Altan: Gazete olmazsa ne olurdu?
Abone olUsta yazar, Çetin Altan, Balçiçek Pamir'e konuk oldu. Altan, son günlerde Akşam'a verdiği demeçle gündemden düşmüyordu. İşte Altan'dan ufuk açan sözler...
Hiç gazete çıkmasa ne olur?
Ben sormuyorum, usta gazeteci Çetin Altan soruyor. Cevabını
da kendisi veriyor. "Yazar yaşarken yazar sayılmaz" diye devam
ediyor "Beni kimin okuduğuna bakmam, bakarsam politikacı olurum,
yazı yazamam"
Bitmedi tabii. Konuk Çetin Altan olunca insan kıyamıyor yazıyı
kesip biçmeye. İki gün yayınladım yine bitmedi konuştuklarımız.
Bugün röportajın geri kalanı köşeyi kaplayıverdi, kusuruma
bakmayın. Öylesine güzel sözleri, öylesine hoş cevapları var ki
keyifle okuyacaksınız, inanın.
* Tartışma programlarını eleştiriyorsunuz, "Ekonomi
konuşulmuyor, merak edilmesi gerekenler merak edilmiyor"
diyorsunuz. Peki siz niye televizyona çıkmıyorsunuz?
Hayatım gerek yok ki. İnsanların tabuların arkasına sığınıp
konuştuğu bir ülkedeyiz. Bir şey söylüyorsun, "Ona buna dil
uzattın" oluyor. Zamanında Sokrates bu yüzden idam edilmedi mi?
Bugün Mustafa Kemal hakkında söz söyleyecek adam var mı? Yok, değil
mi efendim?
* O kadar kötü değil durum. Bence değişiyor, gelişiyoruz. Eskisi
gibi değil. Hayır değişmiyoruz. Değişme yaratanlar yeni çağlarıyla
gelecekteki çağ arasında bir sentez oluştururlar. Daha burada 3 yıl
sonra ne olacak diye bile konuşulmuyor.
* İşte ben de o yüzden sordum niye televizyona çıkmıyor ve
anlatmıyorsunuz diye. En son atv'deki Siyaset Meydanı'na
çıkmıştınız iki oğlunuzla beraber. Öyle reyting aldı ki kitabı bile
yapıldı söyleşinin. En çok da gençler okuyor sizi. Yeryüzünde hiç
insan olmazsa yazı yazılmaz mı hayatım?
* Yazılır. Yazılır değil mi? Biraz sonra rüzgarın
bütün yazdıklarını sileceğini bilse bile mısralarını kumsala yazar
şair.
* Sanat için sanat yani. Halkın yararına bir şey yapmak istiyorsan
kişi başına yaşam kalitesini artırmakla başlayacaksın işe.
Türkiye'de yöneticiler kendi gerçeklerini açıklamaya korkuyorlar.
İnsanın temel güdüleri vardır. Uyku güdüsü, karın doyurma güdüsü.
Adam kalkmış su kuyruğuna girmiş, arkadaki önüne geçmeye çalışıyor
bu da kavga çıkarıyor. Peki ben o sırada kalkıp da Emile Zola
anlatmaya kalksam adam dinler mi? Merak eder mi yani?
* Önceliği o değildir de ondan. Peki onu diyorum işte. Kaç
kelimeyle konuşuyor bugün Türk insanı düşünsene. Gazeteler bile hep
aynı kelimelerle başlık atıyorlar. Eğer bugün gazetelerin tirajı 30
milyon olsaydı bugün seninle bunları konuşmuyor olurduk.
* Ne konuşurduk? Gündemde uzaya gitme meselesi
olurdu. Zaten çoktan AB üyesi olmuştuk. Heykelleri konuşurduk. İlk
karikatürü kim yapmış onu sorardın bana.
* Sizce sizi en çok kimler okuyor? Kadınlar, erkekler,
gençler? Düşünmem beni kim okuyor, okumuyor diye.
Düşündüğün zaman yazı yazamazsın. Bir gazeteci beni kim okuyor diye
düşünürse gazeteci olmaz politikacı olur. Politikayla yazı ters
şeydir. Ayrıca bence yazar sağken yazar sayılmaz. O zaman Moliere'e
haksızlık yapmış olursun.
* Yazar sayılabilmek için ille de ölmek mi gerekir
yani? Hayır. Ölünce de sayılmaz aslında. Yazar diyebilmek
için yüz sene sonra onun kitaplarının okunup okunmadığına bakmak
gerekir.
