Ambalajlar sağlığımızı tehdit ediyor
Abone olUzmanlar ambalaj malzemelerinden gıdaya geçen kimyasal maddelerin sağlığımızı tehdit ettiğini söylüyor.
Anadolu Cam öncülüğünde düzenlenen “Gıda Ambalajındaki
Etkileşimler” konulu toplantı, 3 Mayıs 2010, Pazartesi günü Point
Hotel İstanbul’da gerçekleştirildi. Birçok akademisyen ve STK
temsilcilerinin yanı sıra, gıdaların müşteriye ulaşmasını sağlayan
üreticiler de katıldılar.
Bilinçli ve sağlıklı ambalaj kullanımı konusunda bilgilendirme
amaçlı gerçekleştirilen toplantı, dünyada bu konuda sayılı uzmanlar
arasında yer alan Emhart Glass İsviçre’den Dr. Jane Muncke ve
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Gıda Enstitüsü’nden (GE)
Uzman Araştırmacı Dr. Canan Doğan’ın sunumları ve
bilgilendirmeleriyle gerçekleşti.
Dr. Canan Doğan’ın sunumuyla başlayan toplantıda, Doğan, gıda ile
temas eden madde ve malzemeler, migrasyon testleri ve ilgili
yönetmelikler hakkında bilgiler verirken ülkemizde geçerli olan
konu hakkındaki mevzuatları açıkladı.
“Ambalaj, dış etkenlere karşı başlıca savunmayı sağlar ve
doğal olarak yüksek derecede bir koruma oluşturur. Ancak, gıda ile
ambalaj malzemeleri arasındaki istenmeyen etkileşimlerden oluşan
problemler ambalajın dikkatli tasarımı ve yapımıyla üstesinden
gelinebilir. En çok bilinen ve istenmeyen etkileşim, ambalaj
malzemelerinden gıdaya geçen kimyasal maddeler veya diğer bir
deyişle migrasyondur” diyen Dr. Canan Doğan, gıda
ambalajlarının gıda maddelerini içinde tutma ve korumanın yanında
gıda maddelerinin duygusal kalite ve güvenliğini sürdürme, gıdayı
yararlı bir şekilde sunma ve tüketicilere gıda hakkında bilgi
vermek gibi birçok önemli fonksiyona sahip olduklarını
belirtti.
Ambalaj Materyallerinin Özellikleri!
Dr. Canan Doğan, ambalaj materyallerinin sahip olması gereken genel
özelliklerini şöyle belirtti:
Ambalaj materyali ;
Gıda maddesini, özelliğine bağlı olarak sıcaklık değişimleri, nem,
hava, ışık gibi olumsuz dış etkenlerden korumalıdır.
Gıda maddelerinin bileşiminde istenmeyen değişikliklere ve
organoleptik özelliklerinde bozulmalara neden olmamalı ve gıda
maddesiyle etkileşim göstermemelidir.
Ambalaj materyali üzerinde izin tarihi ve numarası ile üretici
firmanın adı, bulunduğu il ve plastik materyalin kimyasal adlarının
baş harfleri belirtilmelidir.
Doldurma, taşıma ve depolama koşularına dayanıklı ve istiflemeye
uygun olmalıdır.
Dr. Doğan, TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü’nde gıda ambalajları üzerine
yaptıkları bilimsel araştırmalardan örnekler verdi ve akreditasyon
belgesine sahip olan gıda ile temas eden maddeler analiz
laboratuarları hakkında da bilgi aktardı.
Emhart Glass uzmanı Dr. Jane Muncke, gıdalarla temas eden madde ve
malzemelerin içerdiği Bisfenol A, Fatalatlar ve diğer
kimyasallardaki son gelişmeleri anlattı ve konu hakkında kendi
yaptığı araştırmalara yer verdi.
“Gıda ambalajı doğrudan temasta bulunduğu gıdaya bazı
maddeler aktarabilmektedir” diyen Muncke, sözlerine
sürecin büyük ölçüde ambalaj malzemesinin cinsine, yiyeceğin
kimyasına, sıcaklığa ve saklanma sürecine bağlı olduğunu söyleyerek
devam etti.
