Ankaranın saklı cenneti
Abone olAnkara'nın hemen yanı dibinde. Keşfedilmemiş güzellikleriyle buraya gelenleri başka bir dünyaya götürüyor.
Ankara'nın 96 kilometre kuzeybatısında,
Güdül-Kızılcahamam karayolu üzerindeki Yeşilöz Beldesi, yemyeşil
örtüsü, temiz havası, coğrafi güzellikleri ve ortasından geçen
Kirmir Çayı ile başkentlilere doğayı keşif olanağı sağlıyor.
Türk yurdu olduğundan beri düşman yüzü görmeyen Yeşilöz,
ziyaretçilerini yöre halkının ''peri bacaları'' olarak
isimlendirdiği doğal güzellikleri ve 4 katlı kaya mağaraları ile
tarihte yolculuğa çıkarıyor.
Yeşilöz Yukarı Mahallesi Muhtarı Mehmet Keleş, AA muhabirine
Yeşilöz'ü tanıttı.
Doğuyu batıya bağlayan yollar üzerinde bulunan ve asıl adı Keşanuz
(Kesenöz) olan beldenin 1960 yılında Yeşilöz adını aldığını anlatan
Keleş, eskiden suya öz denildiğinden, beldenin ortasından geçen
Kirmir Çayı ve bol yeşil alanlarıyla bu adı aldığını söyledi.
Sakarya nehrinin büyük bir kolu olan Kirmir Çayı'nda pek çok tatlı
su balığı çeşidinin bulunduğunu dile getiren Keleş, hem balık avı
hem de çayın çevresindeki piknik alanları için beldenin özellikle
hafta sonlarında ziyaretçi akınına uğradığını belirtti.
İlk olarak Hititlerin yaşadığı beldenin, ardından sırasıyla
Friglerin, Balatların ve Romalıların egemenliğine girdiğini anlatan
Keleş, daha sonra da Malazgirt Zaferi ile Anadolu'ya yerleşen
Selçukluların yönetimine, Orhan Gazi döneminde de Osmanlı
Devleti'ne katıldığını kaydetti.
DÜŞMAN YÜZÜ GÖRMEMİŞ
Keleş, ''Yeşilöz Beldesi, Türk yurdu olduğundan beri düşman yüzü
görmemiş bir yerleşim yeri. Bu özelliği onun günümüze kadar Türkmen
adet, gelenek ve göreneklerini muhafaza etmesinde başlıca faktör''
diye konuştu.
Beldedeki ''Adalar'' denilen bölgede bir yer altı şehrinin olduğunu
gösteren arkeolojik belirtiler bulunduğunu ifade eden Keleş, yöre
halkı tarafından ''peri bacaları'' denilen doğal güzelliklerin de
ziyaretçiler tarafından büyük ilgi uyandırdığını söyledi.
HİTİTLERDEN KALMA 4 KATLI KAYA MAĞARALARI
Beldenin girişindeki İnbaşı denilen dağın yamacında bulunan
mağaraların da turizm açısından değer oluşturduğunu dile getiren
Keleş, ''Tüfün inşa edilmesiyle oluşturulan bu mağaralar
Hititlerden kalma eserler. Çayın geçtiği bu alandaki 40 metre
yükseklikteki dört katlı mağaralar sistemi özellikle doğa yürüyüşü
ve tarih meraklıları için ilgi çekici'' dedi.
Keleş, ''Dikmen Kalesi'' ve ''Emürün Taş Kestiği''nin de
yörelerindeki tarihi mekanlar arasında bulunduğunu söyledi. Keleş,
beldeye yakın olan yaylalarının da yaz günlerindeki serin mekanlar
olduğunu dile getirdi.
Yöreye özgü geleneksel yemekler arasında tarhana, bulgur, malak
hamuru, şibit, ekşili balık, kuru balık, kapama, gözleme, tandır,
yaprak sarma çeşitlerinin bulunduğunu anlatan Keleş, belde
girişinde bulanan Şelale yakınlarında geçen yıl açılan lokantada da
yöresel yemeklerin tadılabileceğini anlattı.
Bu arada, Yeşilöz'de yaşayan gençler bir süre önce yaptırılan halı
sahada spor etkinliklerini sürdürüyor.
ŞEFTALİDEN, İNCİRE MEYVELER
Mikroklima özelliği taşıyan beldede incir, elma, dut, alıç,
kuşburnu, kızılcık, şeftali, fındık, Trabzon hurması, Antep
fıstığı, iğde büyüklüğündeki çalı cinsi bir meyve olan minabın da
yetiştiğini anlatan Keleş, bunun yanında beldede bol miktarda üzüm
üreticiliğinin de olduğunu söyledi.
Yörede doğal olarak yetişen en ilginç ürünlerden olan fıstığın da
iyi kalitede olması nedeniyle baklavacılar tarafından tercih
edildiğini dile getiren Keleş, fıstığa yeteri kadar yatırım
yapılmadığını ve belde sakinlerinin de gereken özeni
göstermediğinden yakındı.