Alperen olmak bir bedel ve zorluk ister
Abone olBüyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Alperen olmanın bir bedel ve zorluk istediğini söyledi. <br/>Ankara Alperen Ocakla...
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici,
Alperen olmanın bir bedel ve zorluk istediğini söyledi.
Ankara Alperen Ocaklarının düzenlediği iftar programına Destici’nin
yanı sıra, Genel Sekreter Üzeyir Tunç, Genel Başkan Yardımcıları,
İlker Kayalıoğlu, Ünsal Dalgın, Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi
(MKYK) üyeleri Ali Keser, Şevki Arıcı, Yüksek İstişare Kurulu (YİK)
Başkanı Hakkı Öznur, İl Başkanı Gökhan Tüzün, İl Başkan Yardımcısı
Yıldıray Fırat Alperen Ocakları Genel Başkanı Serkan Tüzün, Ankara
Alperen Ocakları Başkanı Ferhan Bayındırlı ve çok sayıda Alperen
Ocakları üyesi katıldı.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici yaptığı konuşmada, Alperen
olmanın büyük onur ve gurur olduğunu ifade etti.
BİR ELİNDE KUR’AN, BİR ELİNDE BİLGİSAYAR
Destici, “Alperen olmak elbette ki bir bedel, bir zorluk ister. Ama
iki cihanda da mükâfatının çok yüksek bir yolun yolcusu olduğunuzu
aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Merhum Muhsin Başkanımızın dediği
gibi ‘Bir elinde bilgisayar bir elinde Kuran-ı Kerim olan bir
gençlik istiyorum’ diyor. Yani Milli şuura, Milli ahlaka, Milli
terbiyeye sahip bir gençlik manevi değerlerimizle bürünmüş, manevi
değerlerimizin elbisesini üzerine giymiş, onu yaşantısında da
amelinde de hayatına geçirmiş bir gençlik ama öbür tarafta çağın
gereklerine, bilimine ve ilmine, çağın donanımıyla da donanmış bir
gençlik istiyoruz” dedi.
HAK YOLDAN AYRILMAYACAĞIZ
‘Ağaca yaslanmayın çürür, duvara yaslanmayın yıkılır, insana
yaslanmayın ölür. Hakka yaslanın baki olan Hak’tır.’ Sözünü
hatırlatan Destici, ‘Onun için Hakka yaslanacağız. Hakka
dayanacağız. Hak yoldan ayrılmayacağız ve sonuna kadar
inançlarımızın, davamızın ve milletimizin emrinde onların
geleceğini ve çıkarlarını öne alarak siyasi hareketimizin varlığını
devam ettireceğiz. Hiç bir dönemde bu büyük millet muktedir bir
iktidar görmedi. İnşallah Büyük Birlik Partisinin iktidarında siz
değerli Alperen kardeşlerimin oluşturduğu Büyük Birlik iktidarında
bu millet muktedir bir iktidar olacaktır’ şeklinde konuştu..
HEP KAN VE GÖZYAŞI
“Kafamızı kaldırıp yeryüzünün neresine çevirirsek çevirelim ne
tarafına bakarsak bakalım İslam coğrafyalarına gözlerimizi
gezdirdiğimizde hep kan ve gözyaşı, zulüm ve büyük bir sömürü
görmekteyiz.” diyen Destici şunları söyledi: “Doğu Türkistan’daki
Uygur Türkü kardeşlerimiz yıllardır Çin’in zulmü altında inim inim
inlemekte ve bu mübarek günlerde maalesef Çin baskısı altında, Çin
zulmü altında belki her gün onlarcası hayatını kaybederek
yüzlercesi gözaltına alınıp akıbetinin ne olduğu bilinmeden
geçiriyorlar. Kafkaslardaki kardeşlerimizin durumu ortada. Irakta,
Türkmeneli’ndeki kardeşlerimize her gün saldırılar yapılıyor.
