Angut kuşu…
Dünyanın en sadık
canlılarından biridir o… Eşinin ölüsünü bile terk etmez, bekler
başında gözlerini hiç ondan ayırmadan…
Bu sırada kendisinin
tehlikede olduğunu bile unutup yaşlı gözlerle bakar sevdiğine öyle
içi yanarak…
Tıpkı bizim
gibi…
Biz, ülke sevdasıyla,
Cumhuriyet aşkıyla, Atatürk sevgisiyle donatılmış, bu sevgiyle
yaşam bulan, laik cumhuriyete inanmış neferler gibi…
Bizim onu asla terk
etmeyeceğimiz gibi…
Tehlike nereden gelirse
gelsin, bizi ne kadar korkutmaya çalışsalar da, vazgeçirmeye
çabalasalar da ondan vazgeçmeyeceğimiz gibi…
Bu yüzdendir
çırpınmamız…
Karanlığa yol alan,
karanlıklar içindeki kaptanın idare ettiği bir geminin içinde yolu
aydınlatmaya, toprakları ürün vermesin diye çölleştirilmeye
çalışılan toprakları sulamaya, kuruyup boynunu büken bütün
çiçekleri canlandırmaya çalışmamız bundandır…
Vazgeçmeyişimiz, terk
etmeyişimiz bundandır…
Bizleri aydınlığa teslim
edip, bizlere eşsiz eserler bırakan atalarımızın mirasını kimselere
bırakmamaya, bu güzel rejimi savunmaya, çıkarları uğruna
yağmalayanlara gereken dersi vermeye, onlarla elimizden geldiğince
mücadele etmeye, ışığın olduğu tarafa yürümeye, asla geri adım
atmamaya kararlı birer angut kuşuyuz biz…
Eşinin başında her türlü
tehlikeye rağmen gözünü ondan ayırmadan bekleyen angut kuşları gibi
bekleriz tepesinde değerlerimizin…
Bu yüzdendir gayret
göstermemiz…
Bu yüzdendir değerlerimiz
söz konusu olduğundaki hassasiyetimiz…
Gözlerimiz ıslansa da
gördüklerimizden, içimiz ezilse de her gün yaşadıklarımızdan hiç
terk etmeyiz sevdayla bağlandığımızı…
Sadık birer angut kuşu
gibi…