Demokrasi, Medeniyet, Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları, Çevre
Örgütleri, Ekonomik Örgütler, Askeri yani NATO vb. kelimeler ya da
yapılar aslında batının kendilerinden olmayan ülkelere sattığı ve
üzerinden gerçekleştirdiği bir tür operasyonel araçlar kitlesi...
Mesela, İsrail’in gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlara karşı
sessiz kalan ve 200’den fazla ülkenin üye olduğu çoğu kuruluşlar,
sadece bir ya da iki ülkenin emrine amade... İşlerine geldiği gibi
çıkarlarına uyacak, kendi ülkelerine, kendi inançlarına hizmet
edecek, kanun kural tanımadan, bir bakıma, kanunsuzluklarını
legalize etmek için tüm dünyaya sattıkları masallar...
İdeolojimize göre tarih oluşturmaya çalıştık. Tarihe, sizin ya da
bizim inancımıza göre bakamayız. Tarih ideolojilere göre oluşmaz,
oluşmamıştır. İdeolojiye göre tarih tahlil edilemez. Bize tarihimiz
unutturuldu. En basit örneği, Kutü’l Amare zaferi... Geçmişi
bilmeden bugünleri anlamak, bugünkü gelişmeleri okumak mümkün
değil. Dinler tarihini, dünya siyasetini bilmeden bugünkü
sorunlarımızı çözmemiz, okyanusta yalnız bir türe özgü olan küçük
bir balık aramaya benzer...
Neyse.
Batının en büyük talihsizliği bizim jenerasyonumuza denk gelmiş
olması. Küresel terör örgütleri FETÖ ve PKK ile mücadele edenlerin
yaş ortalamasına baktığınızda bunu net olarak göreceksiniz. Tabiki
bu mücadelede teknolojinin de önemi büyük. Çoğunluğu Batı’da doğan
teknolojinin gene batının ortaya çıkardığı örgütlere karşı
kullanılması, batıyı geriyor... PKK ve açılımları olan terör
örgütlerini hedefe koyan, yerli teknolojilerle üretilen İHA gene
yerli malı SİHA’lar tarafından terör örgüt üyelerinin kullanılmaz
hale getirilmesi, sahiplerini tedirgin hale getiriyor.
Bir musibet bin nasihattan evladır.
Şöyle açayım. Hani bazen vardır ya, yanlış bir yol tutmuş kimi
insanlar var. Bu insanlara ne kadar çok öğüt verirsen ver,
gittikleri yanlış yoldan çevirmekte olan bu öğütler bir fayda
sağlamaz. Ama takip ettiği yanlış yolda başına gelen basit bir
felaket, onu doğru yola getirmekte daha etkili olur...
Şimdi ciddi ciddi soruyorum, ABD’nin ve özellikle Batılı
devletlerin bize yaptığı iyiliği kim yaptı? Bakın, ABD’nin
Türkiye’ye karşı attığı her politik adım bize bir çok adım
attırıyor. Hani derle ya, “Bir musibet bin nasihattan evladır”
diye. işte tamda başımıza gelen budur... Başımıza örülen ve örülmek
istenen her türlü bela ile baş başa kalmanın verdiği acı tecrübeler
bize çok şey kazandırdı tabiki çokça öğretti... Demek ki bizim
gevşememiz için elinden geleni ardına koymayan Batı, bize çok fayda
sağladı... Tabi ki bu adımların atılmasında Devletin Milletle
kenetlenmiş olması. Bir harmoni, bir senkronize halde tehditlere
karşı birlikte hareket etmek bize kazandırıyor.
Özetin özeti.
Ekonomimizin daha stabil hale getirilmesi için acilen adımlar
atılmalı. Türkiye’nin fazla entegre olduğu uluslararası sistem,
başına er ya da geç bela açacaktı... Yerli ürünlere yönelmeliyiz.
Ülkemiz için yeni ve yerli ihtiyaçlar üretilebilmeli...
Yöneticilerimizin ağır sanayi atılımlarında şirketlerimize destek
çıkması önemli. Şirketlerimizin elini güçlendirecek gerekli yasal
yardımların yapılması, gerekli görüldüğü halde teşviklerin
verilmesi ağır sanayi oluşumuna destek olacaktır.
Devletimiz her türlü önlemini her türlü tehdite karşı almalı..
Hızlı karar verebilecek mekanizmaları oluşturmalı... Caydırıcılık
da fayda sağlayacağına inandığım Nükleer enerji doğrultusunda
nükleer silah ve uzun menzilli kıtalar arası füzeleri çok hızlı
olmak kaydıyla TSK’nın envanterine katabilmeli.