Altaylı ölünün arkasından böyle konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın seçim propagandası sürecinde CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasına neden olan "kaset" skandalına ilişkin sözleri Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'yı fena kızdırdı.

Erdoğan ve Arınç''ın sözlerini eleştirmek için konuyu bugünkü köşesine taşıyan Altaylı, Baykal'ı korumak için eski Başbakan Adnan Menderes'i ortaya attı. 

"Menderes'iniz Baykal'ı suya götürür, susuz getirir" diye yazan Altaylı, Adnan Menderes'in ne çapkınlığını bıraktı ne de zamparalığını bıraktı.

İşte Altaylı'nın çok tartışılacak o yazısı...

Muhafazar ama demokrak olan parmizin yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ileri gelenleri Deniz Baykal'ın "İslamcı medyamız" tarafından kamuoyuna suluna "seks kasedini" seçime beş kala dillerine dolamış vaziyetteler.

Hem de ne üslupla...

Dünkü yazımda Bülent Arınç'ın kasedin diğer kahramanı Nesrin Baytok'a yönelik "Aşüfte" sözlerini konu edip "Adap yahu" dedim.
"Edep" demeye dilim varmadığı için.

Ama dilediklerini ve dinleyeceklerini pek zannetmem.
En iyisi onlara "Anlayacakları" dilden hitap etmek.
Biliyorsunuz, bu partimizin öne gelen şahsiyetleri partilerini Demokrat Parti'ye benzetirer. En sevdikleri ve kendilerine en yakın gördükleri lider ise Demokrat Parti'nin o zamanki genel başkanı ve Başbakan Adnan Menderes'tir.

Ve o çok sevdikleri, neredeyse kahramanları olan Menderes, bu gibi "seks" konularında Deniz Baykal'ı ve bilcümle zampara politikacıya ve dahil zamparayı "Suya götürür, susuz getirir".

Bugün Baykal'ı eleştirmek için söyledikleri ne varsa, bunun on, hatta yüz misli o ünlü, o çok sevdikleri Adnan Menderes için söylenebilir.

Adnan Menderes çapkın bir siyasetçi, çapkın bir Başbakan'dı.
Başbakan olması, çapkınlığını durdurmadı, tam aksine azdırdı.
Bu öyle fazla gizleme, neredeyse aleni yapardı.
Hani şimdi Deniz Baykal'a diyorlar ya "Evli barklı adamsın evli kadınla ne işin vardır" diye. Bu işin feriştahını icat eden Adnan Menderes'ti.
Üstelik Adnan Menderes "zamparalığını devlet kudretiyle" yapardı.