Altaylı'dan literatüre yeni bir kavram
Abone olFatih Altaylı basın literatürüne yeni bir kavram daha kazandırdı. Altaylı, Milliyet Gazetesi'nin depremle ilgili yaptığı bir habere "işkembeden araştırma" ismini verdi.
Fatih Altaylı, iletişim diline yeni bir kavram daha hediye
etti. Milliyet Gazetesi'nin önceki gün manşetten verdiği iyimser
haberinin bilimsel olmadığını savunan
Altaylı "İşkembeden araştırma" deyimiyle yeni
bir kavramsallaştırmaya gitti. Altaylı'nın eleştirilerinden Vatan
Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu da nasibini aldı.
İşte Altaylı'nın "Veri olmadan tahmin olur
mu?" başlıklı yazısı:
- MİLLİYET Gazetesi’nin dünkü manşetinde ‘müjde’ niteliğinde bir
haber vardı.
İstanbul’da 7’nin üzerinde büyüklükte bir deprem üretmesi beklenen
Marmara’daki fayın yarısının kırılmış olduğu ve bu nedenle bu
büyüklükte bir deprem oluşumunun mümkün olmadığı duyuruluyordu.
Başlık beni sevindirdi ama içini okuyunca sükutu hayale
uğradım.
Çünkü bu ‘öngörü’, ‘bilimsel verilerle’ hareket eden deprem
uzmanlarından gelmiyordu.
Yerin kilometrelerce altındaki, hele hele bir de üzeri denizle
örtülü bir fayın durumunu ‘işkembeden’ öngörülerle tespit etmek
imkansızdı.
Ciddi araştırmalar yapmış olmak şarttı.
Bu ciddi araştarmaların en ciddisini yapan kişilerin görüşleri
gerekiyordu.
Daha önce dünyanın bir numaralı deprem uzmanı sayılan Fransız
Profesör Xavier Le Pichon ile konuşmuştum.
Le Suroit adlı sismik araştırma gemisiyle Marmara’da aylar süren
bir araştırma yapan Le Pichon, fayın iki parça halinde olduğunu ve
ikisinin de yakın dönemde kırılmamış olduğunu söylemişti.
Fay bir seferde batıdan doğuya doğru kırılırsa İstanbul’un başta
Kadıköy olmak üzere doğusu, doğudan batıya kırılırsa Ataköy,
Yeşilköy, Florya, Avcılar başta olmak üzere batısı 7’nin üzerinde
bir büyüklükte depreme maruz kalacaktı.
Oysa fay ortadan kırılmaya başlar ve bir taraf doğuya, diğer taraf
batıya doğru kırılırsa, güç bölünecek ve depremin yıkıcılığı
azalacaktı.
Dünyanın en önemli deprem uzmanı bunları, elde ettiği verilere
dayanarak söylerken, bazı başka bilim adamları ‘işkembeden
araştırmalarla’ kafa karıştırmaya çalışıyorlardı.
Xavier Le Pichon’un yakın çalışma arkadaşı bilim adamı, Profesör
Celal Şengör’ü aradık dün.
O da ‘Bunlar saçmalık’ demekle yetindi.
Gerçekten de bunlar saçmalık. Önemli olan depreme hazır olmak,
dayanaktan yoksun iddialarla geçici olarak rahatlamak değil.
Reklamdan şikayet eden gazeteler reklam yapmasın
VATAN Gazetesi’nde Mustafa Mutlu televizyon reklamlarına açtığı
savaşı sürdürüyor.
Eline kronometre almış, reklamları ölçmüş.
Ve sürenin ‘yasal süreyi’ çok çok aştığını tespit etmiş.
Aferin ona.
Keşke hazır elinde kronometre varken, bir de yayınlanan reklamlar
içinde gazete reklamlarının payını ölçseymiş.
Çünkü televizyonlarda en bol bulamaç reklam yapanlar gazeteler.
Genelde televizyonlarla ‘barter’ anlaşması yaptıkları için her
reklam kuşağının önemli bir bölümü gazete reklamlarının oluyor.
Mustafa Mutlu’nun Vatan Gazetesi de bunların arasında.
Mustafa Mutlu televizyon izleyicilerini bu kadar sevdiğine göre,
Zafer Mutlu’ya gitsin ve ‘Zafer Bey, reklam kirliliğine neden
oluyoruz. Şu reklamları yayınlamayalım’ desin.
Olur mu?
NOT: Televizyon reklamları yaz başından bu yana RTÜK’le varılan
mutabakata uygun olarak yayınlanıyordu. RTÜK şimdi reklam
sürelerinde yeni bir kısıtlamaya daha gitti. Bugünden itibaren çok
daha az reklam izleyeceksiniz. Reklamların süresinden televizyon
yöneticileri de şikayetçi, bunu da lütfen bilin.
Yazı: Fatih Altaylı
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr