Altandan 2. Genelkurmay var iddiası
Abone olBalyoz planındaki gazeteciler listesi hala gündemin odak noktası. Nagehan Alçı listenin başında olan Mehmet Altan ile konuştu...
Taraf’ın ortaya çıkardığı Balyoz kod adlı plan yine
ortalığı karmakarışık etti. Planda içerik kadar, gazetecileri iki
gruba ayıran liste de dikkat çekiciydi.
Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı da bu hafta “Tutuklanacaklar”
listesinin en tepesindeki isimlerden Prof. Dr. Mehmet Altan ile bir
araya geldi ve Türkiye’nin geldiği noktayı konuştu.
Altan kendisiyle yapılan röportajda, “Balyoz fikrimi değiştirdi,
artık ordunun içinde cuntacılar var demiyorum. Bütün ordu
darbecilik virüsüyle rahatsızlanmış” dedi. Çözümün profesyonel
orduya geçiş ve 12 Eylül rejiminden kurtuluş olduğunu söyledi.
Ayrıca Altan ‘balyoz’ planının ortaya çıkmasından sonra ‘Askerin içinde birkaç çürük elma var’ denemeyeceği görüşünde: Ben bunları bir-iki adamın işi olarak görüyordum. Ama Balyoz sayesinde tüm TSK’nın darbe virüsüyle rahatsızlandığını düşünmeye başladım. Bunları o zihinsel yapı üretiyor. Yoksa sürekli darbe düşünen bu kadar çok adam çıkmaz.
l Bir süredir askerin yaptığı darbe planları üzerine
çeşitli senaryolar ortaya atılıyor. Balyoz bunlardan farklı mı?
Bize yeni bir şey söylüyor mu?
Evet, ben bunları bir iki adamın işi, münferit bir iş olarak
görüyordum. “Çürük elmalar” diyordum ama Balyoz sayesinde
düşüncemin yanlış olduğunu, tüm TSK’nın darbe virüsüyle
rahatsızlandığını düşünmeye başladım. Bugüne kadar hep
“Cuntacıları, darbecileri alın” diyordum ama artık fikrimi
değiştirdim.
Şimdi ne diyorsunuz?
Bunları o zihinsel yapı üretiyor. Yoksa sürekli darbe düşünen bu
kadar çok adam çıkmaz.
Artık “ordunun içindeki çürük elmalar” demiyor
musunuz?
Hayır, demiyorum. Bu ordunun Türk devleti içindeki konumu, anlayışı
AB standartlarına indirgenmedikçe bu darbe işi sürecektir. Balyoz
çıktı diye şu andaki faaliyetler durmuş değil.
Hali hazırda devam eden planlar olabilir
mi?
Evet, ettiğine eminim. O ıslak belgenin üstünün bu kadar hızlı bir
şekilde nöbetçi mahkemeyle örtülmesi, adli tıp raporunun yok
sayılması beni dehşete düşürdü. Burada askeri eğitimin yenilenmesi
şart.
Ama hep “TSK’da eğitim düzeyi çok yüksektir, teknik
imkanlar, gelişmişlik seviyesi bu ülke standartlarının çok
üzerindedir” denir. Bu bir mit mi?
Bu kadar gelişmiş bir orduya sahibiz de neden Kıbrıs’ta kendi
gemimizi batırdık ve bunu 16 yıl sakladık? Ya da üç-beş çapulcu
dediğimiz PKK neden 25 yıldır bitmiyor? Biz Karlofça’dan beri
toprak kazanmayan bir milletiz.
Kazanmadık ama Kurtuluş Savaşı’nda büyük güçlere karşı
zorlu bir mücadeleden çıktık. Bu bir başarı değil mi?
I. Dünya Savaşı’na girdiğimizde topraklarımız 5 milyon
kilometrekareydi. Yani bunların hepsi propaganda.
ALLAH’TAN 2. GENELKURMAY VAR
DİĞER SAYFADA...
“Güçlü ordu” bir efsane mi?
Evet güçlü ama içeriye karşı. Ben dünyadaki bunca gelişmeye rağmen
savunmadaki ilerlemeler üzerine konuşan tek bir generale
rastlamadım. Çağa ayak uyduramıyor çünkü hep siyasetle ilgili.
Mevcut orduyu revize edebiliriz mi diyorsunuz yoksa
tamamen tasfiye edip yerine yenisini mi koymak lazım?
