Amaç nitelikli eğitim
Abone olKoç Üniversitesi Kampüsü'nde ilk dikkat çeken manzara kampüs içindeki Osmanlı mimari tarzı ile yapılmış binalar.
Üniversitenin sembolü haline gelen saat kulesinin en tepesindeki
Osmanlı Kıraathanesi ise özel misafirleri ağırlıyor. Sarıyer Rumeli
Feneri’nde ormanlık alan içinde yer alan kampüs, öğrenciler
açısından gözden uzak, ferah bir mekan olsa da ulaşımın zorluğu
öğrenciyi etkiliyor. Üniversite yönetimi de bunu aşmak için düzenli
olarak Sarıyer’e servis kaldırıyor. Koç Topluluğu’nun maddi
desteğini her zaman yanında bulan üniversite, kısa sürede
Türkiye’nin sayılı üniversiteleri arasında yerini aldı. Rektör
Prof. Dr. Attila Aşkar, amaçlarını nitelikli öğrenci ve hocalarla
dünya çapında bir eğitim öğretim faaliyeti yürütmek olarak
açıklıyor. Üniversite sayısal olarak çok öğrenci almak yerine az
öğrenciye nitelikli eğitim vermek felsefesiyle hareket ediyor. 1993
yılında kurulan üniversitenin şu an 2 bin civarında öğrencisi var.
Bu yıl 600 civarında alacağı öğrencinin 200’üne burslu eğitim
verecek olan üniversite, 3 bin lisans ve 500 lisansüstü öğrencisine
ulaşmayı hedefliyor. Üniversite, ekonomi ve mühendislik alanında
öne çıkıyor. Rektör Attila Aşkar, özellikle ekonomi alanında dünya
çapında yapılan araştırmalarda ön sıralarda yer aldıklarını
belirterek, geçtiğimiz yıl yapılan bir araştırmada dünyanın en iyi
ekonomi departmanları arasında ilk 100’ün içine giren iki
üniversiteden biri olduklarını vurguluyor. Üniversitede öğrenciye
ilk yıl Çekirdek Program adı altında ortak dersler veriliyor, daha
sonra küçük sınıflarda (20 kişilik) bireysel eğitime geçiliyor.
Aşkar, öğrencinin kredili olan sistemde derslerinin yüzde 25’ini
seçmeli olarak aldığına dikkat çekiyor ve bu derslerde öğrenci ile
öğretim üyesinin usta–çırak gibi çalıştıklarını söylüyor. Seçmeli
ders uygulaması ile aynı bölümde okusa ve aynı diplomayı alsalar
dahi iki öğrencinin farklı eğitim görebileceği sonucunu ortaya
koyuyor. Mezunları Koç Topluluğu’nda çalışmıyor Üniversitenin en
önemli özelliklerinden biri mezunlarının çok zorlanmadan çeşitli iş
sahalarına girebilmeleri. İlk başlarda Türkiye’nin en büyük
ekonomik güçlerinden olan Koç Topluluğu’na bağlı şirketlerde görev
alıyor gibi algılansa da mezunlarının ancak yüzde 18’inin Koç
Grubu’nda çalıştığını öğreniyoruz. Üniversite yönetimi, lisansüstü
eğitime giden mezunlar haricinde kalanların yüzde 75’inin çeşitli
sektörlerde ve prestijli işlerde çalıştığını vurguluyor.
Üniversitenin akademik kadrosu da alanında başarılı olmuş
insanlardan oluşuyor. Attila Aşkar, öğretim kadrosunun yüzde
90’ının yurtdışında önemli üniversitelerde görev yapan Türk
insanlarının Türkiye’ye çağrılmasıyla oluştuğunu belirterek,
bunların yüzde 95’inin de tam zamanlı çalıştığını ve üniversite
kampüsünde yaşadığını söyledi. Bu durum da öğrenci ile öğretim
üyesinin sürekli iletişim halinde olmasını sağlıyormuş. Okulda
fizikî altyapı itibarıyla bütün imkanlar öğrenci ve öğretim
kadrosunun araştırma yapabilmesi için hazırlanmış. Üniversiteyi
bitirenler yurtdışındaki üniversitelerde rahatlıkla lisansüstü
eğitim için kabul görüyor ve çoğunluğu burslu okuyor. Üniversitede,
aktif halde bulunan 26 kulüp var. Bu kulüplerden Model Birleşmiş
Milletler Kulübü, geçtiğimiz yıl dünya çapında bir organizasyona
imza atmış ve 32 ülkenin öğrencilerini Türkiye’ye getirmişti.
Öğrenciler kulüpler vasıtasıyla her yıl en az bir aktiviteye
katılmak zorunda. Bu da onların sosyal hayata hazırlanmasına
yardımcı oluyor. Üniversiteyi kazananların ilk yıl çektikleri en
büyük sıkıntı, derslerin zorluğu. Yetkililer bunu uzun bir
üniversiteye hazırlık döneminden sonra öğrencilerin kendini
bırakmasına bağlıyor. Derslere devam mecburiyeti olan üniversitede
hocalar işi sıkı tutuyor. Bu yüzden düzenli çalışma alışkanlığı
olmayanlar zorlanıyor. Üniversitenin eğitim ücreti 12 bin dolar.
Hemşirelik bölümü ise 3 bin dolar. Bu ücretlere yurt ve diğer
harcamalar eklenince yıllık maliyet 15 bin dolara kadar çıkıyor.
Hemşirelik bölümü öğrencileri burs alırlarsa, bu bursun karşılığı
olarak Amerikan Hastanesi’nde çalışıyorlar. Üniversitedeki 2 bin
civarındaki lisans öğrencisinin üçte biri burslu eğitim görüyor.
Attila Aşkar yaptıkları bir araştırmada, burslu öğrenciler ile
burssuz arasındaki eğitim farkının 3. sınıftan itibaren
kapandığını, bunun da üniversitenin eğitimdeki önemli bir başarısı
olduğunu söylüyor. Kaynak : Zaman