Dr. Jane Muncke’ye göre bilinenler ile birlikte potansiyel olarak
endokrin bozucu özellikleri taşıyan en az 50 farklı bileşen
bulunuyor. Gıda ile temas halinde olan ambalajlardaki kimyasalların
yediklerimize geçme olasılığı büyük. Plastik gıda ambalajları ve
kaplamalarında bulunun bisfenol A (BPA) ve diğer Endokrin Bozucu
Kimyasallar(EDC)’lardan kaynaklanan riskleri anlayabilmek açısından
iki farklı tür bilgi önemli; bunlardan biri maruz kalma, diğeri de
etki. BPA migrasyonu ve toksitesine yönelik geleneksel testler tüm
ilintili konuları kapsamıyor ve BPA’nın ardındaki bilim de
karmaşık.
Bisfenol A, (BPA) Kullanıldığı Yerler
Dr Jane Muncke, BPA’nın kullanıldığı yerlerin yüzdesel
dağılımlarını da şöyle özetledi:
%65-70 oranında Polikarbonatlı plastikler ( CD’ler, DVD’ler,
elektronik cihazlar, ev aletleri, biberonlar)
%25-30 oranında Epoksi Resin (kaplamalar, yapıştırıcılar,
elektrikli tabakalar, gıda ve içecek kutularının iç kaplamaları,
metal kapakların kaplamaları)
%5 oranında Diğer Kullanımlar (Termal kağıt, PVC+kauçuk katkı
maddeler, diğer kimyasal maddeler için ana madde, diş
dolguları)
Biberonlardaki tehlike!
Dr. Jane Muncke konuşmasına şu açıklamaları yaparak devam etti;
“Policarbonat (PC) biberonlardan ne kadar BPA’nın
aktarıldığı konusunda tartışmalar vardır, bazıları son derece düşük
seviyeler olduğunu iddia ederken, diğerleri oldukça yüksek
seviyelerin söz konusu olduğunu savunmaktadır. İmalatçı firmaya
bağlı olarak BPA kalıntı seviyelerinde birtakım farklar kesinlikle
mevcuttur.
Ancak en ilişkili BPA geçişi, polimer degrade olduğu ve yapı
taşları açığa çıktığı zaman polimer çözülmesine bağlı olarak
gerçekleşir. BPA ayrıca bebek mamalarında, ek gıdalarda da
bulunmaktadır. “Migrasyon testindeki simulant maddeler, degradasyon
yöntemi ile açığa çıkma işlemine yönelik tasarlanmamıştır ve
potansiyel olarak yüksek seviyelerde açığa çıkma ile sonuçlanan
senaryolar vaka bazında incelenmelidir”. (Biedermann-Brem ve Grob
2008)
İnsan sağlığını korkutan etkiler…
Dr. Jane Muncke’ye göre, kısa süre önce yetişkin insanlarla
gerçekleştirilen epidemiyolojik çalışmalarda kalp hastalıkları,
diyabet ve erkek cinsel işlev bozuklukları görüldü. Şüphelenilen
etkilere yönelik liste daha uzun (obezite, PCOS, vs.) ancak bunlara
yönelik herhangi bir epidemiyolojik çalışma henüz yok.
Nisan 2008: Kanada bebek mamaları/biberonlarında BPA’yı
yasakladı.
Ocak 2010: Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA), BPA’ya ait
görüşlerini değiştirdi, çocuk gelişimi üzerine “birtakım kaygılar”
.
Nisan 2010: Danimarka bebek mamalarında BPA yasaklandı.
Mayıs 2010: Avrupa Gıda Güvenlik Kurumu, BPA’ya dair yeni bilimsel
görüşlerini yayınlayacak.
Dr. Jane Muncke sözlerini bitirirken, plastik atıklarımız
konusunda tekrar düşünmemiz ve bunları daha verimli, daha
sürdürülebilir bir şekilde yönetmemiz gerektiğini belirtirken,
muhtemelen, geçmişte işe yaramış olan tekrar kullanılabilir cam
şişeler gibi alternatiflere de geri dönmemiz gerekebileceğini
vurguladı.