Akşam, kucağımda
bilgisayarım, sehpanın üzerinde bir tabak dolusu kuruyemiş (ama ben
kuruyemiş pek sevmem ki!), yanında çeşit çeşit meyve (soyulmuş,
dilimlenmiş)
Anne ben bunların hepsini
nasıl yiyeyim? Diye soruyorum, Zaten bir şey yediğin yok, yavaş
yavaş ye diyor
Yatıncaya
kadar!
Ve hemen tabakların yanı
başında bir fincan dolusu, adının ne olduğunu bilmediğim otlardan
yapılmış bir çay
Anne bu çok kötü kokuyor
diyorum, Koklamadan iç diyor J
Bu pek mümkün değil ama
annem mutlu olsun diye suratımı ekşite ekşite içmeye
çalışıyorum
Bugün televizyonda
izledim, bu ot kanseri önlüyormuş diye başlıyor yine saymaya, İyi
ama anne ben kanser değilim ki diyorum da, kime
diyorum
Sen önlemini al ki o
illet vücuduna giremesin, bak bir sürü insan bu hastalıktan
gidiyor, dağlara taşlara diyor
Susuyorum
Üzülmesin diye bir yudum
daha alıyorum ama istemesem de kokusu buram buram yayılıyor
içime
Annem bana bakıyor ben
fincanı elime alıp ağzıma götürdüğümde, yutuyor muyum diye
Ya
odanın ortasında gargara yapıp tükürecek halim yok ya!
İçim gülüyor
Ne güzel beni düşünen
biri var, zehir olsa içerim diyorum kendi kendime
*
Televizyonu açtım,
haberlere bakıyorum, her zamanki gibi iç karartıcı bir sürü
haber
Dün akşam, en çok,
geçirdiği trafik kazası sonucu boyundan aşağısı felç olan küçük
Şirvan acıtıyor canımı
Annesi kızını kurtarmak
için, eski eşinden yani Şirvan"ın babasından bir çocuk sahibi olmak
zorunda
Kök hücreyle kızını
kurtarabilecek
Babasını ikna ettim, bu
olaya karşı çıkan ailemi kızım için karşıma aldım, herkesi yok
saydım diyor
Anneme bakıyorum, ağlıyor
Ben ağlıyorum
Anne diyorum
O bir
anne
Kızı gözünün önünde
çaresiz yatarken, çare olmak için, ayrıldığı eşinden çocuk sahibi
olmaya razı olan, ailesini karşısına alan kocaman yürekli bir
anne
Haberler bitiyor ama sanki
dünyanın en büyük fincanındaki o ot karışımı bitmiyor
Annem hiç üşenmeden kalkıp
fincanın içine bakıyor, İki yudum şeyi içemedin, buz gibi oldu
diye söyleniyor, Şirvan aklımda, annesi yüreğimde fondip
yapıyorum
Iğğyy! kötü gerçekten tadı
Ama annem yaptı, içtim
bende
Titriyor vücudum, acı bir
tat damaklarımda
Dalıyorum
internete
Haber sitelerini
geziyorum, bir haber ilişiyor gözüme
Geçirdiği trafik kazası
sonucu üç aydır yoğun bakımda yatan hala kimliği tespit edilemeyen,
kazayı yapan sürücünün ve eşinin baktığı, kimsesi bulunamayan ve
adı Umut konulan bir gencin hikâyesi düğümleniyor
boğazımda
Ve üç ay boyunca söylediği
tek kelime ilmik ilmik diziliyor kalbime:
Anne
Anneme okuyorum
haberi
Dalıp gidiyor
Okuma
kızım böyle haberleri bak üzülüyorsun diyor
O hala beni
düşünüyor
Bense anneleri
Evlatları için her şeyden
vazgeçebilecek güce sahip, eşsiz kahramanları
Sonra dönüyorum anneme;
Var mı bir fincan daha? diye soruyorum, bir telaşla, Var var
diyerek alıp fincanımı mutfağa gidiyor
Kokluyorum
odayı
Her yer mis gibi bitki
çayı kokuyor