Altan'dan Erdoğan'a kurşun gibi sorular
Abone olBaşbakan Erdoğan köşe yazarlarına yüklendi. Taraf gazetesinin tepe ismi Ahmet Altan'ın yanıtı gecikmedi.
Başbakan Erdoğan "kaçak Ermeniler" polemiğinde köşe yazarlarına
"Türkiye'nin avukatı olun" diye çıkıştı. Taraf
Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Erdoğan'a "Peki, sen
kimsin?" diye cevap verdi.
Altan'ın Erdoğan'a yönelttiği sorular adeta kurşun gibi..
Erdoğan'ın yaptığını iddia ettiği zik zakları dile getiren Altan'ın
soru tarzındaki cevabı çok konuşulacak.
(...)Başbakan Tayyip Erdoğan'ın özellikle köşe yazarlarının
eleştirilerine kızdığında kullandığı epeyce nobran ve saygısız bir
soru kalıbı var.
"Sen kimsin?" Bu soruyu, bu tonlamayla sorma hakkının yalnızca
kendinde bulunduğuna inanan bir havası bulunuyor.
Sanıyorum aynı sorunun aynı şekilde kendisine sorulabileceğini hiç
aklına getirmiyor.
"Peki, sen kimsin?" Gördüğümüz, izlediğimiz, bazen hayranlıkla
alkışlayıp, bazen hayretle eleştirdiğimiz bu "kalabalık kişilik
galerisindeki" Erdoğan portrelerinden hangisi asıl Erdoğan'a
tekabül ediyor?
"Komşularıyla sıfır sorun" politikasını izleyen, dünyanın saygı
gösterdiği "yaratıcı ve parlak" diplomat Erdoğan mı sensin?
Yoksa, Ermeni protokolünü önce imzalayıp sonra vazgeçen güvenilmez
politikacı mı sensin?
Kürt açılımını başlatan "cesur" lider mi sensin?
Yoksa Habur'daki olayları görür görmez çark eden, pısan, geri
çekilen, kendi başlattığı açılımı sürdürmeyi beceremeyen ürkek adam
mı sensin?
"Yaradılanı severiz Yaradan'dan dolayı" diyen, her ırkı, her
inancı, her kavmi kucaklayan hoşgörülü Müslüman mı sensin?
Yoksa, Ermeni politikaları çıkmaza girince İstanbul'da ayda dört
yüz liraya çalışan zavallı Ermeni kadınını "sınır dışı" etmekle
tehdit eden, Hazreti Muhammed'in "veda hutbesini" unutan milliyetçi
mi sensin?
Ergenekon soruşturmasını başlatan, devlet içindeki çetelerin üstüne
yiğitçe giden "hukuk sever" lider mi sensin?
Yoksa, "Ergenekon'un avukatıyım" diyen Deniz Baykal gibi "İttihat Terakki çetelerinin avukatlığına" soyunan "çetesever" politikacı mı sensin?
Askerlerin darbe girişimleri karşısında dik duran, boyun
eğmeyen, direnen, mücadele eden "büyük lider" mi sensin?
Yoksa "darbeci" İttihatçıların cinayetlerine sahip çıkan, savunan,
mazeretler uyduran "darbesever" mi sensin?
Gazze'deki İsrail vahşetinin kurbanı olan çocukların kahraman ve
pervasız savunucusu mu sensin?
Yoksa Güneydoğu'da taş attıkları, şarkı söyledikleri, ıslık
çaldıkları için hapislere tıkılan çocukları kurtarmaya bir türlü
cesareti yetmeyen yönetici mi sensin?
Avrupa Birliği'ne üye olmak için en ciddi adımları atan çağdaş adam
mı sensin?
Yoksa, tarihteki bir suçun altını çizdikleri için çeşitli
ülkelerden büyükelçilerini çekip, içe kapanmaya doğru giden
İttihatçı mı sensin?
Davos'ta dünyaya meydan okuyarak dünyanın saygısını kazanan dünya
lideri mi sensin?
Yoksa içerde MHP'ye üç beş oy kaybedeceğim diye MHP'lileşen
kasaba politikacısı mı sensin?
Dersim'e "katliam" diyecek cesarete ve tarih bilgisine sahip
entelektüel mi sensin?
Yoksa, İttihatçıların Almanlarla birlikte işledikleri cinayetleri
"ben Müslümanlar soykırım yaptı dedirtmem" diye sahiplenen "tarih
cahili" mi sensin?
27 Nisan muhtırasına dimdik karşı çıkarak ülkenin kaderini
değiştiren "kahraman" mı sensin?
Şemdinli'de savcıyı harcayan ürkek adam mı sensin?
Anayasayı değiştiren "demokrat" mı sensin?
Seni eleştirenlere kızınca hemen onları suçlayan, suçlama hakkını
kendinde gören, "Türkiye'nin çıkarlarını savunmuyorlar" diye ucuz
polemiklere başvuran "tehditkâr" adam mı sensin?
Sen kimsin?
Ve böylesine çelişkilerle doluyken sen ne cüretle, hangi kendini
beğenmişlikle, yaptığın her hamleye alkış bekler, bütün
çelişkilerinin aynı hayranlıkla kabul edilmesini
isteyebilirsin?
Hangi körlük, yaptığın hataları eleştirenlerin "suçlu" olduğuna
seni bu kadar kolay inandırır?
En akıllı, en cesur, en yiğit, en dürüst olduğuna ve senin
dışındaki herkesin de "zaafları" bulunduğuna mı inanıyorsun?
Sen, sadece senin kavga edebileceğini, senden başka kimsenin
kavgaya giremeyeceğini mi sanıyorsun?
Siyaset sahnesinin şu anda en cesur, en ilerici, en dürüst olanı
sensin ama bu ülkedeki en dürüst, en cesur, en ilerici olan sen
değilsin ve hayat sadece siyaset sahnesindekilerden ibaret
değil.
Çelişkilerle dolu olmak belki politikacılığın gereklerindendir
ama bütün bu çelişkilere alkış beklemek, alkışlamayanları suçlamak
için ucuz polemiklere dalmak da neyin nesi?
İyi bir insana da, -senin sevecen dindarlığını hatırlayarak
söylersek- iyi bir Müslüman'a da yakışan tevazu, dürüstlük, şefkat,
cesaret, hakkaniyet, adalettir.
Öyle davrandığında alkış ananın ak sütü gibi helaldir.
Ama haksızlık ettiğinde eleştirenlere saygısız bir hoyratlıkla "sen
kimsin" diye bağırdığında duyacağın sadece sevimsiz bir
yankıdır.
"Peki, sen kimsin?"