Altaylının Teke Tekindeki ENAYİ
Abone ol'Enayi' ifadesi Teke Tek'e katılan Cihan Oskay'a ait... Enayi dediği kişi ise kendisinden başkası değil.. İşte ayrıntılar.
Oskay konuştu, Altaylı sordu ve köşeye sıkıştı. Açılan her
telefon Oskay'ın yeni bir marifetini ortaya koydu. İşte Fatih
Altaylı'nın Teke Tek'inde konuşulanlar:
Altaylı: İddiaları ortaya attıktan sonra neler
yaşadınız...?
Oskay: O programa katıldıktan sonra büyük
sıkıntılar yaşadım. Sokağa çıkamıyorum... Tedirginim... Herkes şunu
anlamalı, Fenerbahçe büyük bir kulüp benim hedefimde
Sarı-Lacivertli kulüpe laf etmiyorum... Hedef saptırıldı. Ben
hedefe kondum...
Altaylı: Telegol'de yayınlanan ses bantları o programda mı
hazırlandı.
Oskay: Hayır öyle birşey yok. Benim bir nokia telefonum
vardı. Kızmınında webcamı vardı. Onunla kendi imkanlarımla
hazırladım.
Bu olayı açıklamadan önce çok uzun süre düşündüm. Sonunda kararımı
verdim...
Altaylı: Kayıtları ne zaman yaptınız?
Oskay: O kayıtları Ağustos ayının sonunda
hazırladım. 4 kayıdı bir 2 kayıdı bir yaptım. Tamamen amatörce
yapılmış bir kayıttır.
Altaylı: Niçin Telegol'e gittiniz?
Oskay: O programın formatı benim açıklayacaklarımı
sansürsüz yayınlayacak bir açılımda geldi bana
Altaylı: Peki Ahmet Çakar, Telegol'den önce kendisine
gittiğinizi iddia etti?
Oskay: Ahmet Çakar'ın iddialarına yanıt bile
vermek istemiyorum. Durumdan vazife çıkarttı. Zaten hakkında cezai
davalar açıldı. Tüm söyledikleri külliyen yalan.
Altaylı: Peki kasetlerin açıklanma tarihi kritik bir maçın
arifesine geldi. Bu tesadüf mü?
Oskay: O kısmı tamamen prosedürden kaynaklandı.
Program 1 hafta öncesinden hazırdı. Fakat gerekli hazırlıklar ve
izinler ancak denk geldi. Olayın gelişimi tamamen tedadüftür.
Altaylı: Sizin söylediklerinizin içinde çelişkiler olduğu
ileri sürülüyor.?
Oskay: Hayır söylediklerimde çelişki yok. Orda
söylenen 300 bin dolar sonra belirtilen 150 bin dolar karışıklı
yok. Peşin verilen para 150 bin dolardır. Ben bu rakamdan başka bir
şey telaffuz etmedim. Bu arada Mustafa Çebi'nin ismini bu işe
karıştırdığım için çok pişmanım. 70 yaşına gelmiş bir adam. Çok
üzgünüm.
Ahmet Çakar canlı telefon bağlantısında
Ahmet Çakar: Oskay'a bir soru sormak istiyorum.
Siz benimle nerde hangi lokantada kimlerle görüştük?
Oskay: Sabah'ın yanındaki lokantada görüştük.
Ahmet Çakar: Yanımızda kimler vardı?
Oskay: Başbaşa görüştük?
Çakar: Yalan söylüyorsunuz. Ben size kimler
olduğunu hatırlatayım. Telegol programından Aygün Özipek, Santra
programından Ersin Düzen vardı. Kabul ediyor musunuz?
Oskay: Evet doğrudur görüştük.
Çakar: Peki Oskay'a sormak istiyorum. Bana
televziyona çıkmak istediğini söyledin mi?
Oskay: Hayır öyle birşey söylemedim.
Çakar: Oskay, orda bana bu programda söyledikleri
anlattı. Fakat elinde ses kayıtları yoktu.
Bende ona o zaman sen bu iddiaları dile getirdiğinde Oktay
Derelioğlu almadım dese, ne diyeceksin dedim. Oskay'ın sesi
çıkmadı.