Suriye’deki Türkmen’iyle, Arabıyla, Kürdü ile mazlum milletlerin
inanmış insanların nasıl birbirine düşürüldükleri, nasıl bir oyunla
büyük bir tezgâhla karşı karşıya bırakıldıklarını ya mezhep
farklılıkları ön plana çıkartılarak ya etnik kökenleri ön plana
çıkartılarak ya iktidar savaşlarıyla nasıl birbirine düşürüldükleri
ve her gün yüzlercesinin hayatını kaybettiğini hep birlikte
televizyondan haberlerden izliyoruz. Adeta alıştırıldık buna
tepkisiz kalan bir toplum haline dönüştürüldük. Üç yaşında beş
yaşında çocukların kafaları kopuyor, bacakları kopuyor, elleri
kopuyor, kundaktaki bebeklere kurşunlar sıkılıyor, gaz bombalarıyla
en son üretilmiş bombalarla onlarca yüzlerce insan bir anda
hayatını kaybediyor. İslam memleketleri büyük İslam meselelerinin
var olduğu yapılar harap ediliyor, şehirler yakılıp yıkılıyor ve
gelecek karartılıyor ve İslam dünyasının ortasına İslam
milletlerinin Müslümanların arasına büyük bir kan ve nefret
tohumları ekiliyor. Belki önümüzdeki onlarca yıl belki ondan daha
fazla elli yıl sürecek yüz yıl sürecek büyük ayrılık tohumlarının
nifak tohumlarının temelleri atılırken maalesef bizler bu konuda
duyarsızlaştırılmaya ve gündem kaçırmayla bu milletimizin gözünden
kaçırılıyor.”
BİZ DİĞERLERİNDEN FARKLIYIZ
Destici, “Afrika’daki Müslüman kardeşlerimizi bugün konuşmuyoruz
bile. Arakan’daki Müslümanlar bu seneki Ramazan ayının maalesef
konusu bile olamadı. Sanıyor musunuz ki oradaki zulümler bitti,
sanıyor musunuz ki oradaki tecavüzler bitti, sanıyor musunuz ki
oradaki açlıktan ölümler bitti. Bütün hızıyla ölümler devam ediyor.
Bütün hızıyla emperyalist sömürü devam ediyor ama maalesef bizlerde
iç gündemimizle uğraştırılarak bu dünyadaki kardeşlerimizle
kucaklaşmamız, onların derdiyle dertleşmememiz için her türlü önlem
alınıyor ve her türlü gündem değiştirme ve saptırma yerine
getiriliyor. Bir mazlum insan varsa, bir mazlum topluluk varsa, bir
mazlum millet varsa o bizim derdimizdir o bizim sorumluluğumuzdur.
Biz onun için diğerlerinden farklıyız. Biz onun için Alpereniz ve
biz onun için Büyük Birlik Partiliyiz” diye konuştu.
MİLLETİ KANDIRMAKTAN VE ALDATMAKTAN VAZGEÇİN
Her zaman millet iradesinden yana olduklarını kaydeden Destici
sözlerine şöyle devam etti: “Mısırdaki hilesiz entrikasız
seçimlerle iş başına gelmiş Mursi hükümetinin askeri bir darbeyle
hem de emperyalist küresel güçlerin maşası olanlar tarafından büyük
bir tezgâhla oyunla görevden uzaklaştırılmasını kabul etmediğimizi
çok yüksek bir sesle söylüyoruz ve o günde söyledik. Mısırlı
kardeşlerimize iradenize ve seçtiklerinize sahip çıkın dedik.
İradelerine ve seçtiklerine bedeli ne olursa olsun sahip çıkmaya
devam ediyorlar. Suriye’ye geldiğimizde iki sene önce Suriye ile
ilişkilerimiz bu noktaya geldiğinde millete iki şey söylendi.
‘Orada Müslüman kardeşlerimiz masum insanlar öldürülürken biz bunu
seyredemeyiz burası bizim iç işlerimiz biz buraya müdahale ederiz’
dediler. O zaman millet dedi ki: ‘Siz Müslümanların öldürülmesine
bu kadar hassassanız bundan birkaç sene önce de İran da milyonlarca
Müslüman hayatını kaybetti. Milyonlarca Müslüman kadının ırzına
geçildi. Milyonlarca çocuk öksüz ve yetim kaldı. O zaman siz niye
aynı duyarlılığı göstermediniz’ dedi. İkincisi de Esad bize verdiği
sözleri de yerine getirmedi dediler. Ben o zamanda söyledim Esad
sizin Şam valiniz mi dedim. Eğer iki devlet arasında söz yerine
getirilmemişse bunun uluslararası boyutu vardır ekonomik
ilişkilerinizi asgariye indirirsiniz, diplomatik ilişkilerinizi
zayıflatırsınız ve birtakım diplomatik yaptırımlar uygularsınız.
