Altemur Kılıç'a üç tokat
Abone olÇetin Altan'a üç tokat atmak istediğini yazan Altemur Kılıç'a cevap gecikmedi. Nebil Özgentürk, Kılıç'a çok sert bir cevap yazdı.
Nebil Özgentürk'ün Altemur Kılıç
hadisesi! başlıklı
yazısı büyük bir tartışmayı da beraberinde getirecek.
Altemur Kılıç, kendisine
yakışan (!) biçimde Çetin Altan'a vermiş, veriştirmiş!
"Benim ahdım" var demiş; "Çetin Altan'la
bir yerde karşılaşırsam, yüzüne üç tokat atmak isterim. Biri,
milletim için, biri ordum adına, üçüncüsü de kendim adına... Şimdi,
onu altmışlı yıllarda döven rahmetli dostum, Yassıada'da koğuş
arkadaşım Hamit Fendoğlu'ya rahmet okuyorum!
Şimdi...
Dikkatinizi iki noktaya çekmek istiyorum... Biri kendi
adıma!
Eğer, Mehmet Barlas alıntı yapmasaydı Altemur
Kılıç'ın, bir yerlerde falan yazdığını(!) öğrenemeyecektim! Ama
açıkçası, bu, nevişahsına münhasır ve "Türk basınının
şahinler şahini, "kalemi ince, kılıcı keskin (!) üyesi"nin
nerede (!) olduğunu, ne yapıp ettiğini merak ediyor da
değildim!...
Meğer.. Yıllar boyu, en Türkçü, en turancı, en kökten-milliyetçi,
en ırkçı gazete ve dergilerde, "Babam Kılıç Ali"
diye başlayan yazılarında genellikle hedef gösteren,
özellikle hedef saptıran, asmayalım da besleyelim mi diyen, hak
hukuk diyenlere en kolay yoldan "hak tuuu" yanıtını(!) veren, insan
haklarından söz edeni "vatan haini" diye özetleyen...
Kısacası, "kendine Türk" olan Altemur Kılıç..
Habertüurk'te yazıyormuş da haberim yok! Son
olarak, (üç beş yıl önce falan) bir köşeden yine dilinin frenini
tutmadan, tabii ki "Türk'e Türk propagandası"
(Altan'ın kulakları çınlasın) yaparken, yargısız infazları,
işkenceleri savunurken, şöyle bir okumuştum(!) da gülüp
geçmiştim...
Bir de, bi tesadüf ya, bu tür yazıları yazdığı sırada bir haber
okumuştum gazetenin birinde... Haber, Kılıç'ın, "vatan
sevgisi" ve "turancı fikirleri"ni değil,
"iş" tecrübelerini hatırlatıyordu!
Şöyle yazıyordu haberin girişinde... "Şişli Belediye
Başkanı Gülay Aslıtürk'ün eşi Orhan Aslıtürk'ün eski kayınpederi
olan Altemur Kılıç'ın, yönetim kurulu başkanlığını üstlendiği DEMPA
şirketi, Halk Bankası ve Emlak Bankası gibi devlet(!) bankalarından
aldığı önemli miktarda kredilerden dolayı incelemeye
alındı!"
Neyse, demek ki Kılıç'ın "çok değerli
fikirler"ini yine farkeden birileri olmuş da
"yazar" kadrosuna almış, sağolsunlar
varolsunlar!
Çetin Altan'la ilgili dikkat çekmek istediğim konu da şu.. Altemur
Kılıç, en kestirme yoldan konuşmuş!
"Çetin Altan'ı atmışlı yıllarda döven...." diye
başlıyor ve "Hamido"ya rahmet okuyor!
Kılıç'ın, "döven" biri için rahmet okumasına
diyeceğim bir şey yok da...
Ancak "dövme"ye takılmadan edemem! Çünkü, bilirim,
Çetin Abi'den çok dinledim, çok üzüldüm, çok
kahrettim, bu "altmışlı yıllarda geçen olay"ı... O
olay bir linç girişimiydi... "Teke
tek" değildi, "kavga, döğüş" değildi ve
erkekçe değildi! Hainceydi, insanlık
ötesiydi...
Merak edenler ayrıntısını Altan'ın, "Ben
Milletvekiliyken" kitabından okuyabilir ama özeti şu.
Çetin Altan, TİP(Türkiye İşçi Partisi)
Milletvekili olarak Meclis'teydi... Demirel'in AP'si de, TİP'in
kapatılmasını savunuyordu..
Tartışmalar, karşılıklı sözler derken, AP'li İçişleri Bakanı Faruk
Sükan, oturduğu koltuktan Parti'sini savunan Altan'a, "Sen,
Nazım Hikmet'i beğenen adam değil misin?" diye sordu..
Çetin Altan'ın son sözü; "Nazım Hikmet vatan
şairidir" oldu.. Çünkü, o saniyeden itibaren onlarca AP'li
milletvekili (Hamit Fendoğlu dahil) Altan'a çullanmış, tabanca
kabzalarıyla, yumruk, tekme, hatta sopalarla öldüresiye, hunharca
vurmaya başlamıştı....
Çetin Abi, ölümden dönmüştü o gün... Haftalarca tedavi gördü. Ancak
bir gözünü kaybetmişti...
Yani, tekrar ediyorum, dövme değil, tam bir hainlikti,
alçaklıktı, linç girişimiydi, insanlıktan çıkma
haliydi!
Şimdi, madem nerede olduğu (!) ortaya çıktı,
Altemur Kılıç'a ve benzerlerine(!) bende gördüğüm yerde
"tokat" niyetine üç kez şiir okuyacağım!
Üçü de "vatan şairi Nazım"dan olacak!