Altan'dan Erdoğan'a oy yok sinyali mi?
Abone olTaraf yazarı Ahmet Altan, bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'ın çizgisinin değişmeyeceğini iddia etti...
Dünkü yazısında hükümetle köprüleri atan Ahmet Altan,
bugünkü köşesinde de öfkesini sürdürdü. Altan, yazısında örtülü
olarak 'AK Parti'ye oy vermeyin mi?' demek istedi?
Şu satırlar Ahmet Altan'ın:
"Erdoğan ve AKP, bugüne dek "özgürlük vaatleriyle" bu
toplumdan oy aldı, şimdi "özgülüklerden vazgeçerek" oy alırsa,
seçimlerden sonra bugünkü çizgisini değiştireceğini hiç
sanmıyorum."
Altan bugünkü yazısına şöyle başladı:
Herkesin aklında aynı soru.
Cumhuriyet tarihinin Turgut Özal'dan sonraki en değişimci, en
atılımcı, büyük sorunlar karşısında en cesur, asker karşısında en
dik, Kürt meselesinde en açılımcı, Avrupa yolunda en istekli
başbakanına ne oldu?
İlk akla gelen cevap, yaklaşan seçimlerde MHP'nin-oylarını almak
istiyor, onun için milliyetçi muhafazakâr tabanın hoşuna gidecek
işler yapıyor.
Henüz daha aynı sıklıkta dile gelmeyen ikinci cevap da, bu
seçimlerde alacağı oylarla seçilecek parlamentodan, anayasayı
değiştirip "başkan" olarak Çankaya'ya çıkmayı hesaplıyor.
Bunların ikisi de doğru olabilir.
MHP'yi baraj altına itip, milletvekillerini arttırarak Çankaya'ya
başkan olarak çıkmanın taşlarını döşeyecek bir politika
izliyordur.
Erdoğan'ın MHP oylarına göz diktiğini belirten Altan yazısına şöyle
devam etti:
Eğer Erdoğan'ın aklındaki buysa, o zaman Nabi Yağcı'nın dünkü
harika yazısında ortaya koyduğu, "AKP büyük sorunları kesinkes
çözmek zorunda olduğu noktaya gelince korktu," tesbitinde
belirttiği "korkunun" nedenleri de daha berraklasın MHP'lileşerek
MHP'nin de oylarını almak, sistemle ve orduyla iyi geçinerek de
sorunsuz olarak Çankaya'ya çıkmak.
Sayıştay Yasası'nda niye askerle anlaşıp orduyu halkın denetimi
dışında bıraktığı, Kürt meselesinde neden "devletin dilini"
kullandığı, bütün büyük meselelerde çözümleri dondurup, heykel,
dizi gibi enti püften kavgalarla muhafazakâr kesimin gözünü
boyadığı da açıklanmış olur.
Bugüne dek AKP'nin ilerici politikalarına destek olmuş, askerî
vesayetin gerilemesi için mücadele etmiş demokratların tavrı bu
noktada ikiye ayrılıyor.
Bir kısmı bu "politika değişimini" anlayışla karşılamaktan
yana.
Onlar, Erdoğan'ın "seçimlere kadar" MHP'lileşeceğini, milliyetçi,
devletçi, tutucu bir tavır sürdüreceğini, seçimleri kazandıktan
sonra da yeniden "ilerici" bir kimliğe bürünüp özgürlükleri
genişleteceğini, onun için bu politikanın fazla eleştirilmemesini
savunuyorlar.
Doğrusu ya, birçok açıdan onlara katılmıyorum.
Altan'a göre Erdoğan'ın bu politikaları değiştirmesini
beklemek hayal ürününden ibaret:
Önce izninizle şu soruyu sorayım; MHP'lileşerek, tutuculaşarâk
seçimleri kazanan biri, seçimleri kazandıktan sonra neden tavrını
değiştirsin?
MHP'li, milliyetçi, devletçi, orduyla "barışık" bir anlayışla
iktidar olabilmenin, ülkeyi bu anlayışla yönetmenin "konforu" başka
nerede var?