Ağustos'un son haftasıydı bu görüşmeleri yaptık. Beni kuytu bir
noktaya çekip. Bana 10 bin euro çocuğum ve karım için uçak bilet
verin size herşeyi anlatacağım.
Oskay: Çok güzel senaryo yazıyorsunuz. Tebrik
ederim. Ben sahtekar ve üç kağıtcı değilim.
Altaylı: Trabzonlu futbolculara para götürdüğünüzü
iddia ediyorsunuz?
Oskay: O paraları ben götürdüm. 2001-2002 sezonun
son maçıydı. Galatasaray, maçı 4-0 kazandı. Yangın merdivenin
yanında asansör vardı.
Elimdeki çantada 250 bin dolar para var. Oktay bana abi dedi sen
arkamdan gel. Korkuyor tabi. Arama var. Parayla birlikte
yakalanmaktan korkuyordu. Bana 6. kattayız dedi.
Bu kata çıktım. Oktay ve Tamer Tunalı'nın odasıydı. Tüm futbolcular
iki iki odaya girdi. Tabi Trabzonlu futbolcuların bu olaydan haberi
yok. Onlar duyarsa kızarlar dediler.
Ben onlara siz yarınki maçta Galatasaray'a yenilin, Samsun'daki
maçın skoru ne olursa olsun. Siz üzerine düşeni yapın yeter. Bu
parayı bir prim olarak kabul edin diye konuştum. Futbolcularda bana
üzerimize düşeni yaparız, isterse Galatasaray maçı 8-0
kazansın.
Altaylı: Siz spor yazarınız. 11 Nisan 2005'de bir
yazınız var? Bu yazınızda Aziz Yıldırım'ı bayağı bir övüyorsunuz?
Bu yazınızda Telegol'ü eleştiriyorsunuz. Onları Galatasaraylı olmak
itham ediyorsunuz yazınızda. Sonra neden gidip Telegol'e
konuştunuz.?
Oskay: Ben bu tercihimde hata yaptığımı
düşünmüyorum. Gidip Fenebahçeli bir programda bildiklerimi
anlatamazdım. Zaten bu olaylardan sonra artık köşede yazamıyorum.
Adeta linç edilmek isteniyorum. Allah'tan Papa burdayken suikast
girişimi olmadı. Onu da benden bilirlerdi.
Altaylı: Ortağınız gazeteye ilan verip neden aradı
sizi?
Oskay: Hayatımda hep bordolu olarak çalıştım.
Hiçbir zaman kendi kendi işim olmadı. Bu iş denememizde 10 ay
sürdü. Zaten bu gazeteye ilan veren kişi hakkında gerekli davayı
açmıştım.
Ortağımız dediğinizde zaten işletmenin borçlarını bizim üzerimize
yapıyordu. Borç 750 milyara dayanınca bende çeketimi alıp gittim.
Oda zaten borçları için aramıştır.
Benim evim yok, kiradayım, arabam yok, bir köşede evim yok.
Kimsenin malını çalmadım ben. Hesaplarım ortada.
Altaylı: Ahmet Çakar'la 8 aydır görüşmediğinizi
söylediniz. Son görüşmenizde karınızın ameliyatı için görüştüm
demişsiniz. Daha sonrada köftecide görüştüm diyonuz. Bu bir çelişki
değil midir.
Oskay: Tüm görüşmemiz 10 dakikadır. Tek görüşmemiz
köftecide geçmiştir.
Mustafa Çebi canlı yayına telefonla
katıldı
Mustafa Çebi: Hayatı boyuncu üç kağıtcılık yapmış.
Bizde bunları bilmemiş olarak ona selam vermiş insanlarız. Ona şunu
sormak istiyorum. Arabayla çantada 150 bin dolar olduğu halde
İstanbul'dan Samsun'a geldiğini söylüyorsun. Yıldırım'ın masasında
alıp para hangi yollardan geçip buraya geldin. Bunları anlatabilir
misin? Sen büyük bir yalancısın.
Oskay: Sözlerimin arkasındayım.
Mustafa Çebi: Seninle iki defa görüştük. Başka
görüşmemiz olmadı. Zaten onda da yemek yedik. Ben 70 yaşında
adamım. Hayatın yalan senin. Senin ağzını burnunu da dağıtırım ben.
Döverim seni ben. Sayın Altaylı, yanınızda bir yalan makinası
oturuyor.
