Anadilde eğitim Avrupada nasıl?
Abone olAçılımın en önemli ayağı, ‘anadilde eğitim’ konusunda TBMM, araştırma yaptı. Araştırmaya göre Avrupa ülkelerinde bile bu iş zor!..
ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER
ANKARA – Hükümetin Demokratik açılım dosyasının en önemli
unsurlarından biri, Türkiye’nin uzun yıllardır gündemine geldiği
halde hayata geçmesine kimsenin yanaşmadığı ana dilde eğitim
konusu. Yani başta Kürtçe olmak üzere, Türkiye’de bulunan bir çok
etnik unsurun kendi ana dilinde eğitim görmesine imkan tanıyacak
bir yasal düzenleme yapılması. TBMM bu konuda bir araştırma yaptı.
Araştırma sonucunda ; Avrupa ülkelerinde bile ana dilde eğitim
uygulamasınan çok zor yapıldığı belirtildi.
SEÇMELİ ÇÖZÜM
TBMM Araştırma Merkezi’nin hazırladığı raporda, AB ülkelerindeki
ana dilde eğitim uygulamaları tek tek incelendi. Araştırmada; ana
dilde eğitimin çok zor uygulandığı ve en makul çözümün Kürtçe’nin
seçmeli ders olarak okutulması olabileceği sonucuna varıldı.
LOZAN ÇEKİNCESİ
Araştırma raporuna göre; Türkiye’nin 2000 yılında imzaladığı ve
2003 yılında yürürlüğe koyduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara
İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 13. maddesine koyduğu çekince
sebebiyle de ana dilde eğitim yapması zor görünüyor. Türkiey bu
sözleşmeye Lozan anlaşlmasını gerekçe gösterek çekince
koymuştu.
ANAYASAL DÜZENLEME GEREK
Türkiye bu maddeye Anayasa’nın 3. Maddesinde devletin resmi dilinin
Türkçe olduğu, yine Anayasa’nın 42. maddesindeki uluslar arası
antlaşma hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Türkçeden başka hiçbir
dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili
olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceği hükmü sebebiyle çekince
koydu.
AZINLIKLAR FARKLI
Türkiye’nin çekince koyduğu bir başka sözleşme ise Medeni ve Siyasi
Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi. 15 Ağustos 2000 tarihinde
imzalanan, 23 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin 27.
Maddesine çekince koyan Türkiye, bu maddenin de 24 Temmuz 1923
tarihli Lozan Barış Antlaşmasına aykırı hükümlerini kabul
etmediğini düşünüyor. Lozan Anlaşması’ndan Türkiye’de
Hıristiyanlar, Yahudiler ve Ermeniler azınlık kabul ediliyor.
Türkiye bunun dışındaki etnik grupların azınlık sayılmayacağını
iddia ediyor.
AİHM’E DE ÇEKİNCE
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi EK 1 No’lu Protokol’e de çekince
koyan Türkiye, Protokolün Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Eğitimin
Birliği) kanuna aykırı hükümlerini kabul etmedi. Türkiye üç uluslar
arası sözleşmeye koyduğu bu şartları kaldırmadığı sürece ana dilde
eğitime geçmesi mümkün değil. Bu sözleşmeleri kabul edilse bile bu
çekincelerin dayandığı Anayasa maddelerinin de mutlaka
değiştirilmesi gerekiyor.
Araştırmaya göre AB ülkelerindeki anadilde eğitim şöyle:
FRANSA: Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri
Şartı’nı 1999’da imzalamış olmasına rağmen, bunun ulusal
azınlıkların tanındığı anlamına gelmediğine ilişkin çekince koydu.
Bireysel temelde farklılık hakkını tanınıyor. Uygulamada Brötanca
tek bir televizyon kanalı mevcut. Diğer bölgesel dillerde günde
azami 40 dakikalık radyo yayını yapılabiliyor. Yerel diller
anaokulundan üniversiteye kadar resmi ve özel okullarda
öğretiliyor. Brötanca, Baskça, Katalanca, Oksitanca ve Korsikaca
okullarda seçmeni ders olarak okutuluyor.
ALMANYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme’yi onaylarken, bu çerçeveye Sorblar, Frizler,
Danimarkalılar Sinti ve Romanlar olmak üzere 4 azınlık grubunun
girdiğini beyan ediyor. Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı
kapsamına giren, Kuzey Frizyacası, Saterland Frizyacası, Roman dili
ve Aşağı Almanca’nın öğrenilmesi hakkı var. Ancak bu hakkın
uygulanması eyaletlerin yetki alanına giriyor. Azınlık grupları,
özel hayatta ve kamu içinde yazılı ve sözlü olarak azınlık dilini
kullanma hakkına sahip. Gerek ana dilde eğitim gerekse de
basın-yayın konularında Alman mevzuatında herhangi bir kısıtlama
yok. Danimarka azınlığının kendi okulları var.
İNGİLTERE:Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme ile Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na taraf
olan İngiltere’de etnik, dini ve kültürel azınlıkların haklarını
düzenleyen herhangi bir kanun bulunmuyor. Etnik ve kültürel
azınlıkların kendi dillerinde yayın yapma ve özel okul açma hakkı
vardır.
İTALYA:Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme’ye taraf olmasına rağmen Avrupa Bölgesel veya
Azınlık Dilleri Şartı’nı imzaladı ancak onaylamadı. Resmi dil
İtalyanca. Ancak, Arnavut, Katalan, Alman, Yunan, Sloven ve Hırvat
Toplulukları ile Fransızca, Güneydoğu ve Provence Fransızca’sı,
Ladino, Friulice, Sardunyaca konuşan nüfusların dil ve kültürleri
korunuyor. Kamu belgeleri, azınlık bölgelerinde iki dilde
hazırlanıyor ama İtalyanca olan geçerli sayılıyor. Azınlık
dillerinde radyo ve televizyon yayınları yapılabiliyor.
