey saklanmaması önemli. “Hamilelik olması için erkek bir süre cinsel perhiz yapmalı ve sperm biriktirmelidir; cinsel ilişki doğru günde tek bir kez yapılmalıdır” inanışı da yanlış. Testislerde sperm üretimi sürekli olup sperm yapımı yaklaşık 90 gün sürüyor. Her gün 90 gün önce üretilmeye başlanan spermler döllemeye hazır hale geliyor, sıralar halinde geçit yapan askerler gibi her gün yeni sperm hücreleri olgunlaşıyor. Sperm kanallarında 3 defa boşalmaya yetecek kadar sperm depolanıyor. Sperm kanallarında bekleyen ve uzun süre boşaltılmayan spermler hem hareket açısından yavaşlamaya hem de DNA açısından hasarlanmaya başlıyor. Spermlerin kanallarda 7 günden fazla beklememesi gerekiyor. Sperm boşaltıldıktan sonra kadın rahminde 2 gün canlı kalabiliyor. Yumurta ise 2 gün döllenmeyi bekleyebiliyor. Bu nedenlerle yumurtlama günü civarında (+, - iki gün) sık cinsel ilişki hamilelik şansını artırıyor. Prof. Küçük, “İlişki sonrası yataktan kalkmamak, kalça altına yastık koyarak beklemek hamilelik şansını artırır” düşüncesinin de doğru olmadığını söylüyor. Hareketli sperm hücreleri vajinaya boşaldığında daha ilk anda kuyruk hareketleri ile yüzerek rahim ağzından içeri giriyor. Spermlerin bazıları hemen rahim ve tüplere doğru yüzerken, bazıları da rahim boynundaki girintilerde dinleniyor, enerji topluyor, daha sonra hızla yukarı gidiyor. Küçük, “Kadın ayağa kalktığında akan sıvı prostat ve seminal bez salgılarıdır; bu sıvının geri gelmesi hamile kalmayı engellemez. Bazı kadınlar sperm geri aktığı için hamile kalamadıklarını iddia etseler de doğru değildir” diyor. Diğer yandan, bazı kadınlar ilişkiden sonra yıkanarak hamilelikten korunmaya çalışır. Bu da işe yarayan bir yöntem değil. Çünkü yıkayarak vajinadan alınabilen kısım, sadece prostat sıvıları olup, sperm hücreleri çoktan rahim kanalına gitmiş oluyor. Belirli bir diyet, ilişki günü ve pozisyonu ile bebeğin cinsiyetini ayarlamak mümkün değil. Yüzyıllardır tutulan doğum kayıtlarından çıkarılan istatistiklere göre her 100 kız bebeğe karşın 10 erkek bebek doğuyor. Başka bir deyişle, bir bebeğin erkek olma olasılığı yüzde 50,5, kız olma olasılığı yüzde 49,5. Bebeğin cinsiyetini erkekten gelen sperm belirliyor. Erkek genetik yapısı 46 XY şeklinde olduğu için spermlerin yarısı X, diğer yarısı Y kromozomu taşıyor. Bu bilimsel bir gerçek ve herhangi bir diyet vs ile değiştirilemiyor. Yani ekşi yenerek “Ayşe”, tatlı yenerek “atlı” olması söz konusu değil. Kanser tedavisi genellikle üç şekilde yapılıyor; cerrahi, kemoterapi, radyoterapi. Kemoterapi ve radyoterapi erkekte testislere, kadında rahim ve yumurtalıklara etki ederek kısırlığa sebep olabiliyor. Ergenliğe erişmiş bir erkek kanser tedavisi başlamadan önce sperm dondurarak ileride çocuk sahibi olabiliyor. Ergenlikten önce ise henüz sperm üretimi olmadığından; bu durumda testisten biopsi yapılarak alınan doku saklanıyor. Kadınlarda ise yumurta dondurma ya da döllenmiş yumurta (embriyo) dondurma seçenekleri var. Ergenlik çağına ulaşmamış kız çocuklarında da yumurtalık dokusu dondurmak onları gelecekte anne yapmaya ve menopozu geciktirmeyi mümkün kılıyor.