Anayasa Mahkemesi'nden flaş Öcalan açıklaması!
Abone olAnayasa Mahkemesi'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kitabına el konulmasına yaptığı itirazı haklı bulmasıyla ilgili kararının gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
Kararın Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçesinde,
Anayasa'nın bir düşünceye sahip olma ile bir düşünceyi ifade etme
arasında bir ayrıma gittiği hatırlatıldı. Kitaba el koyma ve
kitabın toplatılma kararının başvurucunun bir düşünce ve kanaate
sahip olması nedeniyle değil "düşüncelerini açıklaması ve yayması"
nedeniyle verildiği belirtildi.
"Çoğunluğa muhalif olanlar da dahil düşüncelerin her türlü araçla
açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi
gerçekleştirmek ve gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu
demokratik düzenin gereklerindedir. Bu itibarla düşünceyi açıklama
ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için
yaşamsal önemdedir" denildi.
"MÜDAHALE OLDUĞU AÇIK"
Gerekçedeki değerlendirme şöyle:
"Söz konusu kitaba yönelik toplatılma, el konulma ve imha işlemleri
nedeniyle başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne bir
müdahalenin yapılmış olduğu açıktır. Öte yandan haberlerin,
düşüncelerin ve bilgilerin serbestçe ve önceden bir kontrole tabi
olmadan basılabilmesi basın özgürlüğünün bir parçası olduğu gibi
basılı eserlerin serbestçe dağıtılabilmesi de aynı özgürlüğün
ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle başvuruya konu basılmış eserin
dağıtımının yasaklanması ve toplatılması ile başvurucunun düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü ve bu kapsamda basın özgürlüğüne
yönelik bir müdahale yapılmıştır. Ayrıca müdahalenin mevcudiyetine
ilişkin Adalet Bakanlığı'nca Anayasa Mahkemesi'ne herhangi bir
itiraz da sunulmamıştır."
"ÇOĞULCULUĞUN VE HOŞGÖRÜNÜN
GEREĞİ"
Anayasa Mahkemesi gerekçesinde, düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğü ile bu kapsamdaki basın özgürlüğünün, "sadece lehte
olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve
önemsiz görülen düşünceler için" değil, "devletin veya toplumun bir
bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız
eden haber ve düşünceler" için de uygulanacağı anlatıldı. Yüksek
Mahkeme'ye göre, bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık
fikirliliğin gerekleri.
El koyma kararında kitabın yazarının "silahlı terör örgütü kurma ve
yönetme suçundan hükümlü Abdullah Öcalan olduğu" gerekçesine yer
verildiğine vurgu yapılarak şöyle denildi:
"İlk derece mahkemesi söz konusu kitabın yazarının kişiliğini
terörle mücadele bağlamında değerlendirerek toplatma ve el koyma
kararı vermiştir. Herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı
olarak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesi
haklı kılınamayacağı gibi yasaklanmış bir örgütün bir mensubunun
veya yöneticisinin görüş ve düşüncelerini açıklaması da tek başına
düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne müdahale edilmesini haklı
kılmaz. Zira böylesi bir değerlendirme, bazı kişi ve grupların
Anayasa'nın 26. maddesinde teminat altına alınan haklardan
yararlanmasına engel olacağından anayasal hakların kullanılması
bakımından kabul edilemez."
"KENDİ BAKIŞ AÇISIYLA KÜRT MESELESİNİ
ANALİZ ETMEKTE"
Gerekçede ayrıca, toplumsal sorunlarla ilgili Türkiye'deki ve
bölgedeki durumun "muhalif" bir bakış açısından değerlendirilmesine
ilişkin kamunun bilgi edinme hakkına da vurgu yapıldı.
