Bazı şeyler vardır zor zamanlarda kıymeti daha iyi anlaşılır.
İnsanın varlıkta değil ama yoklukta ve zorlukta algıları
daha iyi çalışır.
Olaylara farklı bir pencereden bakar ve farklı bakış açıları
geliştirir. Böyle zamanlarda daha önceden görmediği şeyleri görür,
adeta idraki açılır ve yeni bir hayata merhaba der.
Sanırım yarın gece böyle günlerden birisi olacak...
Dünya son altı aydır, ülkemiz ise son üç aydır korona
ile yatıp korona ile kalkıyor. Dünyaya yön vermeye çalışan
ve burnundan kıl aldırmayan süper güçler adeta sefilleri
oynuyor.
Dünyayı şekillendirmeye çalışan devletler, şimdi kendi
vatandaşlarına yardım edememenin utancını yaşıyor. Medeni olmakla
övünen devletler, bir insanı yaşama bağlayan aletleri kapatmanın
acizliğini yaşıyorlar.
Devletler bazında yaşanan bu acziyet fert planında da
aynen tezahür ediyor.
Tatillerini geçirmek için yer beğenemeyen insanlar şimdi
evlerinin dört duvarı arasında yaşamanın ne kadar güzel olduğunu
anlatmaya çalışıyorlar.
Banka hesaplarında envaı çeşit para cinsi biriktiren ensesi
kalınlar küçücük bir mikrop karşısında servetlerinin beş
para etmediğini görüp koronaya yakalanmamak için sosyal
mesafenin dibine vuruyorlar. Yaz ayını yazlıklarında, kış
ayını kışlıklarında geçirenler bir odadan diğer odaya geçmeyi
hayatlarında yapabildikleri en büyük değişiklik olduğunu fark
ediyorlar.
Velhasıl kelam hem dünya olarak hem de toplum olarak
mini minnacık bir virüsün önünde diz çöktük.
Acziyet ve çaresizliğin ne demek olduğunu iliklerimize kadar
hissettik, hissediyoruz.
Değil sokağa çıkmak evlerimizin balkonlarına bile çıkmaya korkar
olduk.
Tabiri caizse dibe vurduk…
Şimdi ise dibe vurmanın etkisi ile yükselişe geçebiliriz.
Önümüzde bunun için muazzam bir fırsat var: Kadir
Gecesi…
Bin aydan daha hayırlı olduğu noktasında bütün ulemanın ve
ümmetin ittifak ettiği bu gecede acziyetimizin farkına vararak
yöneleceğimiz Rabbimizin merhametini celp
edebiliriz.
Küçücük bir virüsün hakla yeksan ettiği nefsimizi ayaklarımızın
altına alıp çıkacağımız Rabbimizin huzurunda ilahi kurtuluşa
erebilir, ömrümüzü kârlı ve verimli devam ettirebiliriz. Virüse
çare bulmasını umarak güvendiğimiz dağlara yağan karların etkisiyle
ortaya çıkan çaresizliğimizle el açıp yalvaracağımız
Rabbimizden ilahi müjdeler alabiliriz.
Evet, bu Kadir Gecesi, korona virüsünün etkisiyle
yaşayacağımız en farklı Kadir Gecesi olabilir.
Yeter ki biz acziyetimizin farkına varabilelim, çaresizliğimizi
anlayabilelim, dağlar kadar biriktirdiğimiz servetimizin bir hiç
olduğunu idrak edebilelim.
Toplum ve millet olarak son üç yüz yıldır ziyadesiyle mağdur
ettiğimiz ve yalnızlaştırdığımız ve bu nimetten kendimizi mahrum
bıraktığımız gece Kadir Gecesi. İhya edilmesi
durumunda kısa yoldan en büyük lütuflar ile
mükafatlandırılabileceğimiz gece.
İhya edilmesi durumunda, yıllar boyu yapmaya
çalıştığımız ibadetlerin nerdeyse bütününe karşılık gelen bu gece
dünyamızı ve ahiretimizi kurtaracaktır.
Kandil simitleri ile ya da tebrik mesajları ile vicdanlarımızı
rahatlattık bu zamana kadar. Cami ve türbe gezileri ile turizm
endüstrisi haline getirmememiz gerektiğini idrak edelim
korona vesilesi ile.
Yaptığımız hatalardan bağışlanma isteneceği gibi kötülükler ve
korona salgınından muhafaza için de talepte bulunabiliriz.
Eğer bunu yapabilirsek korona sayesinde Rabbimizle
aramızdaki engelleri aşabiliriz.
Servet, güç, iktidar, zenginlik, kuvvet gibi kavramların asıl
sahibinin Mâlik’ül-Mülk olan Rabbimiz olduğunu anlayabilir
ve bunu hayatımıza geçirebilirsek ne mutlu bizlere.
Yaşadığımız şu ibretli günlerden de ders almayacak ve hala nefis
ve hevamızın peşinde koşmaya devam edeceksek veyl olsun
bizlere.
Bu günler de bizi kendimize getiremezse bizi ancak kıyamet
paklar…
Aman ha! Bu fırsatı kaçırmayalım!