Ama bu asla başka bir ülkenin topraklarına müdahaleyi haklı kılmaz.
İki sene önce Suriye de bunlar konuşulurken ölenlerin sayısı
yüzlerle ifade ediliyordu. Bugün yüz bin tane Müslüman hayatını
kaybetti. O zaman niye duruyorsunuz hala. Milleti kandırmaktan
aldatmaktan manevi duygularıyla oynamaktan vazgeçin.’
BİZ ASLA ETNİK KÖKENE DAYALI IRKÇI DEĞİLİZ
‘Biz milliyetçiyiz, Türk milliyetçisiyiz ama asla etnik bir kökene
dayalı ırkçı değiliz.’ Diyen Destici konuşmasını şöyle tamamladı:
“Çünkü Allahın yasakladığı Resulün reddettiği bir felsefeyi bir
düşünceyi bir inancı biz asla kabul edemeyiz. Ölçümüz İslam.
Allah’ın rızasını kim gözetirse kim takvada daha öndeyse Müslüman
odur. Bu büyük Türk milleti on asırdan fazla süre İslam’ın
sancaklarından gelmiştir. İlahi Kerimatullah için nizamı alem
diyerek üç kıtada at koşturmuştur. İslam’ın yeryüzünde ismini
yaymayı tek gaye olarak edinmişlerdir. Ben bunun için gururla ve
şerefle bu büyük Türk milletinin bir ferdi olmaktan onur duyuyorum.
Onun içinde gururla ve şuurla Türk milliyetçisiyim diyorum.
Efendimiz(SAV) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman Medine de üç
tane Yahudi kabilesi vardı. Olarla sözleşme imzalıyor. Hiç kimse
kimsenin dini inancına karışmayacak, ticaret serbest olacak
anlaşmanın kısaca özeti dışarıdan gelen saldırılara da birlikte
karşı konulacak iş birliği yapılacak. Bu ne zamana kadar devam
ediyor. Hendek gazasına kadar. Hendekte Mekkeli müşrikler çok büyük
bir orduyla Medine’ye hücum edince Yahudiler diyor ki: ‘Şimdi Hz.
Muhammed’in Müslümanların işi bitti diyorlar ve müşriklerle
işbirliği yapıyorlar. Hendek gazasından sonra peygamberimiz zırhını
çıkarmadan kabilelerin üzerine gidiyor ve onları Medine’nin dışına
çıkarıyor. Hayber Kalesine sığınıyorlar daha sonra Hz. Ali
komutasındaki bir birliği oraya gönderiyor ve orada da
barınmalarına müsaade edilmiyor. Peygamberimiz düşmanla sadece
lojistik olarak işbirliği yapmıştır. Ölçümüz buysa peki biz aynı
peygamberin ümmeti olarak otuz yıldır ülkemizde kan kusturan,
kundaktaki çocuğu öldürmekten geri durmayan milletin arasına
onlarca yıldır nifak sokan bu ülkenin bir parçasını ayırıp bir
kukla devlet İsrail’in bu bölgede yalnızlığını sona erdirecek
küresel güçlerin sorgusuz sualsiz partneri olacak bir devlet
kurmayı hedefleyen bu kansızlarla bu soysuzlarla siz nasıl olurda
masaya oturursunuz? Nasıl oluyor da müzakereye gidiyorsunuz.
Örneğimiz Hz. Peygamberimizse o zamanda söyledik, bu süreç
Türkiye’yi terör belasından kurtarmaz, çözmez. Tam tersine
çözümsüzlüğe götürür. Önce PKK’yı meşrulaştırır, sonra
siyasallaştırır ve sonrada devletleştirir dedik ve şu anda adım
adım bunların uygulanmaya konulduğunu görüyoruz.”
MERHUM YAZICIOĞLU’NUN KABİR ZİYARETİ
Destici ve iftar programına katılan yüzlerce kişi Tacettin Sultan
Dergahında Teravi Namazını kıldıktan sonra Merhum Muhsin
Yazıcıoğlu’nun kabrini ziyaret ederek dualar okudular.
(İHA)