ANAP battığı yerden çıkacak

Abone ol

Özal ekolünü devam ettirme yemini eden ANAP lideri Özdemir, hedeflerini anlattı.

Ali Talip Özdemir, Türk siyasetinin yeni liderlerinden. Özal ekolünden geliyor. Şaibelerin ve yolsuzluk iddialarının ortasındaki koltuğa büyük bir cesaretle oturdu, Özal’ın zaman bulamadığı “değişimin” ikinci ayağını tamamlamak için. İşi en zor olan lider. O, bunun da farkında ve kapısı Alevi’den Kürd’e herkese açık. AK Parti rüzgarı Türkiye ‘merkez sağını’ adeta dağıttı ve yelpazenin o kısmındaki partilerde liderlik koltuğu dahil, tarihî ve köklü değişiklikler yaşandı. Bu partilerden biri ANAP’tı. Türk siyasetinde duayen haline gelmiş isimlerin yer aldığı partide onların arasından sıyrılan genç bir isim, Ali Talip Özdemir, selefi Mesut Yılmaz’ın boşalttığı koltuğa oturdu. Özdemir, 12 çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olarak başladığı hayatta, kelimenin tam anlamıyla tırnaklarıyla kazıyarak yükselmiş. Kitabevinde, berberde, terzide çalışmış; o yüzden halâ çok iyi ilik açıp düğme diktiğini söylüyor. Çevresi şaibelerle ve yolsuzluk iddialarıyla sarılı, hemen her gün bir kopuşun yaşandığı, ‘kurtların’ göz diktiği bir siyasi partiyi önce ayakta ve bir tutabilmek, sonra yeniden eski şatafatlı günlerine kavuşturmak hiç de kolay değil. Teşkilatın Özdemir’den beklediği bu. Hatta daha öte, Özal’ın gerçekleştirdiği devrimin ikinci ayağına imza atması umuluyor; zaten kendisi de söylemini bu beklenti üzerine kurmuş durumda. ANAP’ın çiçeği burnunda genel başkanı Ali Talip Özdemir’e bir dizi soru sorduk: —Siz hem saz, hem piyano çalıyorsunuz. Böylece kişiliğinizde Doğu—Batı sentezi gerçekleşmiş mi oluyor? Çocuklukta kitapçıda çalışıyordum, yaz tatillerinde. Kitapçı aynı zamanda saz da satıyordu. Haftalığımın yarısıyla bir tane yaprak saz aldım. O sazı tıngırdatmaya başladım ve öğrendim. Üniversitede ise maddi durumumuz yeterli olmadığı için bir reklam firmasının işyerinde hem kalıyordum hem de temizliğini yapıyordum. Orada piyano vardı. Çala çala onu da öğrendim. — Nakşî bir aileden geldiğiniz söyleniyor. Bir röportajınızda Alevi olduğunuzdan bahsetmiştiniz. Hatta Ermenilikle de ilginizden bahsediliyordu bir yazıda. Siz şimdi ne oluyorsunuz? Bunların hepsi mi, hiçbiri mi? (Gülüyor) Eh, bir Yahudilik, bir de Süryanilik kaldı. Türkmen bir aileden geliyorum. Doktor yüksek mühendisiyim. İyi para kazanabilirdim. Fakat ben politikada hep bir şeyler üretip insanlara faydalı olmak istedim. Allah da önümüzü açtı hep. İnsanı kalıp içine koyup Alevi, Nakşi, Ermeni diye tarif etmek anlam ifade etmiyor. Önemli olan insan olmak. Belediye hizmetlerimde cami de, kilise de, cemevi de yaptırdım ve tamir ettirdim. Alevilik mesela. Hepimiz Ali’nin evinden değil miyiz? — Alevi vatandaşların Ali’ye ve Talip’e olan muhabbetini partiye kanalize edebilecek misiniz? Hiç öyle bir niyetim olmadı. İnancı siyasete tahvil etmeye çalışmanın sonunun olmadığını ben 20 yıllık siyasi hayatımda gördüm. İnsanlara Allah rızası için bir şeyler vermenin bana verdiği mutluluğu hiçbir şeyde bulamadığım için siyasetteyim. — Şairlik yönünüz de var galiba. Ben yengeç burcuyum. Duygusallığım biraz fazladır. — Bize bir şiirinizi okur musunuz? Zorlu bir öğrencilik dönemi geçirdim. Çok sıkıntı çektik. Mesela, şu mısralar aklıma geliyor: “Gün gelecek bu dertler hep bitecek/ Senin her elemin ilerde bir gül verecek.” Bu, beni çok iyi anlatıyordu. — O güllerden biri ANAP mı? Yok. O güllerden biri, rahmetli anneme bakma şerefiydi. — Bilgisayarı çok iyi kullandığınız, hatta ofisinizi çantanızda taşıdığınız söyleniyor. Partinin ve devletin elektronik ortama aktarılması fikri kafanızda var mı? Türkiye sanayi devrimini kaçırdı, bilişim devrimini de kaçırırsak ayağa kalkmamız çok zor. Devlette yapılan bütün ihaleleri, harcamaları, atamaları ekranda görebilirseniz, birilerinin yolsuzluk yapma olanağı kalmaz. Ya da başbakan, 81 ilin valisiyle, belediye başkanıyla veya emniyet müdürüyle ekranda aynı anda görüşebilecek. Bu devlet yönetiminde çok şey ifade ediyor. — Partinizin ismi yolsuzluklarla birlikte anılıyor. Bu imajı silmek için ne yapacaksınız? Buradan Tayyip Bey’den rica ediyorum. 