Ankarada köşk savaşı
Abone olCumhurbaşkanı seçimi. Siyasetin en önemli tartışma konusu haline geliyor. İşte yeni senaryolar...
Cumhurbaşkanı seçimi... Siyasetin en önemli tartışma konusu
haline geliyor. Ankara'daki Çankaya savaşlarını Milliyet'ten Hasan
Cemal yazdı...
---------------
Cumhurbaşkanı seçimi... Daha bir yıl var. Ama siyaset kulisini
şimdiden uğraştırıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'den sonra Çankaya
Köşkü'ne kimin çıkacağı konusunda kafalar karışık, belirsizlikler
ağır basıyor.
Çankaya, kritik bir konu.
Her zaman da öyle oldu.
Devlet başkanlığı koltuğuna kimin oturacağı sorusu, her seferinde
yüksek siyasete genellikle diken üstünde dönemler yaşattı. Hatta
kriz kapıları açtı.
Neden mi?
Birçok neden sayılabilir.
Ama basite indirgemek isterseniz, askerle sivilin Çankaya'ya
bakışındaki farklılık noktasına dikkat etmeniz yeterli
olabilir.
Asker, öteden beri rejimle ilgili kendi bakış açılarına, kendi
duyarlıklarına uygun bir kişinin cumhurbaşkanı olmasından yanadır.
Bu seçimde söz hakkına sahip olduğuna inanır. Ve bugüne kadar da
Çankaya seçimlerinde ağırlığını genellikle belli etmiş,
hissettirmiştir.
Sivil siyaset ise Çankaya'ya her zaman kendi damgasını vurmak
istemiş, Çankaya'yı fethetmek hülyalarını yaşamış, ama bunu bir
türlü istediği gibi kıvıramamıştır.
Bu bakımdan, hem Türkiye'de askerin ağırlığı hem de askeri
yönetimlerin elinden çıkma anayasalar etkili olmuştur.
Bu sefer ne olacak?
Ankara'ya gelince, bugün Türkiye'de siyasal istikrar açısından iki
kritik konu kendini hemen belli ediyor:
Güneydoğu ve Çankaya...
Ve şu soru ön plana çıkıyor:
Eşi türbanlı biri cumhurbaşkanı olabilir mi?
Başbakan oluyor da, meclis başkanı oluyor da, dışişleri bakanı
oluyor da, neden cumhurbaşkanı olmasın diye sorabilirsiniz.
Bu bir uçtur.
Öbür uca gelince:
Eğer AKP'nin 'gizli bir gündem'e sahip olduğuna ve bu 'gizli
anayasa'ya göre rejimi sinsi sinsi İslamileştirdiğine
inanıyorsanız, cumhurbaşkanlığını AKP'ye bırakılmaması gereken
yaşamsal bir kale olarak görebilirsiniz.
O zaman durum farklıdır.
İki uç nokta arasında Çankaya savaşları başlamış demektir.
Ankara'da durum bu.
Türk siyasal yaşamı, alttan alta başlayan bu savaşın sarsıntılarına
daha şimdiden öyle ya da böyle tanık oluyor.
AKP kulisinde dikkat çekici bir eğilim var. Cumhurbaşkanlığı
konusunda sanki ağızlara fermuar çekilmiş gibi. Bu konu fazla
dillendirilmek istenmiyor.
Örneğin, "Tayyip Erdoğan Çankaya'ya çıkacak mı?" sorusu, özellikle
bu konuda yorum yapabilecek AKP'li odaklarda rahatsızlık bile
yaratabiliyor.
AKP kulisinde yaptığım sohbetlerin, edindiğim izlenimlerin ışığında
kendi kendime bazı Çankaya senaryoları oluşturdum. Bu senaryolar,
AKP zirvelerindeki sesli düşünme egzersizlerinin ürünü de
sayılabilir.
İşte bazıları:
(1) Ankara siyasetinde kriz çıkararak, AKP'yi Çankaya konusunda
istemediği bir tercihe zorlamak...
(2) AKP'nin kendi içinden makul birinin (tercihen eşi türbansız bir
AKP'linin) Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamak...
(3) Erdoğan'ı seçmek...
(4) Erdoğan'ın yerine bir başka AKP'liyi Çankaya'ya
göndermek...
Ama bu arada cumhurbaşkanlığı süresini yedi yıldan beş yıla
indirmek... Tayyip Erdoğan'ı, bir dönem daha başbakanlık yaptıktan
sonra, yani beş yıl sonra cumhurbaşkanı seçmek...
AKP içinde bu dördüncü şıkkı savunan biri şöyle dedi:
"Ben Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmadan önce bir dönem daha başbakanlık
yapmasını isterim. Çünkü Türkiye için daha yapmak istedikleri var.
Ama Cumhurbaşkanı Sezer'in bazı engellemeleri yüzünden
yapamıyor."
Kısaca özetlemeye çalıştığım bu senaryolardan hangisi geçerli
olacak?
Bu sorunun yanıtı bilinmiyor.
Bir Erdoğan'ın, bir Abdullah Gül'ün ya da önde gelen AKP
kurmaylarının Çankaya konusunda daha bugünden kendi aralarında
kesin bir karara varmış olabileceklerine ihtimal vermiyorum.
Kolay bir konu değil çünkü.
Bu seçim, sadece bir cumhurbaşkanı seçimi değil!
En başta her şeyin başı olan siyasal istikrarı çok yakından
ilgilendiriyor. Bu seçim aynı zamanda genel seçim ile ilgili
zamanlama konusunu, yani erken seçim olacak, olmayacak
tartışmalarını gündeme getiriyor. AKP'nin iç dengeleri ve yakın
geleceği de Çankaya konusuyla birinci derecede ilintili...
Bir başka deyişle:
AKP eğer yanlış oynar, yanlış topa vurursa, bundan hem ülke
istikrarı hem kendisi zarar görür.
Yarınki yazımda da bu netameli bir konuya değineceğim.
Hasan Cemal
Milliyet