Anket savaşları, hukuk savaşları ve 2000’in tekrarı korkusu
Abone olAmerikalıların ülkelerini 2016’ya kadar yönetecek başkanı seçmelerine saatler kala ülkedeki havayı Sema Emiroğlu aktarıyor.
Amerikalıların ülkelerini 2016’ya kadar yönetecek başkanı seçmek için sandık başına gitmelerine saatler kala, medya kuruluşları, başa baş giden yarıştaki son durumu anlamak için yine çareyi “son dakika” anketlerinde buldular.
Ama ardı arkası gelmeyen bu anketlerin gerçek tabloyu ne kadar yansıttığı bir yana, medyanın sık sık anket yayınlayarak rakip kampların manipülasyonlarına alet olduklarına ilişkin eleştirilerin dozu da giderek artıyor.
Son olarak Washington Post'un ABC televizyonu ile ortaklaşa
yaptırdığı ve dün akşam yayınladığı kamuoyu yoklaması, Obama’ya
verilen desteği yüzde 50'de, Romney’ninkini ise yüzde 47'de
gösteriyor, ama aradaki puan farkı hata payına dahil olduğu için
yarış hala “başa baş” kabul ediliyor.
İki rakip arasındaki puan farkı oldukça az olmasına rağmen, Pazar günü gerçekleştirilen bu ankette Obama’nın desteğinin Temmuz ayından bu yana ilk kez yüzde 50’ye çıktığına işaret ediliyor. Oysa 10 gün önce aynı ankette rakamlar yer değiştirmiş ve Romney’nin desteği yüzde 50, Obama’nınki ise yüzde 47 olarak açıklanmıştı.
'Seçimler anketlere indirgendi'
Ancak medyanın adayları bu denli “başa baş” gösteren anketlere aşırı biçimde yoğunlaştığını düşünenler ve seçimin sadece “anketlere indirgenmesine” tepki gösterenler de var.
CNN televizyonunun medya yorumcusu Howard Kurtz, önde gelen gazete ve televizyonlarla araştırma şirketlerinin sık sık anket yaptırıp sonuç yayınlamasını “medyanın seçim sonucuna ilişkin anlamsız spekülasyonu” olarak nitelendiriyor.
“Tabii ki hepimiz seçimi kimin kazanacağını merak ediyoruz. Ama bu kadar sıkı giden bir yarışta kesin tahminlerde bulunmak neredeyse imkansız” diyen Kurtz, medyanın sürekli olarak anket yayınlamasının seçmenlerin başını döndürdüğünü, ayrıca parti strateji uzmanlarının durumu kendilerine göre yorumlamalarına alet olduklarını düşünüyor.
Anketler, Romney’nin “tonunu” mu değiştirdi?
Bu arada dikkat çekilen başka bir nokta da, son haftalarda yapılan anketlerde kendisini başkanla “başa baş” yarışırken bulan Cumhuriyetçi aday ve eski Massachusetts Valisi Mitt Romney’nin, tavır değiştirip birdenbire seçimi kazanacağına inanan bir kişi haline dönüşmesi…
Son mitinglerinde Romney’nin sık sık “yarın” sözünü vurgulaması ve “başkan olunca” ne yapacağını anlatması, gerçekten de bu açıdan dikkat çekici…
“Yarın, 6 Kasım’da daha iyi bir gelecek için bir araya geleceğiz”, “Yarın yeni bir başlangıç”, “Yarın yeni bir yarına başlıyoruz” gibi ifadeler, Romney’nin son konuşmalarındaki ton değişikliğine örnek gösteriliyor. Bu anlamda anketlerin Romney’yi “daha barışçı”, “daha iyimser” hale getirdiğine dikkat çekilirken, “keşke Romney böylesine ciddi bir başkan havasına daha önce girseydi; bölücü değil, birleştirici bir kampanya yürütseydi” diyenler var.
2000 kâbusu geri gelebilir
Bugünkü seçimlerde anket tahminlerinin doğru çıkması halinde, Amerikan siyaseti ve ekonomisini günlerce felce uğratabilecek ihtimalin gerçekleşmesi söz konusu olabilir; o da 2000 yılında Al Gore ile George W. Bush arasındaki seçimlerde aylar süren ve Yüksek Mahkeme’nin tartışmalı kararıyla sonuçlanan belirsizliğin yeniden ortaya çıkması.
Anketlerin iki adayı da nefes nefese giden bir yarışta göstermesi, hem Cumhuriyetçi, hem de Demokrat kampları şimdiden 2000 yılındaki oy pusulası tartışmasını andıran “hukuk savaşlarının” içine soktu.
Romney’nin cephesi, Florida’daki erken oy verme işlemine Cumartesi günü vaktinden önce son verildiğini, bunun da pek çok seçmenin oy kullanmasına mani olduğunu belirterek, erken oy verme işleminin uzatılması için harekete geçti. Demokratlar ise, uzatılan sürede usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle karşı dava açtılar.
İki aday için de kritik önemde olan Ohio eyaletinde de Cumhuriyetçiler, seçmen kartlarının düzenlenmesini mahkemeye götürdü. Aynı hukuk savaşının yedi eyalette daha yaşanması bekleniyor.
Ayrıca bu kez seçim sonucunu almak 2000 yılındaki kadar uzun sürmese bile, son anketlerin doğru çıkması halinde Romney popüler oyların çoğunluğunu alabilir, ama Obama, seçim sonuçlarında belirleyici rol oynayan seçici kurulu kazanarak yeniden başkan seçilebilir.
Böylece bir adayın, halkın çoğunluğunun oyunu almasına rağmen başkan seçilememesi söz konusu olur ki, o da Amerika tarihinde beşinci kez karşılaşılan bir durum olacak. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi halinde Obama ise, popüler oyun çoğunluğunu kazanamadan ikinci görev dönemine seçilen ilk başkan sıfatını kazanacak.
Bu durumda Obama’nın karşılaşacağı en büyük sorunun, halkın gözündeki “meşruiyet kaybı” olduğuna dikkat çekiliyor.
Seçim gecesi eyalet eyalet tüm sonuçları anında BBC Türkçe'den izleyebilirsiniz.