Değişimleri durduruyorsun, orduyu Sayıştay benzeri çeşitli
tavizlerle yanına alıyorsun, parlamentoda büyük bir çoğunluğun var,
önünde Çankaya ve başkanlık yolu açık, neden kendi kişisel
geleceğini, Kürt meselesi gibi, Kıbrıs meselesi gibi'
sorunları.çözmeye kalkarak tehlikeye atacaksın?
İki yıl daha bu milliyetçi çizgide oyalanır kapağı Çankaya'ya
atarsın.
Bu arada, keskinleşen sorunlar nedeniyle sokak gösterileri
çoğa(ırsa, son öğrenci olaylarında olduğu gibi polise "al copunu,
yürü" dersin.
Sayıştay meselesinde olduğu gibi orduyu gizli anlaşmalarla yanına
aldıysan, "Sarıkamış şehitleri" safsatalarıyla milliyetçileri
tavladıysan, gerçekte hiçbir ciddi değişiklik yapmadan, inanç
özgürlüğünü sağlam bir temele bağlamadan bir tür "rüşvet-i kelam"
sayılacak heykel ve dizi kavgalarıyla muhafazakârların da gönlünü
kazandıysan, neden başkanlığını halkın gerçek özgürlüğü için
tehlikeye atıp sorunların üstüne gidesin?
Düşünsenize, devletin diliyle konuşan, Kürtlerin haklarını inkâr
eden Erdoğan, bu tutumuyla Güneydoğu'daki Kürtlerden oy alabilirse,
Kürt meselesinde bir adım atar mı?
Her politikacı gibi Erdoğan'ı da en korkutacak tehlike oylarının
azalmasıdır, Kürtlerin dilini inkâr etmek onun aldığı Kürt oylarını
azaltmazsa niye Kürtlerin özgürlüğü için uğraşsın?
Erdoğan ve AKP, bugüne dek "özgürlük vaatleriyle" bu toplumdan oy
aidi, şimdi "özgülüklerden vazgeçerek" oy alırsa, seçimlerden sonra
bugünkü çizgisini değiştireceğini hiç sanmıyorum.
AHMET ALTAN DÜN NE YAZMIŞTI? |
Taraf yazarı Ahmet Altan, dünkü köşesinde Erdoğan'a çok sert yüklendi. Yazıyı okumak için bu linki tıklayın |
Ha, bizim bunları söylememiz, Erdoğan'ın fazlasıyla devletçi,
askerci, tutucu politikalarını eleştirmemiz seçim sonuçlarını
etkiler mi derseniz, hayır etkilemez.
Öyle bir gücümüz yok.
Bizim birtek gücümüz var, hiçbir kişisel çıkar beklemeden, bir
siyasi ikbalin peşinde kıvrılıp bükülmeden, politik hesaplar
yapmadan, doğru gördüğümüzü açıkça söyleyebilme özgürlüğüne sahip
olmamız.
Tek başımıza kalsak bile vicdanımızın ve aklımızın söylediğini
yüksek sesle dile getirebilmemiz.
' Eğer gördüğümüz doğruysa, tavrımız.dürüstse, eninde sonunda
toplumun vicdanı, bizim vicdanımızın sesine cevap verir,
demokratlar hiçbir seçimi etkileyemez ama her zaman toplumun
vicdanı olmayı sürdürür.
Bırakın politikanın kaygan zemininde makam hesapları yapanlar
kaypak zikzaklar çizsin, siz politikacı değilsiniz, bir "politikacı
gibi" kaygan ve kaypak olmak zorunda da değilsiniz.
Sahip olduğunuz tek güçten, özgürlüğünüzden, dürüstlüğünüzden,
vicdanınızdan "politikayı iyi anlamak uğruna" vazgeçmeyin,
politikadan "iyi anlamak" bazen insanı kendine ihanet etmeye kadar
götürür.
Aklınızdan hiç çıkarmayın ki kendine, vicdanına, dürüstlüğüne
ihanet eden "demokrat bir aydın" toplumun vicdanında da yok olur
gider.