Anlamadıkları halde tartışıyorlar!
Abone olEngin Ardıç, magazin gazetecilerinin anlamadıkları halde, tartıştıkları tiyatroya değindi. Ardıç, ağlayan tiyatrocuları eleştirdi. Ayrıca yapılması gerekenleri de söyledi.
Engin Ardıç, derken lafı "Tiyatroculara" attı. Ardıç'ın lafından
magazin gazetecileri de pay biçtiler.
Bir oyuna, bir gün yazdıklarına göre dört, başka bir gün
yazdıklarına göre altı ya da sekiz seyirci gelmiş, oynayan
tiyatrocu da oturmuş ağlamış... Magazin gazetecisi seyirciyi
suçluyor, niçin gitmiyorsunuz, böyle muhterem insanlar ağlatılır
mı?
Bu konu, tiyatrodan anlamayan gazeteciler tarafından uzunca bir
süre tartışıldı. Ağlayanın Müşfik Kenter olduğu ileri sürüldü, o da
topu kardeşine attı: 'Ben değilim, belki Yıldız ağlamıştır!'
Biz de güldük.
Hiçbir tiyatrocunun, oyun tutmadı, seyirci gelmedi diye ağlamaya
hakkı yoktur. Ayıptır.
Tiyatronun bazı kurallarını yaşı yetmişi geçmiş ustalara biz
öğretecek değiliz: Tutmayan oyun, kaldırılır. Israr edilmez, oturup
ağlanmaz.
Onun yerine, tutacak bir oyun konur. Ferhan'ın yaptığı gibi 'benim
gişe derdim yok, şu şu şu kişiler gelmesinler zaten' diye efelenmek
de saçmadır. Borç gırtlağı aşınca arpacı kumrusu gibi kalırsın.
Gene hiç sekmeyen bir tiyatro kuralı da şudur: Tutan oyun da asla
kaldırılmaz! On sene, yirmi sene de oynansa hiçbir tiyatrocu
'yeter, sıkıldık artık' demez. Dönem dönem kadro değişir, oyun
sürer. Sırada bekleyen hangi oyun ne kadar daha iyi olursa olsun,
bekler, ya da başka bir salon bulur.
Ekmeğini teriyle kazanan özel tiyatrolardan sözediyoruz tabii,
devlet ya da belediye arpalıklarından değil.
Hep bilinen örneklerdir: Londra'da Agatha Christie'nin ünlü 'Fare
Kapanı' oyunu, Paris'te Eugene Ionesco'nun birer perdelik iki kısa
oyunu 'Kel Şarkıcı' ve 'Ders', 1952 yılından beri sürüyor!.. Tam
elli üç yıldır! Benimle yaşıt!
Kimbilir kaç kez kadroları değişti ama kaldırmayı düşünmüyorlar. Bu
oyunlar ve oynandıkları tiyatrolar, birer ulusal anıt olmuşlar.
Yıllar önce, 'Fare Kapanı'nı benim seyrettiğim gece toplam on ya da
on beş seyirci vardı. Sahnede hiçkimse ağlamadı, kuliste ne halt
ettiler bilemem ama ağladıklarını sanmıyorum. Aynı gün 'Operadaki
Hayalet' kapı kırdırıyor, tam sekiz ay sonrasına bilet satılıyordu.
Yirmi sterlinlik bilet karaborsada iki yüz sterline kapışılıyordu.
Ben de iki yüz papel kazıklandım. Ama 'Fare Kapanı' da sürüp
gidiyordu işte...
Lakin, koskoca Müşfik bu yaşından ve bu deneyiminden sonra kalkıp
da yok Nasreddin Hoca, yok Keloğlan gibi saçmalıklar
sergileyecekse, hiç üzülmeye kakmasın ve de hiç boşuna 'kapkaç var,
trafik sıkışık' gibi bahaneler üretmesin.
Satacak malın olsun, alıcısı Bağdat'tan gelir. 'Eskiden insanlar
Pendik'ten gelirlerdi oyun seyretmeye' demiş. Sen tutacak oyun koy,
Pendik'ten de gelirler Kartal'dan da. 'Operadaki Hayalet'i ben
Hamburg'da da seyrettim, insanlar bırakın Altona falan gibi banliyö
kasabalarını, taa Frankfurt'tan Köln'den özel otobüslerle
geliyorlardı!...
Tutacak oyun dedik, tabii Levent-Oya ikilisi, ya da Yılmaz-Demet
ikilisi gibi ilkokul müsameresi yapın demedik...
Müşfik Baba, bir kahve içelim, ben sana iki saat içinde beş yıllık
repertuar yapayım... İçinde Shakespeare de olacak, Brecht de,
Müsahipzade de... Tutar, tutar, merak etme...
Yeter ki, 'şimdi halk bunu anlar' diye Nasreddin Hoca gibi işlere
girme.
Ayrıca, otoparkı olmayan yere, trafiği tek yönlü caddeye tiyatro
binası yaptırırken bana mı sormuştunuz abla kardeş? Sofita
yaptınız, kulise duş da koydunuz ama işin bu yanını hiç
düşünmediniz.
Çok kişi bilmez ama bu yazıda adı geçen herkes hatırlayacaktır:
Bendeniz eski bir tiyatro oyuncusu, tiyatro yazarı ve tiyatro
eleştirmeniyim efendim. Tabii kendi çapımda. Fakat işkembe-i
kübradan atmıyorum, bilerek konuşuyorum.
Bazı gazeteci arkadaşlar da anlamadıkları konularda ahkam kesmekten
vazgeçsinler. Sırf oyuncu ağlamasın diye seyirci şuradan şuraya
gitmez. Sen iyi oyna ve de iyi oyun oyna, eşek değildir, gelir.
Lakin, tiyatro yöneticisi yazara para vermemek için oyunu kendisi
yazmaya, hele hele, onun bunun şiirlerinden çekiştire çekiştire
olmayacak ve tutmayacak gösteriler üretmeye kalkmayacak. Oyun gibi
oyun oynayacak.
YAZI:Engin ARDIÇ
AKŞAM