Türkiye Sosyal Etütler
Vakfının raporu sanırsam İngiliz BBC
kanalının tüm dünyaya bir gün öncesinde haber servisi yapmasından
kaynaklı olsa gerek, bütün gazetelerde kendince önemli görülen
yanları ön plana çıkarılarak yayınlandı.
Zaten biz kendi
değerlendirmelerimizden çok başkalarının bizi değerlendirmesine hep
daha çok önem vermişizdir.
Yani yurdumuzda bir çok
gazetede yer alan bir haber Times yada benzeri bir yayın organında
çıkınca, ülkemizde olan biten şeylere bir başka gözle bakar
oluruz.
Bu raporda da çeşitli
kesimlerden bir çok insanla yapılan araştırmalar sonrasında
herkesimden gazeteler kendi hassasiyetleri doğrultusunda "bakın
bizim söylediğimiz doğruymuş" u teyit etmeye uğraştılar.
Rapor aslında dünyada 2001 yılından sora yani
Amerika'ya yönelik saldırıların yapılmasından sonra oluşan
kutuplaşmanın ürünü. Çünkü dünya basında çıkan haberlerin ülkemizin
doğuda mı? batıda mı? olduğunun simgesi oluyor, batılının gözünde
yerimiz belli ediyor.
Birde bizim yaşadığımız
var tabi.
Ülkemizde AKP iktidarı ile
sembolleşen, türban ve köktenci
hareketlerle sembolleşen, radikal İslam hareketlerinin ise
içeride dışarıdan göründüğünden çok
farklı.
Çünkü bizde tarikat-
ticaret-siyaset birbirine girmiş bir durumdur. Yani bu günkü AKP
iktidarının kökeninde tüccar mantığıyla hareket eden rant merkezli
siyasi bir refleksten öteye gitmez çünkü.
Neden mi?
Araştırmanın sonuçlarından biride
"türban kullanan" sayısındaki azalma. Akp iktidarını oluşturan
siyasi İslam burjuvazisi diyebileceğimiz bir kesimden oluşuyor. Bu
insanlar siyasi islamın "ezilen türbanlı kadın" sembolünü ile
iktidara geldi, ekonomik refahlarının daha da artmasıyla yaşam
algılayışını da değiştirdi.
Yani mazlum edebiyatıyla
iktidara gelenler iktidarın nimetleriyle gevşeyip tarzlarını
değiştirdiler ve beraberinde başlarına örttükleri şeyleri de
değiştirdiler.
Zamanın mazlumları şimdi
Armaniler, Pier Kadrinler İtalyan
modasının bütün eşarp markalarını takip eder oldular. Güneye inip
islami tarzda hizmet veren otelleri , Avrupaları gören üst tabaka
neye uğradığını şaşırdı.
Şimdi anketlere yansıyan
yumuşama baş açma eğilimleri tamda bu şımaran zengin tüccar İslamcı
tarikatçı çevrenin sayılara yansıması.
Diğer taraftan yine artış
hızını kesmeyen yoksul kesimlerin tek tutanağı ise yine
"yoksulluğun dini".
Yani değişen yine yeni bir
şey yok.
"adalet" "paylaşım" diyenler İtalyan modasını
takip ediyorlar har vurup harman savuruyorlar. Yoksullar açlık yolsuzluk
tablosunda gün geçtikçe daha da yoksullaşıp türbanlarına
sarılıyorlar.
Aslında bütün
kamuoyu araştırmalarında çıkan,
çıkması gereken budur daha fazlası değil.
Yoksuları ne
cumhurbaşkanlığı ne başka bir şey ilgilendiriyor. Çünkü anketlerden
"umutsuz bir sabır" çıkıyor Türk
–Kürt, doğulu –batılı, İslamcı- laik
ayrımları değil.
Yoksulluğun vardığı safha
daha İtalyan modasını takip eden sömürücülerin varlığını fark
edecek düzeyde değil daha.
Şimdi daha çok dişlerini
sıkıp "ya sabır" diyorlar. Peki "ya sabır, ya sabır" nereye
kadar?
dan alınmıştır.