Ana akım medya: Okunmuyor, izlenmiyor, itibar edilmiyor…

Ülke mevcut medya düzeninden ilk defa bu kadar şikayetçi. Kendini düzeltmediği için de ıskartaya çıkarılıyor…

Muhammet Şakiroğlu msakiroglu@gmail.com

Türkiye, basın geçmişi oldukça eski bir ülke. 1831 yılında yayımlanan Takvim-i Vekayi ile başlayan basın, çok sesli hale gelerek ve çeşitlenerek bugüne geldi. Basın tarihi konusunda uzman olmadığım için bir tarih metni okumayacaksınız.

Zaman içerisinde radyo, televizyon ile çeşitlenen medya, internet ile birlikte tamamen yeni bir forma dönüştü. Sosyal medyanın da haber kaynağı olması ile daha da özgür bir alan açıldı.

Peki, tüm bu değişim ve dönüşüm içerisinde geldiğimiz nokta neresi?

Maalesef durum hiç de iç açıcı değil. Türkiye’de şimdiye kadar ana akım kabul edilen medya neredeyse en itibarsız kurumların başında geliyor. Bu da tüm ülkenin üzerinde ittifak ettiği bir konu. Tuhaf bir şekilde ana akım medyada yazan bir kısım gazeteciler, televizyon yorumcuları ve köşe yazarları da bu itibarsızlıktan şikayet eder oldular. Gazeteciler, yorumcular, köşe yazarları, siyasiler ve vatandaşlar bu itibarsızlığın farkındalar ve açık seçik dile getiriyorlar. Hatta sosyal medyada en çok dalga malzemesi bizzat medyanın kendisi.

Peki, nedenleri ne?

Bana göre, ilk neden finansal bağımlılık. Buna şimdilik bir virgül koyup burada bırakacağım.

İkinci ve asıl sorun tarafgirlikte sınırların ihlali.  Elbette hepimiz gibi medya mensubunun da politik fikirleri, tarafı ve ideolojik ajandası var. Herkes bu sübjektivizmin gölgesinde yazar, yorumlar, haberleri öne çıkarır veya göz ardı eder. Medyanın çeşitli olduğu ve gazetecilikte ahlaki sınırların ihlal edilmediği bir düzlemde, bu durum normaldir. Ancak, gazetecilik mesleğini icra eden emektarlar ve kalem erbabı yeterince taraf (!) görülmeyip de kapı dışarı edilince, meydan -moda tabirle- trol gazetecilere, habercilere ve genel yayın yönetmelerine kaldı. Tarafgirlikte sınır tanımayan bu yeni gazeteci tipi, televizyon ekranlarını, gazete köşelerini, internet sayfalarını ve sosyal medyayı hakaret ve küfür alanına çevirdi.

Tarafgirlik bununla da kalmadı, haber diline sindi. Pespaye, yanlı ve yalan haber o kadar çoğaldı ki insanlar hiçbirine itibar etmiyor artık. Sosyal medyada yalan haberleri doğrulayan fact-checking hesapları gazetelerden daha fazla takipçiye sahip. Bu da doğal olarak medya itibarının aşınmasına hatta yerle bir olmasına sebep oldu.

Peki yılların ana akım ulusal yazılı ve görsel medyası bu kadar gözden düşünce ne oldu?

Tıpkı siyaset gibi medya da boşluk kabul etmez. Bu boşluğu dolduracak mekanizmalar her zaman üretilir. Ana akım medyanın kapı dışarı ettiği emektar ve birikimli gazeteciler interneti keşfederek kendi medyalarını kurdular.  Okuyucu/izleyici bulmakta da zorlanmadılar. İnternetteki video paylaşım sitelerini seyircilerine ulaşmak için kullanan gazeteci ve televizyoncular, açıkçası hem daha özgür hem de daha nitelikli…

Artık sosyal medya fenomenlerinin yorumları bir televizyon yorumcusundan daha çok kamuoyu oluşturuyor.  Dolayısıyla ana akım medya, bu haliyle çok uzun süre ana akım kalmayabilir.

Ulusal medyadaki niteliksizlik,  yabancı yayın organlarının Türkiye’de alternatif haber kaynağı olmasının da yolunu açtı.  Fox Tv ile Türkiye’de varlık göstermeye başlayan yabancı medya organları daha sonra çeşitlendi. Rusya kaynaklı Sputnik, sosyal medyada Türkçe haberleri en çok paylaşılan yayın organlarından biri oldu.  Son zamanlarda Almanya kaynaklı Deutsche Welle gibi İngiliz Independent de Türkiye’de kapı dışarı edilmiş gazetecilerle Türkçe yayın yapıyor.   Operasyonel trollerin yerine yabancı haber sitelerinin ciddi sesine kulak kabartmak günün şartlarında daha makul gelebilir. Ancak, yabancı haber kaynaklarına bağımlılık medya düzeni açısından oldukça sorunlu. Bu medya organlarının bir kısmı ciddi bir birikim ve geleneğe sahip olsa da bir kaç yıllık geçmişi olan da var. Yarın ülke içeresinde operasyon becerisine erişmiş uluslararası medya organlarına karşı korunaksız hale gelme ihtimali önemli bir sorun.  

Bugüne kadar, bir telefonla yorumcu, gazeteci kovmayacak bir gelenek inşa etmiş olması beklenen 'ana akım' ulusal medya, sosyal medyada galiz küfürler eden veya siyasal partilerin mahalle teşkilat başkanı gibi davrananlar tarafından yönetiliyor. Şu an yerli yazılı ve görsel medya organları saygınlık açısından tam anlamı ile iflas etmiş durumda . Alternatiflerin bir kısmı ise uzun vadede yeni sorunlar doğurmaya gebe.