Anaokulu öğretmeni bilezikleri için komşusunu boğup canlı canlı yaktı
Abone olBAĞCILAR’da altın bilezikleri için komşusunu önce tülbent ile boğduğu ardından canlı canlı yakıp ölmesine neden olduğu iddia edilen anaokulu öğretmeni Gözde Aytar hakim karşısına çıktı. Sanık Aytar savunmasında suçlamaları kabul etmezken, olay günü maktul annesinin kendisini aradığını söyleyen Dilek Kurt, “Annem ‘Gözde beni yaktı’ dedi” şeklinde konuştu.
Bağcılar’da 25 Nisan’da anaokulu öğretmeni Gözde Aytar’ın (34)
sık sık evine girip çıktığı komşusu Gülcemal Coşar’ın (71)
bileziklerini yağmalamak için önce onu tülbent ile boğduğu,
ardından yaşlı kadının üzerine yanıcı madde dökerek yanıp ölmesine
neden olduğu iddia edilmişti. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet
hapis ile 15 yıla kadar hapis cezası talep edilen sanık hakim
karşısına çıktı. Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk
duruşmada tutuklu sanık Gözde Aytar hazır bulundu. Duruşmaya
maktulün çocukları müşteki Dilek Kurt ve İbrahim Coşar da
katıldı.
“Ben maktulü öldürmedim, altınlarını da almadım
”
Tutuklu sanık Gözde Aytar savunmasında “Hakkımda yapılan
suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. 2002 yılından beri ben o
binada yaşıyorum. Maktulle hiç bir problemim yoktur. Kızı Dilek ile
problemim olmuştu. Dilek Kurt’un eşi Mehmet ile benim adım
çıkarılmıştı. Hatta benim adımın çıkması sonrasında maktul, damadı
Mehmet ile birlikte bize sürekli gelip özür diledi. Benim maktulle
herhangi bir problemim yoktu. Aksine selamlaşırdık. Dilek, sonraki
süreçte beni her gördüğünde hakaretlerde tehditlerde bulunurdu.
Bunlara rağmen ben karakola şikayette bulunmadım. 20 yıldır o
binada oturuyorum kimsenin dairesine gitmediğimi herkes bilir.
Zaten gitme imkanım yok, sürekli çalışan biriydim. Faturaları
herkesin kapısına bırakıyoruz, yardım amacıyla ben ve birkaç kişi
yapıyorduk bunu. Maktule de yardım amaçlı fatura götürüyordum. Olay
günü ailemle birlikte evdeydim. Benim sınavlarım vardı, yatak
odasında ders çalışıyordum. Sonra annem ‘bağrışmalar oldu’ diye
seslendi. Ben duymamıştım. Çünkü ders çalışırken kulaklık
takıyordum. Bağrışmalar çoğaldı ancak binada genellikle kavga
olayları olduğu için ilk önemsemedim. Sonra ne oluyor diye bakmak
için ailemle çıktık. Sonra 10 dakika geçti ya da geçmedi polisler
evimize geldi. Bana gün içerisinde ne yaptığımı sordular. Polislere
saat 15.00 da ekmek almaya gittiğimi sonra da eve geldiğimi
söyledim. Bu suçu ben işlemedim. Haberlerde ve gazetelerde
psikolojik sorunlarım olduğu söylendi. Ama ilaçlık bir şeyimin
olmadığını söyledi doktorlar. Psikolojik bir sorunum yok, beratımı
isterim. Olayda ismimin verildiğini ben evime gelen polislerden
öğrendim. Verilme gerekçesini de bilmiyorum. Ben maktulü
öldürmedim, altınlarını da almadım ” dedi.
Öte yandan mahkeme başkanı tarafından sanığın sabıkasız olduğu ve olay yerinde parmak izinin çıkmadığı belirtildi.
“Ben yandım kızım”
Maktulün kızı müşteki Dilek Kurt ise annesinin olay günü kendisini
akşam saatlerinde aradığını söyleyerek, “Efendim diye telefonu
açtığımda ‘Ben yandım kızım’ dedi. Ben de olayın şokuyla kızımın
odasına gittim, telefonum kapandı. İki dakika sonra yine görüşme
yaptık. ‘Anne kim yaktı çay mı döküldü’ diye sorduğumda, ’Yok kızım
beni yaktılar’ dedi. Kızım Büşra telefonu elimden alarak anneme ‘ne
oldu anneannemi kim yaktı’ dedi. Annem de ‘Gözde yaktı’ dedi.
Kardeşim İbrahim’i aradım. O daha yakın olduğu için hemen annemin
evine gitmesini söyledim. Ben annemi göremedim, vardığımda
hastaneye gitmişti. Sanıktan şikayetçiyim. Sanıkla aramızda bir
husumet yoktur” dedi.
Maktulün oğlu müşteki İbrahim Coşar ise olay günü ablasının kendisini aradığını söyleyerek, “Anneme bir şey olmuş, ‘yaktılar beni’ dediğini bana iletti. Ben anneme giderken amcamın kızını da aradım olayı söyledim. Ben çay, kahve döküldüğünü düşündüm. Ben anahtarımla kapıyı açtım. Annemin sesi üzerine herkes birikmişti. Annemi salonda yerde yatar vaziyette bulundu. Feryat ediyordum, bütün komşular gelmişti. Bir tek sanığın ailesi gelmedi. Pencerelerini dahi açmadılar. Anne ne oldu sana diye sordum ‘Yaktılar beni’ dedi. Anne kim yaptı neden yaptılar sana bunu dedim. ‘Gözde yaptı’ dedi. ‘Anne Gözde niye yapsın sana bunu’ diye sordum, kollarını kaldırarak bileziklerini aldığını ve tülbentle kendisini boğmaya çalıştığını söyledi. Ben annemi o şekilde görünce şoka girmiştim” şeklinde konuştu.
“Anneannem Gözde’nin eve sürekli kahve, çay içmeye gelip
gittiğini söylemişti”
Maktulün torunu olan tanık Büşra Kurt ise, “Olaydan iki hafta önce
anneanneme gitmiştim. Zaten sürekli yatılı kalmaya gidiyordum. Son
bir ayda da Gözde’nin gelip gittiğini söylemişti. Fatura
bahanesiyle geldiğini söylemişti. O gün yine fatura getirdi.
Faturaları aldım kapıyı kapatacaktım tekrar sohbet etmek için bana
yöneldi. Benimle ilgili sorular sordu ‘sık sık geliyor musun’ diye
sordu. ‘Ne zaman geldin ne zaman gideceksin’ diye sohbet etmeye
çalıştı ben onu eve almadım. Olay günü evimdeyim. Olaydan önce
anneannem Gözde’nin eve sürekli kahve, çay içmeye gelip gittiğini
söylemişti” dedi.
“Bu suçları ben işlemedim”
Sanık Gözde ise “Tanık Büşra Kurt’un beyanları doğru değil.
Maktulün evine girip kahve içip çerez yemem söz konusu bile
değildir. Kapıdan Büşra ile konuştuğumda halimi hatırımı sordu ben
de ona sordum. Büşra bana ‘Ablacım buyur içeri gir” dedi. Ben de
ona annenle konuşmuyorum o yüzden içeri gelmem dedim. Ben
söyleyebileceğim her şeyi söyledim. Bu suçları ben işlemedim.
Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.