Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırdı
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçiminden sonra yaşananlarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. <br/>MHP Lideri B...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 10 Ağustos Cumhurbaşkanı
seçiminden sonra yaşananlarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
MHP Lideri Bahçeli, yaptığı açıklamada, “Yürürlükte bulunan
Anayasa’nın 1. Maddesi devlet şeklinin Cumhuriyet, 3. Maddesi ise
Cumhuriyet’in nitelikleri arasında sosyal hukuk devlet prensibinin
olduğunu ifade etmektedir. En net tanımıyla Türkiye Cumhuriyeti bir
hukuk devletidir. Bu değişmez ilke demokrasinin kurul, kurum ve
kurallarıyla etkin bir şekilde işlemesinin de teminatıdır. Hukuk
devleti anlayışı demokrasinin varlık güvencesi, kişisel hak ve
hürriyetlerin koruyucu zırhıdır. Anayasa’nın 6. Maddesi Türk
milletinin egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre ve
yetkili organlar eliyle kullanacağını hüküm altına almaktadır. Yine
anılan maddeye göre, egemenliğin kullanılması, hiçbir surette
hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacaktır. Bunun yanı
sıra, söz konusu Anayasa maddesi, hiçbir kimse veya organın
kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini
kullanamayacağını belirtmektedir” ifadelerini kullandı.
“BAŞBAKAN VE BAKANLARDAN OLUŞAN HÜKÜMET, DEVLETİN EN ÜST YÖNETİM
KURULUŞU OLARAK OTORİTESİNİ VE YAPTIRIM GÜCÜNÜ ANAYASA VE
YASALARDAN ALMAKTADIR”
İktidarın tüm siyasi ve idari tasarruflarının temelinde Anayasanın
yer aldığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
“Anayasa’da karşılığı bulunmayan, Anayasa’ya alenen aykırılığı
tartışma götürmez bir gerçek olan fiil, karar, icraat, tavır,
davranış ve uygulamanın meşruiyetinin sakat olması bir yana, suç
teşkil edeceği de kuşkusuzdur. Başbakan ve bakanlardan oluşan
hükümet, devletin en üst yönetim kuruluşu olarak otoritesini ve
yaptırım gücünü Anayasa ve yasalardan almaktadır. Hükümet gerek
işleyiş, gerekse de hükmü şahsiyet yönünden hukuka bağlı olmak,
faaliyetlerini hukukla sınırlandırmak durumundadır. Bu ihtiyari bir
durum olmayıp zorunluluk arz etmektedir. Aksi bir uygulama ise yasa
ve Anayasa’yı çiğnemek anlamına gelecektir. Her şart altında,
hükümet, hukukun çizdiği sınırlar dahilinde ve hukuka uygun hareket
etmek mecburiyetindedir. Hukuk kaidelerindeki oynamalar, esnemeler,
aşınmalar ve tahribatlar demokrasiyi budayacak, polis devletinin
önünü açacaktır. Hukuk devletinden verilen ödünler demokrasinin
içini boşaltacak, temsil ve katılımı işlevsiz kılacaktır. Türkiye;
hukuksuzluğun kol gezdiği, hukuk devletinin sürekli ağır yaralar
aldığı bir süreç ve dönemden geçmektedir. AK Parti hükümeti Anayasa
ve yasaları rafa kaldırmıştır. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan pervasızca Anayasa’yı ihlal etmekte, suç işlemektedir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanı Seçimi’nin kesin sonuçlarını
açıkladığı tarih olan 15 Ağustos’tan beri resmen Cumhurbaşkanı olan
Erdoğan, Anayasa’nın 101.Maddesine aykırı hareket etmektedir. Söz
konusu madde açık ve anlaşılabilir bir içeriğe sahiptir. Nitekim
Anayasa’nın 101. Maddesi’nin son fıkrasına göre; Cumhurbaşkanı
seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeliği sona erecektir. Artık Recep Tayyip Erdoğan
12. Cumhurbaşkanı’dır. 15 Ağustos’tan sonra siyasi faaliyetlere
katılması, Başbakanlık, parti genel başkanlığı ve milletvekilliği
görevlerini uhdesinde taşıması Anayasa’ya göre imkânsız olacaktır.