Revize edebiliriz. Bizim ülkemize dışarıdan gelecek bir saldırı
hedefiyle büyümesi lazım bu insanların. Yeni giren çocuklara doğru
eğitim verilse... Bir de Allah’tan ordu tek vücut değil. Bu darbe
planlarını sızdıranlar var çok şükür. Ben onlara 2. genelkurmay
diyorum.
KEMAL SUNAL’IN TOSUN PAŞASI
Balyoz iddiaları ortaya atıldıktan sonra dönemin 1. Ordu Komutanı
Çetin Doğan çıkıp sizinle ilgili “Bu tosuncuklar Çetin Altan’ın
Türkiye’ye en büyük armağanıdır” dedi. Bunu duyunca ne
hissettiniz?
“Tosun Paşa’nın toplu eserleri” başlıklı yazımı yazdım gazeteye.
Başka ne söyleyeyim, muhatabım olmaz. Bizi hedef alan adamın
niyetinin hiçbir zaman iyi olmadığını yaşayarak gördüm ben. Ağzı bu
kadar bozuk Çetin
Doğan gibi generallerin üslubu bana Kemal Sunal’ın Tosun Paşası’nı
hatırlattı. O derdini savcıya anlatsın.
Genelkurmay Balyoz’la ilgili olarak “Bu bir tatbikat
planı” diyor.
Öyleyse benim adım ne arıyor orada? Cami bombalaması ne arıyor?
Hepimiz burada yaşıyoruz. Ben babamı nasıl alıp götürdüklerini
biliyorum. Vicdan ve akıldan bahsediyorlar, kemik yaşını büyüterek
Erdal Eren’i astılar. Yalan söylemek ayıp bir şey. Bu aczdir,
başarısız adam yalan söyler.
ORDUNUN REVİZE EDİLMESİ GEREK
Yalan mı bilgi eksikliği mi?
Yaa bilgi eksikliği! Yapan adamın bilgi eksiği olur mu? Bu darbe
planını görünce ordunun revize edilmesi gerektiğine kanaat
getirdim. Demokratik hukuk standartlarında bir ülkede böyle
rezilliklere yer olmaz. Bu bir kalite sorunu. Bu düzeyde adamlar
buralara gelmez. Bu kaliteyi düzeltmek lazım.
Bizim artık profesyonel orduya geçmemiz lazım. Bu halk çocuklarını
zorla asker edip, bunlar üzerinden siyasetle uğraşmak iyi bir şey
değil.
Ahmet Hürriyet’te daha çok para alıyordu
Bütün bunların konuşuluyor olmasında Taraf’ın önemli
katkısı var. Bundan birkaç yıl önce Nokta ‘Darbe günlüklerini’
yayımladı diye arama yapıldı, kapandı da Taraf nasıl yoluna devam
edebiliyor?
Taraf’ı çıkaranlar Türkiye’de doğal olarak sarayın sakinleri
olabilecekken böyle bir şeye kalkıştılar. Bu bir ilk. Önce de
adımlar vardı. Ahmet Altan Güneş’te 13 gün kalabilmişti mesela. Ama
ilk defa bunun arkasında birileri dar imkanlarıyla duruyor. Bu
tamamen özel bir durum. Ama tabii çektikleri eziyetler cabası.
Bunlara girmeseler en azından üç yılları çok rahat geçecekti.
Ahmet’in Taraf’tan önceki hayatını biliyorum. Hürriyet Pazar’da
yazıp şimdiki maaşından daha fazla para alıyordu. Ahmet yazıya
sadıktır.
TürKiye’de ordunun devleti var
Askerin sivil mahkemede yargılanmasına Anayasa
Mahkemesi’nin engel koymasına ne diyorsunuz?
Ordu kurmuş ve kendi kendine dizayn etmiş ülkeyi. Buranın kurumları
göstermelik. Gerçekten hukuk devleti olsak AİHM’e en çok başvuran
ülke olmaya devam etmeyiz. Hadi onu bir tarafa bırak, en fazla
mahkum olan ülke de olmayız. Bunu dünya standartlarına bakarak
söylüyorum. Amerikalı bir gazeteci diyor ki: Her ülkenin bir ordusu
var, Türkiye’de ordunun devleti var.
Bir yerde şöyle demişsiniz: “Biz demokrasiden çok uzak bir
ülkeyiz çünkü bizde asker her zaman her şeye karışıyor. Bu 12 Eylül
cuntacıları yüzünden AB’ye de giremiyoruz zaten. Asker ülkeyi
mahvetti. Demokrasinin önündeki en büyük engel.” Türkiye’de aksak
giden birçok şey var. Her şeyi askere bağlamak doğru
mu?
