Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fırat nehrinin doğusuna askeri
harekatın başlayacağını açıklamasının ardından Amerika'dan ardı
ardına dört hamle geldi.
Sırasıyla sayalım:
1 - Amerikan Senatosu, Yemen'de büyük
katliamlara imza atan Suudi Ordusu'na verdiği tüm desteği
kestiğini açıkladı ki Türkiye her ortamda bu destekten yana duyduğu
rahatsızlığı dile getiriyordu.
2 - Düne kadar Arakanlı Müslümanları
dilinin ucuna almayan Amerikan Senatosu, yaptığı son açıklamada,
Arakan Müslümanlarına soykırım uygulandığını kabul etti ki
Türkiye'nin bu yöndeki çabalarını herkes çok iyi biliyor.
3 - Temsilciler Meclisi, Amerikan Başkanı
Donald Trump'a rağmen Suudi Veliaht Prensi Selman'ı Cemal Kaşıkçı
cinayetinde baş suçlu olarak ilan etti ki Türkiye'nin bu konuda
yaptıklarını anlatmaya bile gerek yok.
4 - Ve en önemlisi; ABD'li yetkililer,
Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna düzenleyeceği harekata katılması
beklenen ÖSO gruplarına ve siyasi muhalefete tehdit mesajı
gönderdi.
Son mesaja geleceğiz gelmesine ama önce ilk üç madde ile
ilgili yorumu yapalım.
Amerika'nın Yemen, Arakan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi
hakkında attığı üç adımın, tam da Türkiye'nin savaş çağrısından
sonra atması tesadüf olabilir mi?
Bence değil...
Her üç adımda verilmek istenen mesaj net: "Biz
müttefikiz. Size sıkıntı veren sorunları birlikte
çözebiliriz" diyor Amerikalı yetkililer. Atılan
üç adım da Türkiye'nin Fırat'ın Doğusuna bir gazap ateşi gibi
yağmasını önlemek için atıldı.
Türkiye'nin atılan adımlar sonucunda tansiyonu düşürmesi ve yeniden
masaya dönmesi bekleniyordu büyük ihtimal...
Ama beklenen olmadı.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklama sonrası ilk hava
harekatını gerçekleştirerek operasyonda kararlı olduğunu ve geri
adım atmayacağını gösterdi.
Ve dördüncü adım, yani ÖSO gruplarının tehdit edilmesi de
Türkiye'nin verdiği kararlılık mesajından sonra atıldı.
Amerikalı askeri yetkililer gönderdiği mesajda şöyle
diyor:
"Özgür Suriye Ordusu'nun harekata herhangi bir şekilde
katılımı ABD ve Koalisyon Güçlerine saldırı demektir ve bu gerek
Koalisyon Güçleri gerek ABD ile doğrudan çatışmaya yol açacaktır.
ABD güçleri ile YPG/PKK iç içe geçmiş durumdadır.
Dolayısıyla Koalisyon Güçleri ve ABD güçleri hedef alınıp
çatışmaksızın YPG/PKK'ya saldırılamaz."
Ve utanmadan şu ürkütücü sözü ekliyorlar o mesajın
altına: “Filler tepişirken oradan uzak
durmalısınız”
Anlaşılan o ki günlerdir Türkiye'ye
gönderdikleri "Yapmayın, etmeyin" mesajları
karşılık bulmayınca, bu kez dolaylı
yoldan "Bu işten vazgeçin" demek
istiyorlar.
Türkiye'nin burada atması gereken iki adım var.
Ya "Biz de Özgür Suriye Ordusu ile iç içeyiz ve onlara
yapılan saldırıda bizi karşınızda
bulursunuz" diyeceğiz
Ya da Özgür Suriye Ordusu Mensuplarına geçici Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşı kimliği vererek, "Onlar artık benim
vatandaşım ve benim askerim. Onlara yapılacak saldırıyı Türkiye'ye
yapılmış sayarız" diyerek önlerini keseceğiz.
Amerika bölgede bırakın Türkiye ile, Özgür Suriye Ordusu ile bir
savaşa girmeyi göze alamaz. Alırsa, karşısında Türkiye'yi
bulacağını çok iyi bilir çünkü...
Yapabilecekleri tek şey var ve zaten bunu daha önce denediler.
Ekonomik suikasttan bahsediyorum.
Bu deneme ile Türkiye'ye zarar vermelerine rağmen istedikleri
gibi bir başarı sağlayamadılar. Bir kez daha deneyeceklerine
de ihtimal vermiyorum.
Türkiye kararında ısrar ederse Fırat'ın Doğusundan, hatta
Ortadoğu'dan çekilme dışında bir şansları kalmayacak.
Biz geri adım atmazsak tabi...