Ancak Erdoğan hala görevlerinden ayrılmayarak, adeta meydan okur
gibi parti ve hükümet işleriyle ilgilenmekte, AK Parti’ye Genel
Başkan atamaktadır. Anayasa’nın 104. Maddesi cumhurbaşkanının görev
ve yetkilerini sıralamaktadır. Bu çerçevede sayılan görevlerin
yanında Cumhurbaşkanı’nın; devletin başı olduğu, bu sıfatla Türkiye
Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil edeceği,
Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmasını gözeteceği nettir.”
“ANAYASA MAHKEMESİ BAŞTA OLMAK ÜZERE, ADALET KURUMLARI YAŞANAN
ANAYASA FELAKETİNE SESSİZ KALMAMALIDIR”
Cumhurbaşkanının aynı zamanda Anayasa’nın uygulanmasını gözetmekle
sorumlu olduğunu ifade eden Bahçeli, “Fakat, Erdoğan halihazırda
taşıdığı yüksek görevin ruh, disiplin ve liyakatinden çok uzak olup
Anayasa’yı takmamaktadır. Bu kanunsuzluğun hukuk devletini
katlettiği, demokrasiyi zehirlediği meydandadır. Türkiye’de hukuk,
bizatihi seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yandaşları tarafından
boğazlanmaktadır. Durum çok vahim, çok kritiktir.
Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, adalet kurumları yaşanan
Anayasa felaketine sessiz ve tepkisiz kalmamalıdır. Her fırsatta
konuşan ve değişik meseleler hakkında fikirlerini paylaşan Anayasa
Mahkemesi Başkanı’nın suskun ve durgun vaziyette gelişmeleri
seyretmesi da anlaşılır gibi değildir.
Şayet hukuksal boşluk büyür, Anayasa tamamen geri plana düşerse;
Türkiye’nin toplumsal dirliği, milli birlik ve beraberliği çok
ciddi düzeyde sarsıntı geçirecektir. Sorumluluk mevkiinde olan
herkes bu yakın tehlikenin önüne bugünden geçmekle görevlidir”
dedi.
“ERDOĞAN HİÇBİR YETKİSİ OLMADIĞI HALDE AK PARTİ’Yİ ÇEKİP
ÇEVİRMEKTE”
Dışişleri Bakanı’nın Başbakan olmasının ülke adına travma olduğunu
bildiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“1 Mayıs 2009 tarihinden itibaren Dışişleri Bakanlığı görevini ifa
eden Davutoğlu’nun siyasi mazisi felaket, fantezi ve hüsranla
anılmaktadır.
Türkiye’yi BOP katarına ekleyenlerden birisi olan bu şahsiyetin,
milli dinamiklerin hilafına hareket etmesi, Türk devletinin imkan,
iddia ve yaptırımlarını hiçe sayması sicilinin en karanlık
noktalarıdır. Erdoğan hiçbir yetkisi olmadığı halde AK Parti’yi
çekip çevirmekte, kendisinden sonraki siyasi düzen ve tablo için
telaşla dizayn yapmaktadır. Bu maksatla AK Parti’ye uzaktan kumanda
Genel Başkan yerleştirerek gelecekle ilgili niyetlerini de ele
vermektedir. Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin vermediği bir
yetkiyi hukuk anarşisiyle Ahmet Davutoğlu’na lütfetmiş, olağanüstü
kongrenin iradesini beklemeden ve çirkince dayatmalarla AK Parti’ye
bostan korkuluğu dikmiştir. Egemenlik Anayasa’ya tamamen zıt olacak
şekilde bir şahsın ve etrafında öbekleşen zümrenin eline geçmiştir.
AK Parti’deki oligarşik yapılanmanın Türk milletinin, Türk
demokrasisinin ve Türk hukuk sisteminin hayrına olmayacağı
kesindir. MHP, yaşanan Anayasa cinayetlerine en üst düzeyden tepki
vermeyi sürdürecektir. Hiç kimse, milli iradeden ve hukuktan daha
büyük değildir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, inat ve ısrarla devam
ettirdiği Anayasa’yı tanımayan tutumuna son vermezse, sonuçlarına
elbette katlanacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi gelişmeleri çok
yakından takip ederek mücadelesini şevk ve heyecanla yürütecektir.
Bilinsin ki, Türkiye; Recep Tayyip Erdoğan’ın mülkü ve keyfi olarak
kullanacağı miras malı değildir. Bu ülkede eksik de olsa hukuk
vardır, kurallar vardır, teamül ve devlet gelenekleri hala
ayaktadır.”
(İHA)