Rejimi kuran asker. Rejimi ne düzeltecek? Siyaset. Ama siyasetin
kurallarını askerin rejimi değiştirebilir mi? Nitekim görüyoruz, 82
Anayasası hepsinin varlığına hakaret olduğu halde 12 Eylül
rejiminin türevleri oldukları için bunu değiştiremiyorlar. Yani
Türk insanını hep kandırıyorlar. Partiler arasında gidip gelirsen
sistem değişecek zannediyorsun, halbuki 12 Eylül rejiminin
değişmesi lazım.
Bahsettiğiniz, anayasa değişikliği
mi?
Askeri vesayetin varlığını sürekli kılan bütün
mekanizmaların yok edilmesinden bahsediyorum. Sadece anayasayı
değiştirmekle olmaz. Mesela TRT Genelkurmay ile ilgili bir şey
yaptığı vakit onu Genelkurmaya göndermek zorunda.
NİYE LİBERAL FAŞİST OLSAYIM
DİĞER SAYFADA...
Son dönemde “sivil vesayet” kavramı çok tartışılır oldu.
Siz böyle bir tehlike görüyor musunuz?
Askerlerin yaptığı yasa, 12 Eylül rejimi devam ederken sivil
vesayet nasıl olacak? Ama burada herkesin tek adam olma isteği var.
Bu tartışmayı ortala atanlar çevrelerine baksınlar.
l Baksınlar ama çevrelerinde “tek adam” mantığının yaşaması,
hükümette de bunu mazur göstermez, değil mi? Mesela son dönemde
“liberal faşizm”den bahsedenler var. Bu tip şikayetleri dile
getiremez olduklarını iddia ediyorlar...
Liberal faşist olduğumuzu söyleyenlerin arkasındaki ilişkilere
bakmak lazım. Niye liberal faşist olayım? Dünyanın hiçbir yerinde
adam öldürülmesi kabul edilebilir bir şey değlidir.
Evet, işte tam da bu noktada mesela Ergenekon sürecindeki
hukuksuzlukları konuşmanın baskı gördüğünü söylüyorlar.
Ergenekon sürecini sulandırmak istemiyorsan bunun çok önemli bir
süreç olduğunu söyleyeceksin, ardından usul hataları olduğunu
ekleyebilirsin. Ama mesela aynı adamlar Mehmet Baransu’nun
Kafes Operasyonu ortaya çıktıktan sonra tutuklama istemiyle
mahkemeye gönderilmesinde hiçbir usulsuzlük görmediler.
Kamp filan yok özerk insanlarız
Türkiye ile ilgili bir hayaliniz var mı? Mesela “Daha
şeffaf bir ülke istiyorum ve bunun için elimden geleni yapacağım”
gibi bir sorumluluk duyuyor musunuz?
Ben akademisyen ve yazar olmanın gururunu taşıyorum. Okumak için
Fransa’ya gittiğimde burada nasıl bir cehennemde yaşadığımızı
gördüm. Türkiye iç sömürge gibi yönetilmezse bu çileyi çekmez. İç
sömürgenin baş sorumlusu da cumhuriyetin kuruluş biçimi. Batı ile
aramızdaki farkı tüketim modelini değiştirerek aşacağımızı sandık.
Halbuki batının bizi alt etmesinin nedeni üretimdeki dönüşüm. Hiç
üretim konuşmadık, yok şapka mı giyeceğiz, dans mı edeceğiz... Genç
Osman’dan beri böyle.
Tüketim üzerinden Batılılaşmayı savunanlar bugün
“rejimin bekçisiyiz” diyenler mi?
İşte o rejimi kuran mantık. TSK gazetecileri ile bir kutuplaşma
ortamı varmış gibi gösterilmek isteniyor. Muhatap aldığım birileri
yok çünkü onların müktesebatı benim muhatap alacağım bir müktesebat
değil. Uyduruk lafların üzerini kazıyınca orduya sert eleştiri
getirmek istemeyenlerin getirenler karşısında ezilerek kendilerine
göre bir şeyler uydurmalarını görüyoruz. Kamp, mamp yok. Biz burada
aydınlık, özerk insanlarız. AKP 7 yıllık parti. Benim 30 kitabım
var. İnsanları alçakça parti üzerinden ifade ediyorlar. Ben bunları
AKP’den evvel de söylüyordum.