Oskay: Ben size hakeret etmiyorum. Sözlerim
çıkmazsa intihar ederim. Sonuna kadar söylediklerimin
arkasındayım.
Gürcan Bilginç canlı yayına telefonla
katıldı.
Bilgiç: Benim adıma paralar istiyorsunuz. Benim
adıma pazarlıklar yapıyorsunuz... Aylarca insanlar yüzüme rüşvetci
diye baktı. Siz buna sebeb oldunuz.
Oskay: O dönemde iş yapan firma işini yarım
bırakıp kaçtı. Bilgiç beyin bahsini yaptığı 4 milyar para ise benim
banka dekontlu maaşımdır. Tüm olay budur. Belgeside elimdedir.
Altaylı: Herkes sizi sahtekarlıkla suçluyor.
Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'de 40 milyarlık bir
paradan bahsediyor.
Oskay: Ben Federasyon'a basın danışmanlığı yaptım.
Zamanında herkesin buyur ettiği ben artık istenmeyen birisi
oluverdim. Benim zamanımda basketbol maçları televziyonlarda canlı
yayınlanmaya başlandı.
Altaylı: Yıldırım bu parayı neden sizin
götürmenizi istedi. Etrafında bir sürü insan varken neden siz.?
Oskay: Olay biraz tesadüf oldu. Başlangıç Oktay
Derelioğlu ile oldu. Onun ve Alpay'ın Fenerbahçe'ye gelişinde etkim
oldu. O dönemde Oktay Trabzon'daydı. Başkanla konuşurken bizden
gittikleri için, şu çocuklara bir prim verelim sözünden çıktı bütün
mesele. Sonra ordan Samsun'a geçtim. Samsun'a para götürmeyide ben
teklif ettim.
Altaylı: Neden elinizdeki belgelerle Federasyon'a
gitmediniz?
Oskay: Ben kendimden çok eminim. Türkiye böyle bir
yüzleşmeye hazır değildi. Adeta şoka girdiler.
Oskay'ın Gürçan Bilgiç'le birlikte çalıştığı Portakal'ın
İşletme Müdürü Engin Güleç canlı telefon bağlantısına
katıldı.
Engin Güleç: Siz bana gelip, Gürçan Bilgiç adına
gelip 4 milyar istemediniz mi?
Oskay: O parayı benim maaşım olarak hesabıma
yatırdınız.
Engin Güleç: Yazık yazık yazık... yalan
söylüyorsunuz... Siz gelip benden Bilgiç adına 4 milyar
vermezseniz, bu yerin işletmesini alamayacaksınız demediniz mi?
Engiç Güleç: Oskay'ın o dönemde net maaşı 1.5
milyardı. 2 aylık maaşı olan 3 milyar ve 4 milyarı da Gürcan Bilgiç
adına rüşvet verecek diye hesabına yatırdım.
Altaylı: Sizin bu açıklamalarınıza Fenerbahçe
Başkanı Aziz Yıldırım sert bir açıklama yaptı. Fenerbahçe'ye karşı
düzenlenmiş bir komplonun parçası olduğunuzu ileri sürdü.
Oskay: Ben Fenerbahçe'yi hedef almadım. Diyorum ki
kulüp başkanı böyle böyle bir iş yapmıştır. Ben kötü bir adam
değilim. Futbol temiz olsun istiyorum. Söylediklerimin
arkasındayım.
Yıldırım'ın ilk ofisine gidişim 1999 yılıdır. Alpay'ın transferiyle
olmuştur. Kozyatağı'nda Alpay'ı aldım. Sabah 09.00' da ofise
gittik.
Şekip Mosturoğlu canlı yayına bağlandı.
Mosturoğlu: Oskay hakkında Kadıköy Cumhuriyet
Savcılığı'nda suç duyurusunda bulunduk. Kendisine bir tebliğ
ulaşmadığını söylüyor. Bunun sebebi de bir adresinin olmayışıdır.
Sizin aracığılınızla bize bir adresini bildirirse seviniriz. Gidip
vereceği ifadede bu iddialarını ispatlayabilir.
Hukuk önünde Fenerbahçe'ye attığı bu karanın hesabını verecektir.
İddialarını ispatlayamazsa gerekli cezayı alacaktır.