* Ya siz? Hatırlanacak mısınız? Onu bilmem. Kimse
bilemez ki hayatım. Karizman yetmese bile özenin yetebilmelidir
yaptığın işe layık olmaya.
* Sık sık "Türkiye'nin en büyük sorunu mesleksizlik"
diyorsunuz. Ya gazetecilik? Gazetecilik bir uğraş alanıdır
meslek değildir. Tek başına yapamadığın bir şeyi meslek diye tarif
edemezsin. Siyasetçilikle gazetecilik karıştırılıyor Türkiye'de.
Çünkü aslında bizde gazetecilik sadece yurtdışında var diye
başlayan bir durumdur. Sence bugün hiç gazete çıkmasa tepki olur
mu?
* Olmaz mı? Ne bileyim, ölçmek lazım.
* Sizce? O tirajlardan belli zaten. 70 milyon
nüfusa 5 milyon gazete.
* "Siyasetle gazetecilik yan yana olmaz" diyorsunuz. Peki
siz niye siyasete girdiniz? Niye? Çünkü 60 tane davam
vardı benim. Dokunulmazlık için girdim, rahat yazabileyim diye. Ben
politikayla yan yana gitmem. Ama unutma ki o dokunulmazlık da
yalnız benim için kalktı. Türkiye'de çok kavram birbirine
karıştırılıyor. Örneğin ben 60 yıldır yazı yazıyorum ama kendi
ülkemin mezar taşlarını okuyamıyorum çünkü anlamıyorum, düşünsene.
Çocuklara bir sürü şiir ezberlettiriliyor. Türk'ün gücü anlatılıyor
şiirlerde. Şimdi çocuk nasıl bir gelecek düşleyecek, nasıl geçim
sağlayacak?
* Bütün bunları söylüyorsunuz ama sonunda mutlaka "Enseyi
karartmayın" diye ekliyorsunuz. Enseyi karartmayın lafı
anneannenizden değil mi? Evet. Rumeli deyimidir o devamı
da var. "Enseyi karartma, sal suya" diye. Düşünüyorsan başın öne
eğiktir ve ensene güneş girer. Enseyi karartmamak için 21. yüzyılda
olmak gerekir.
* Ne demek 21. yy'da olmak? İnsanın devlet ve
ulustan çok daha önemli olduğu bir dönemden söz ediyorum. İnsan
mutluluğu o zaman çok daha fazla olacak. Politikacıların oksijeni
bitecek. Senin torunların benim yaşıma geldiği zaman Amerika
başkanını gazete ilanıyla arayacak.
* Neden? Çünkü getirisi bitecek. Başkan olmanın
getirdiği kar bitecek. İsveç, Norveç'te başkan olmak nasıl karlı
değilse, orada da öyle olmayacak. Kırmızı halılar, resmi törenler
hepsinin sonu gelecek. Her şey iyi olacak ama arada iki nesil
harcanacak. Bilim geliştikçe politikacının çıkarı azalacak. Çıkarı
azalırsa kimse politikaya heves eder mi?
* Ya para işi? Orası doğru, herkes zengin olmak
istiyor. Para donmuş enerji demektir. Bizde kazançtan para kazanmak
yerine servetten para kazanmak yaygın. O da bir artı getirmiyor
Türk ekonomisine. Bak insanlara, kendilerini öldürüyorlar Irak'ta.
Ölen adamın vatan sevgisi sağ kalanın ağzında şiir olur yahu. Ama
ölenin haberi yoktur bundan. Vatanın başındakiler 'Vatan için öldü'
diyorlar ölen için. Ama kimsenin aklına gelmiyor Mehmet Akif'in
nerede askerlik yaptığını sormak. Çocuklara onun şiirlerini
ezberletiyorlar ama.
* Geçenlerde Turizm ve Kültür Bakanı 'az gelişmiş
toplumlarda şiir gelişir' diye bir açıklama yaptı. O açıklama
yeterince konuşulmadı. İslam'da zaten boya yok. İnsanlarda
yaratıcılık var, neye kanalize edecek peki? Düz yazıyı
basacak makine de yok. O zaman işte şiirde gelişme göze çarpar.
Bakan bunu mu söylemeye çalıştı bilemem ama Arap edebiyatındaki
şiirin daha çok yukarı çıkmasının sebebi başka alanlarda kendini
gösterecek yaratıcılık olanağından yoksun olmalarıdır. Kolay mı ona
poz verdirmek? Çok zor çok. İnanın bütün maharet fotoğrafçı Sinan
Akyüz'de.
Röportaj : Balçiçek Pamir
Kaynak :