363 milletvekilli çoğunluğunuz var. Şu anda ANAP’taki herkesin dokunulmazlığı kalktı. Kimin, ne yolsuzluğu varsa bize somut delillerle getirin ve gereğini yapın. Eğer benden istediğiniz bir şey varsa, ben de kiminle ilgili olursa olsun, gerekli dosyaları ortaya koymaya hazırım. ANAP’ın nesi varsa bir an önce ortaya çıkıp temizlenmesi gerekir. Partiyi haklı haksız şaibelerden kurtarmak, yolsuzluk damgasını silmek üzere geldik. ANAP eğer bu noktada battıysa, yine bu noktadan çıkacaktır. — Kongreden önce Mesut Yılmaz’la görüşüp, izin istediniz mi? Hayır. — Neden? Çünkü kendi inisiyatifimle karar verdim. — Yılmaz’ın şu anda partiyle bir ilgisi, ilişkisi var mı? Hiçbir ilişkisi yok. Geriye dönüp o dönemi tekrar eleştirmek istemiyorum. — Mesut Bey’in kullandığı ev sizin kayınpederinize ait. Şimdi boşalttı. Siz oraya taşınacak mısınız? Biz eskiyi tamamen kapattık. ANAP'ın ne kayınpederi var, ne Yılmaz’ın oturduğu ev var. Mütevazı bir ev arıyorum. Çocuklar halâ İstanbul’da. Denktaş’a Peşmerge muamelesi yapılamaz — Mesut Bey, Denktaş’ın Kıbrıs politikasını eleştiriyordu. Siz ise hararetle destekliyorsunuz. Bu çelişki niye? Ben mülayim bir insanım. Ama bu partinin genel başkanıysam, yetkilerimi hiçbir şekilde başkasıyla ilişkilendirmem. Rahmetli Özal, 1988’de Derviş Eroğlu’nun seçimi için Kıbrıs’a göndermişti. Gidip oraları görüp hissettim. Bu konuda laf ederken, o şehitlikleri bir kez bile olsa gidip görmek lazım. Anlamadan, bilmeden, oturduğun yerden Denktaş’a Peşmerge muamelesi yaparsan inandırıcılığın kalmaz. “Kürtlere ve Alevilere kapımızı açtık” — Partinizde istifalar durmuyor, kan kaybınız sürüyor. Partiyi yeniden nasıl ayağa kaldıracaksınız? Herkese kapımızı açtık. Bu parti inanç sahibi olan ve siyasete alet edilmeyen insanımıza kapısını açmıştır. Bütün Türkiye’yi adım adım gezeceğim, yeni ANAP’ı anlatacağım. Rahmetli Özal’ın felsefesiyle yola çıktık. Ancak bizim yeni bir transformasyon hamlesine başlamamız lazım. Buna ‘İkinci Özal Hamlesi’ diyorum. Birinci Özal hamlesi tamamlanmıştır. Artık bilişim dönemi var ve o vizyonla ikinci hamleyi ortaya koyacağız. “Bir sol partinin ikinci adamı gelecek” — Partide yeni isimler görecek miyiz? Yoksa Yılmaz’la çalışmış isimler ve kadrolarla mı devam edeceksiniz? Devleti bilen deneyimli arkadaşlarımız var. Sami Selçuk’la geçenlerde Kızılcahamam’da iki gün beyin jimnastiği yaptık. Liberal Parti Genel Başkan Vekili Engin Güner bize geldi. Önümüzdeki günlerde çok özel biriyle görüşeceğiz, ANAP’a katılma konusunda. Bu kişi bir sol partinin ikinci adamı. Çok özel olduğu için burada (Genel Merkez’de) bile görüşmeyeceğim. — Kongredeki konuşmanızda Tansu Çiller’le üslup benzerlikleri vardı. Bu neden kaynaklanıyor? Çok değişik çalışma gruplarımız var. Çiller’le çalışmış arkadaşlar da bizimle beraber olabilir. —Şükrü Karaca, Mümtazer Türköne gibi mi? Şükrü Bey olabilir. “Artık ANAP için sağ—sol yok” — Merkez sağ, liderlerini yeniledi. Genç Parti’yi de sayarsak, kulvarınızda zorlu rakipler var. Taban yapmış bir ANAP’ı, onlar karşısında ayakta tutabilecek misiniz? Bunların en köklü, en gelişmiş olanı, ANAP. Niye bu haldesiniz derseniz, halk bacağımız koptu, inandırıcılığımız kayboldu ve bize söylenen herşey boynumuzda kaldı. Vatandaşla kopukluğumuzun cezasını çektik. — Fakat merkez sağ oylara oynayan güçlü rakipleriniz var? Bizim için sağ sol yok artık. Şimdi bakın, bir dikdörtgen çizin, alanın dışında kalanlarını atın, içinde kalan herkes bizim hedefimizdir. Alevi, dindar, Sünni, Kürt, orta direk, çiftçi, köylü, gençler, kadınlar... herkesin partisiyiz artık. — Klasik ANAP—DYP birleşmesi size neyi çağrıştırıyor? Herkese kapımız açık. — Birleşme gündeme geldiğinde tavrınız ne olur, karşı mısınız? Hayır. O gün geldiğinde gereği neyse onu düşünürüz.

Günün Önemli Haberleri