Sonunda bazı seyleri daha başlamadan bitirir hale geldik. Katil
Esad'ın askerlerini Afrin'e sokma girişimi başladığı gibi sona
erdi.
Görüntüleri izlemişsinizdir. İzlemeyenler için anlatayım.
Esad'a bağlı güçler silahlı araçların üzerinde zafer işareti
yaparak Afrin'e doğru ilerliyor.
O sırada tepelerinde dolaşan İHA'nın gözleri her hareketlerini
an be an izliyor. Tam harekete geçtikleri anda göz, koordinatları
veriyor. Fırtına Obüsleri harekete geçiyor, atılan bombalar
neredeyse on metre yakınlarındaki boş araziye düşüyor.
Açın o görüntüleri dikkatlice izleyin!
Bombaların düştüğü yerde bir Hilal görüntüsü oluştuğunu
göreceksiniz. Bir başka deyişle Osmanlı'nın savaş taktiği olan Kurt
Kapanı şeklinin top gülleleriyle nakşedildiğine şahit
olacaksınız.
Bombaların düşmesiyle birlikte, biraz önce zafer işareti yapan Esad
güçleri tırım tırım gerilemeye başlıyor.
O anlarda canlı yayında olan Suriye televizyonunun muhabirleri
görüntüyü tüm dünyaya telaş ve panik halinde anlatıyor.
Ne dedikleri belli değil.
"Anlatmaya gerek yok görüyorsunuz, vay şöyle olmuş, vay
böyle olmuş, söylemem görüyorsunuz" diyorlardır herhalde,
bilemiyorum.
Afrin'de yaşanan kısaca şudur:
"Kim olduğuna bakılmaksızın, gözümüzü kırpmadan
vururuz" sözümüzü tutup tutmayacağımızı öğrenmek için bizi
test ettiler. Niyetimizi ve kararlılığımızı sınadılar. Aynı
zamanda, "İzleniyor muyuz?" sorusunun
cevabını almak istediler. Tüm bu soruların cevabını bir
seferde aldılar.
Dedim ya...
Artık bazı oyunları başlamadan bitirir hale geldik. "Ne
yaparsanız yapın, biz bu yoldan dönmeyiz. İstikamet önce Afrin,
sonra Münbiç" dedik. Yaşanan paniğin nedeni biraz da
bundan kaynaklanıyor.
Esad ne yapacağını şaşırdı, Amerika ise ne yapacağını hepten
şaşırdı. Kurdukları tuzaklar, oynadıkları oyunlar tek tek başlarına
geçiriliyor. Kıvırdıkça kıvırıyor, sancı tutmuş gebe kadın gibi
kıvranıyorlar.
Biz ise terörü bölgeden kazımak için yolumuza devam ediyor,
yaptığımız hamlelerle teröristleri kurtarmaya çalışanlara,
"Aslan ile avın arasına girilmez" mesajı
veriyoruz.
Herşey istediğimiz gibi gidiyor.
Fırtına Obüsleri terör yuvalarını tarumar ediyor. Siha'cı
Sezgin'e inat hava araçlarımız teröristlerin başını
çıkardığı her noktayı görüyor ve bombayı bırakıyor.
Hem de canlı hayında...
Hem bombayı bırakıyor, hem de bombalama anını dünyaya HD
kalitesiyle izletiyor.
Bu arada...
TSK'nın Esad güçlerine yaptığı şeye askeri dilde
"Caydırıcı atış" deniyor. "Görüyorum ve
uyarıyorum. Biraz daha yaklaşırsan bu bombalar tepene
iner" anlamına geliyor bu atışlar.
Siz bunu, "İstersem, bu roketleri ağzınızda
patlatırım" diye de okuyabilirsiniz.
Gel gör ki içimizdeki sütü bozuklar bu durumu bıngıldak
beyinleriyle yorumlayıp, “Ama roketler boş
araziye düştü” diyor. Allah askerimizi ve polisimizi
korusun. En çok da içimizdeki hainlerden!..
Sahi...
Hazır milli ve yerli silahlar üretiyoruz. Selçuk Bayraktar böyle
tipitipleri roket misali Afrin'e Münbiç'e fırlatacak bir alet yapsa
ne güzel olur!
Yahu vallahi çok güzel olur!