Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun Yeni Şafak Gazetesi'nde bir
yazı yazdı.
Ve "ezcümle" dedi ki;
"Siyasetin merkezi olan Başkent Ankara siyasi görüntüden
ziyade askeri bir görüntüye sahiptir. Başka bir ifadeyle Ankara'da
attığınız her adım askerin siyasi Başkent üzerindeki etkisini hal
diliyle haykırmaktadır" dedi.
AB'nin birçok başkentini ziyaret ettiğini dile getiren Tosun, ancak
hiçbir başkentte Ankara kadar "askeri renk"
görmediğini söyledi. Tosun, Ankara'nın giriş ve çıkışlarının
kışlalarla dolu olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asıl milli iradenin yansıdığı yer olan TBMM çevresindeki
görüntü, Ankara'ya sivil bir başkent olmaktan çok askeri bir
başkent görüntüsü vermektedir. Askerin siyaset üzerindeki
ağırlığını çok bariz bir şekilde göstermektedir. Demokrasinin temel
unsuru olan halk iradesinin yansıdığı TBMM'nin hemen yanı başında
yer alan Genelkurmay Başkanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Kara
Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma
Genel Komutanlığı, Kara Harp Okulu hiçbir AB üyesi ülkede benzerine
rastlanmayan bir görüntü vermektedir."
Tosun, TBMM'nin orta yerinde milletvekili bürolarının bitişiğinde
bulunan kışlanın, milletvekillerinin çalışmalarını olumsuz yönde
etkilediğini belirtti. Tosun, "Milletvekilleri askeri
eğitim sedalarının gölgesinde görev yapmaktadır, bürolarına gelen
misafirler şaşa kalmaktadır" dedi. Resul Tosun,
"Akşam saat 19.00'dan sonra ise TBMM'nin güvenliği askere
tevdi edilmekte, bu saatten sonra bürosuna gitmek isteyen
milletvekili kapıdaki nöbetçi ere kimliğini göstermek
zorundadır" dedi.
***
Meğer beyimizin asıl ağırına giden Mehmetçiğe kimlik göstermek
zorunda olmasıymış...
Mehmet o geçerken selam verse inanın bu yazıyı yazmazdı.
Şimdiye kadar tepki gösterseydiniz iş bu raddeye de varmazdı.
Genelkurmay da "cevabi notasında" şunları
söyledi:
"Bazı yazılı ve görsel basın yayın organlarında Muhafız
Taburunun TBMM bölgesindeki mevcudiyetinden ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait karargâh ve kurumların Ankara içindeki
konumlarından rahatsızlık duyanlar olduğu şeklinde haberlerin yer
aldığı görülmüştür. Geçmişte bir benzeri görülen bu tür davranış
konusunda kamuoyu daha önce bilgilendirilmiştir. Türk Silahlı
Kuvvetlerini, bağrından çıktığı Yüce Türk Ulusunun önce gözünden
sonra gönlünden uzaklaştırma gayreti olarak değerlendirilen bu tür
girişimler endişe ve hayretle karşılanmakta ve münferit bir hezeyan
olarak değerlendirilmektedir. Bu davranışla Yüce Ulusumuzun
gönlünde kimler tarafından ve hangi amaçlarla bir boşluk
yaratılmaya çalışıldığı ve bunun olası maksadı kamuoyunun takdir ve
değerlendirmelerine saygı ile sunulur."
Bunun neresi "münferit hezeyan" a muhteremler?
"Toplu bir hezeyan" olması için AKP’li vekillerin
Genelkurmayın Aslanlı Kapısı’nın önüne toplanıp koro halinde gidin
demesini mi bekliyorsunuz?
Sıra ona da gelecektir, en ufak endişeniz olmasın...
Siz böyle Avrupa görmüş, çağdaş görüntü verdikçe bu köprülerin
altından daha nice gür sular akacaktır.