Altaylı: Siz Fenerbahçe olarak, Oskay'ın
iddialarına karşılık, Federasyon ve savcılıklar soruşturma açmazsa
dahi kulüp olarak işin peşini bırakmayacağınız söyleyip, olayın tüm
yönleriyle araştırılmasını mı istiyorsunuz...
Mosturoğlu: Fenerbahçe olarak tüm olayların
aydınlanmasını istiyoruz. Zaten Cihan Oskay bizim muhattabımız
değildir. Kendisi zaten bizim nazarımızda bir piyondur. Kendisi
zaten attığı bu lekenin cezasını mahkemeler karşısında
verecektir.
Oskay: Ben sözlerimin arkasındayım. Sizede
yaptığınız hakaretler için dava açtım. Ben yalan makinasına
bağlanmaya razıyım. Nerde isterseniz ben hazırım.
Altaylı: Sizin ilişkiniz olan hiç kimse sizin için
iyi demedi. Herkes size karşı. Bir kişi de çıkıp sizin için iyi
demiyor. Bunda bir anormallik yok mu?
Oskay: Bu zamanda benim birisi kötü derse üzülmem,
iyi desede sevinmem. Ben kendimden eminim. Bir mücadele veriyorum.
Yıllar sonrası vicdan azabı duyarak harekete geçmişim. Sonuna kadar
gideceğim.
Altaylı: Niçin bir anda ortaya çıktınız. Gerçekten
vicdan meselesi mi?
Oskay: Evet tamamen vicdanı... Yaşımız 60'a
dayanmış. Bakmışsınız, geride yaptığınız bir iş yok. Burda bir iş
yapmaya kalktık. Bu ülkede şike tahkim kurulları kuruldu.
Toplantılara kolkola girildi, kolkola çıkıldı. Biliyorsunuz,
çaycısına kadar paraların paylaştığı belirtildi, yine bir netice
çıkmadı. Ben bunun neden böyle olduğunu açıklamaya çalışıyorum.
Zaten hep parayı paylaşan konuşuluyor. Kimse bu parayı kimlerin
gönderdiğini sormuyor... Sorun burda...
Altaylı: Sizin Aziz Yıldırım'dan talepleriniz mi
oldu. Onlar mı karşılanmadı?
Oskay: Hayır, öyle bir beklentim olmadı. Bütün
hesaplarım ortada.
Stadyum Programı Yorumcusu Bilgin Gökberk canlı telefon
bağlantısında
Gökberk: Turgay Demirel Federasyonu döneminde
tanıştık. Orda danışman olduğunu söyledi. Bir süre sonra beni
aradı. O sırada CNNTürk'te Pivot programını sunuyordum. Oskay bana
gelip, Turgay Demirel'le anlaşamadığı ve onun hakkında programına
çıkıp eleştirecek şekilde açıklamalar yapmak istediğini
söyledi.
Bizde verdiği bilgileri tatmin edici bulmadığımız için teklifini
kabul etmedik. Programa çıkartmadık. Bunu bilgi olarak paylaşmak
istedim.
Oskay: Söyledikleri tamamen doğrudur.
Altaylı: Aziz Yıldırım sizinle dostluğunu
sürdürseydi, yine bu açıklamaları yapar mıydınız?
Oskay: Açık söylemek gerekirse, bu açıklamalarda
bulunmayabilirdim. Bu açıklamayı belkide bir kağıt mendil gibi
kullanılıp bir köşeye atılmışlık hissiyle yaptım. Kendimi
kullanılmış hissediyorum. Birileri omuzlarıma basarak yükseldi. Ama
olayın diğer bir tarafı var. Türkiye bu olaylara hazırlıklı
değildi. Şok içindeler. Şu anda sistem kendi kendini koruyor.
Şu gelişmeler, nasıl olurda Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy'u
rahatsız etmez anlamıyorum. İnsan bir çağırmaz mı beni. Kardeşim ne
oluyor gel bir anlat bakalım demez mi?
Zaten bir büyük kulübü başkanı benim bu anlattığım gerçek olayları
televziyonlara çıkıp milyonlarca insanın gözünün içine baka baka
yalandır dediği anda tamamen bittim... Ama bu iddiaların aksini
ispatlarla kendimi Taksim Meydanı'nda asacağım.