"Kitap bir bütün olarak incelendiğinde şiddeti övdüğü; başvurucunun
kavramsallaştırmasına göre 'önümüzdeki süreçte' kişileri terör
yöntemlerini benimsemeye başka bir deyişle şiddet kullanmaya,
nefrete, intikam almaya veya silahlı direnişe tahrik ve teşvik
ettiği yönünde değerlendirilmemiştir. Aksine, bir süredir güvenlik
güçleri ile silahlı çatışmaların olmadığı bir ortamda başvurucu,
kendi bakış açısıyla Kürt meselesini analiz etmekte; silahlı
çatışmaya son verilmesini ve demokratik çözüm konusunda
uzlaşılmasını talep etmektedir. Başvurucunun kitapta dile getirdiği
meseleler gibi kamunun çıkarlarına ilişkin siyasi açıklamalar veya
toplumsal sorunlara ilişkin tartışmaların sınırlanmasında kamusal
yetki kullanan makamların çok dar bir takdir aralığı olduğuna
işaret etmek gerekir. Kamu otoriteleri veya toplumun bir kesimi
için hoş olmayan düşüncelere, şiddeti teşvik etmediği, terör
eylemlerini haklı göstermediği ve nefret duygusunun oluşmasını
desteklemediği sürece sınırlama getirilemez. Bu sebeple, başvuruya
konu kitabın toplatılmasına gerekçe gösterilen nedenlerin
başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve bu kapsamda
basın özgürlüğüne yönelik müdahalenin demokratik bir toplumda
gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır."
Kitaba el konulması ve kitabın imha edilmesi kararının, hedefler
açısından "orantısız" olduğu ve demokratik bir toplumda gerekli ve
ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kararı verildi. Öcalan'ın,
Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlâl edildiğine
karar verilmesi gerekir." denildi.
OSMAN PAKSÜT KARŞI
ÇIKTI
Karara, Yüksek Mahkeme üyeleri Osman Paksüt, Zehra Perktaş ve
Burhan Üstün karşı oy kullandı.
Osman Paksüt, kitabın bazı bölümleri itibariyle, otuz yıllık
ayrılıkçı terör hareketinin yeni siyasi-askeri stratejisini
belirlemek, halk kitlelerine ve silahlı militanlara yol göstermek,
kendi tabiriyle "otuz yıllık savaş sürecinin çok üstünde, yoğun
geçecek" yeni bir savaşa hazırlamak amacına yönelik olduğunun
anlaşıldığını savundu. Kitabın bir terör örgütünün ötesinde bir
halkın haklı taleplerini savunmak amacıyla yazıldığı bir an için
kabul edilecek olsa dahi, içerdiği şiddet tehdidi yönünden
yapılacak değerlendirmenin değişmeyeceğini belirtti.
Osman Paksüt, Öcalan'ın "Kürt sorunu" ile ilgili kuvvete ve şiddete
başvurmayı somut ve ciddi bir seçenek olarak gördüğünü, ayrıca bu
konuda strateji belirlediği ve ilgililere "savaşa hazırlık"
talimatı verdiği değerlendirmesini yaptı.
"Bu stratejinin ciddi olduğu, geçtiğimiz aylarda görülen yol kesme,
kontrol noktası kurma, güvenlik güçlerine ateş açma, iş makineleri
yakma, yaşı küçük çocukları zorla veya kandırarak örgüte katma gibi
eylemlerle, kitapta yazılanların provası yapılmak suretiyle
kanıtlanmıştır" diyen Paksüt, şiddeti yücelten bir kitabın fikir
özgürlüğü kapsamında görülemeyeceğinin açık olduğunu söyledi.
Paksüt, kitapların toplatılmasından ibaret müdahalenin de orantılı,
demokratik bir toplumda gereklilik ve ölçülülük ilkelerine uygun
olduğunun anlaşıldığını savundu.
14'e karşı 3 oyla "ihlâl" kararı çıkmıştı
Öcalan'ın avukatları, ''Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu
ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri
Savunma)'' isimli kitabına basım aşamasındayken Terörle Mücadele
Kanunu'nun 10. maddesi ile görevli İstanbul 2 No'lu Hakimliği
tarafından 21 Eylül 2012'de el konulduğu gerekçesiyle Anayasa
Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi, cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın
yazdığı kitaba basım aşamasındayken el konulması ve yakılması
nedeniyle yaptığı başvuruda, Öcalan'ın hakkının ihlâl edildiğine
karar vermişti.
Mahkemenin, 14 üyesinin oy çokluğuyla aldığı karara 3 üye
katılmamıştı.