Anaokullarından itibaren ilköğretimde İtalyanca ile beraber talep
olması halinde azınlık dillerinin eğitim aracı olarak kullanılması
mümkün. Genel kurallar İtalyan Milli Eğitim Bakanlığı’nca tespit
ediliyor.
İSYAPYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na
taraf. 1978 Anayasası’na göre ülkede 17 özerk bölge bulunuyor. Her
özerk bölgenin yerel meclisi var. Yerel yönetimler, çevre, ulaşım,
tarım, ormancılık, ekonomi, sağlık, sosyal yardım, turizm, eğlence,
polis, kültür konularında yetkili. Devletin resmi dili İspanyolca
olmasına rağmen azınlık dilleri özel saygı ile korunup kültür
mirası olarak kabul ediliyor. Katalonya, Bask ve Galiçya özerk
bölgelerinde ana dilde eğitim ve yayın yapılabilirken ayrıca diğer
tüm özerk bölgelerde de İspanyol vatandaşların anadillerini
kullanması serbest.
YUNANİSTAN: Ulusal Azınlıkların Korunmasına
İlişkin Çerçeve Sözleşme’yi imzalayan Yunanistan, Avrupa Bölgesel
veya Azınlık Dilleri Şartı’na da taraf. Müslüman (Türk) azınlığın
hakları, Lozan Antlaşması ile düzenlenerek çocuklarına Türkçe isim
vermelerine izin verilirken, Türkçe yerleşim birimi isimlerine
müsaade edilmiyor. Yayın dilinin mutlaka Yunanca olacağına dair bir
kanun hükmü yok. Ancak Yunanca dışında bir dilde yapılan
yayınlarda, yayın sürecinin en az %25’i Yunanca olmak zorunda. Bu
yayınlarda Yunanca altyazı kullanılması ve Yunanca dilinin doğru
kullanımı esas. Yunanca dışında özellikle yabancı dilde yayın yapan
Yunan televizyon kanalı bulunmuyor. Batı Trakya’da 230 ilkokul ve
lisede Türkçe eğitim veriliyor. Anlaşmalar uyarınca her türlü
eğitim kurumunu kurma hakkına sahip olan Türk azınlığın yeni eğitim
kurumları açmasına imkân tanınmıyor.
PORTEKİZ: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme’yi imzalamasına rağmen Avrupa Bölgesel veya
Azınlık Dilleri Şartı’na taraf değil. Çingeneler dışında etnik ya
da kültürel azınlık bulunmuyor. Çingenelerin kültürel haklarına
saygı gösterilmekle birlikte, azınlık hakları yok.
İSVEÇ: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme’ye ve Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri
Şartı’na taraf. Azınlık hakları Anayasal güvence altında.
Samiler/Laponlar, İsveç Finlileri, Tornedal Finlileri, Çingeneler
ve Yahudiler ulusal azınlık olarak kabul ediliyor. Sami, Fince ve
Tornedal Fince (Meankieli) dillerini azınlık ve bölgesel diller,
Romani ve Yiddish dilleri de belli bir bölgede konuşulmayan azınlık
dilleri (non-territorial minority languages) olarak kabul ediliyor.
Azınlıklar uluslar arası hukukun tanıdığı bütün haklara sahip
durumdalar.
DANİMARKA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na
taraf. Alman azınlık; dil, eğitim, din ve kültür gibi konularla her
haktan yararlanabiliyor. Alman azınlığa eğitimi için genel bütçeden
pay bile ayrılıyor.
AVUSTURYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme’ye taraftır ve Avrupa Bölgesel veya Azınlık
Dilleri Şartı’na taraf. Cumhuriyetin devlet dili azınlık dillerine
ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla Almanca. Sloven, Hırvat,
Macar, Çek, Slovak ve Romanlar azınlık olarak tanınıyor.
Azınlıkların ana dilleri, Almanca ile beraber resmi dil olarak
kabul ediliyor. Azınlıkların yoğun olarak ikamet ettikleri
eyaletlerde, devlet okulları azınlıkların ana dillerinde ders
veriyor.
HOLLANDA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na
taraf. Mevzuatında etnik, dini ve kültürel haklara ilişkin herhangi
bir sınırlama mevcut değil. 1997’de yürürlüğe giren yaşayan yabancı
dillerin öğretimi kanunu ile ana dilde eğitim, müfredat programı
dışına çıkarılarak, seçime dayalı bir kültür hakkına
dönüştürüldü.
SLOVAKYA: Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin
Çerçeve Sözleşme ile Avrupa Bölgesel veya Azınlık Dilleri Şartı’na
taraf. Anayasada, ulusal azınlıklar ve etnik gruplar terimi
kullanılıyor. Bunların aynı kökenden vatandaşlarla birlikte
kültürel miraslarını geliştirme, ana dillerinde haber alma, yayma,
kültür ve eğitim kurumları oluşturma hakları güvence altına alınmış
durumda.
BULGARİSTAN: Ulusal Azınlıkların Korunmasına
İlişkin Çerçeve Sözleşme’ye taraf olan Bulgaristan, Avrupa Bölgesel
veya Azınlık Dilleri Şartı’nı imzalamadı. Anayasaya göre, ana
dilleri Bulgarca olmayan Bulgar vatandaşlarının kendi dillerini
kullanma ve öğrenme hakları var. Sadece resmi dil Bulgarca’nın
geçerli olduğu haller kanunla belirleniyor.