Açıklamanın ilk paragrafı da ilginç ve özenle "dizayn
edilmiş" bir görmeme-duymama-bilmeme sosu taşıyor.
"Bazı basın yayın organlarında... rahatsızlık duyanlar
olduğu şeklinde...haberlerin yer aldığı" görülmüş...
Allah Allah...
Mısır'daki sağır sultan AKP Tokat Milletvekili Tosun'un ismi ve
resmi ile köşe yazısı yazdığını duyup okudu da demek ki
Genelkurmay'ın haberi yok!
Genelkurmay diyor ki;
"Türk Silahlı Kuvvetlerini, bağrından çıktığı Yüce Türk
Ulusunun önce gözünden sonra gönlünden uzaklaştırma gayreti olarak
değerlendirilen bu tür girişimler"…
Hiç endişe etmeyin Sayın Özkök..
Türk Silahlı Kuvvetlerini..
Bağrından çıktığı Yüce Türk Ulusunun gözünden,
Sonra da gönlünden…
Bunlar değil...
Silahlı Kuvvetlerin tepkisizliği,
Duyarsızlığı,
Vurdumduymazlığı,
"Çağdaşlık" diye takdim edilen gözü kapalı Avrupa
hayranlığı uzaklaştırır…
***
Fakat Tosun'un yazısı zihnimde parlak bir
"ampul"ün yanmasına neden oldu.
Doğru diyor adam...
İçinde bulunduğumuz bu yabancı sermaye, askeri bölgeler dahil
yabancılara mal satışı, özelleştirme sarmalından
yararlanmalıyız.
Ankara'nın, İstanbul'dan nesi eksik? Onun neden Dubai Towers'i
yok?
Bir gece ansızın Genelkurmay'ın kapısına Melih Gökçek'in dozerleri
yanaşmalı...
Sabaha kadar binayı yerle bir etmeliler...
Yerine de görkemli bir imza töreniyle mutabakat altına alınacak,
şeyhli-maşallahlı-kefiyeli bir Suudi Towers dikilmeli...
Çok yüksek, İstanbul'dakinden de yüksek ve burgu şeklinde olmalı ki
Mustafa Kemal bile yattığı Rasattepe'den görebilsin…
Meclis binasının tam karşısındaki Jandarma ve Deniz Kuvvetleri
binaları da aynı kaderi paylaşmalı..
Oralara çok yıldızlı otel zinciri iyi gider.
Hele Harbiye... 24 saat, gece ve gündüz, Dikmen sırtlarından
Anıtkabir'i ve Kale'deki ay-yıldızlı albayraığı gözetleyen
Harbiye...
Nizamiye'sinde...
1824'den bu yana dört kıtada verdiği şehitlerin isimlerinin altın
harflerle kazılı mermer levhaların bulunduğu Harbiye...
"Gençliğim eyvah" Harbiye...
"Yaşa Varol" Harbiye...
Yer ile yeksan edilmeli... Taş üstünde taş bırakılmamalı... Ne işi
vardır Harbiye'nin Ankara'da?
Uzak, çorak bir Anadolu bozkırına sürülmeli…
Yerine de aslanlar gibi, meselâ "Uluslararası İlişkiler
IŞIK Üniversitesi" kurulmalı...
Böylece iktidar milletvekilleri Hüsrev Kutlu'nun da, Resul Tosun'un
da, Bülent Arınç'ın da tüm istekleri karşılanmış olur.
***
Meğer kâbusmuş ey millet, diye yazmış Hüseyin
Mümtaz ve şöyle bitirmiş bir yazısını:
Uykudan bir uyandım ki ter basmış.
Ateşler içinde, "tarifsiz kederler içinde"
kıvranmaktaydım...
Benim gördüklerim sadece bir karabasanmış ama ey okuyucu...
Sen sen ol korkulu rüya görmektense uyanık kal...
Hiç uyuma…
Asla uyuma…
Ateş bacayı sarıyor...