Almanya’da çifte vatandaşlığı savunacak
Abone olAlman Hristiyan Demokratlar Partisi’nin (CDU) ilk Müslüman milletvekili Cemile Yusuf, on yıllarca yabancılara uzak duran ve sıkı göçmen poli...
Alman Hristiyan Demokratlar Partisi’nin (CDU) ilk Müslüman
milletvekili Cemile Yusuf, on yıllarca yabancılara uzak duran ve
sıkı göçmen politikalarını savunan bir partide, "çifte vatandaşlık
ve vatandaşlık haklarının geliştirilmesini savunacağını"
söyledi.
Batı Trakya kökenli anne ve babası yaklaşık 40 yıl önce çalışmak
için Almanya’ya gelen 35 yaşındaki Cemile Yusuf, Eylül ayındaki
genel seçimlerde CDU’dan aday olarak federal meclise girmeyi
başardı.
Almanya’daki Türk toplumunun başarı hikayelerine genç yaşta bir
yenisini ekleyen Cemile Yusuf, liseyi bitirdikten sonra Almanya’nın
Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Bonn Üniversitesi’nde Sosyal
Bilimler bölümünde lisans eğitim aldı. CDU partisi ile ilk olarak,
parti bünyesinde bulunan Türk-Alman Forumu sayesinde üniversite
döneminde tanıştığını söyleyen Yusuf, siyasi çalışmalarına bu
dönemde başladı.
“2005’TE İLK DEFA BİR BAKANLIĞA UYUM BAKANLIĞI ADI KONULDU”
Üniversite döneminde çok saygın Alman siyasetçilerin uyum
politikası hakkında çalışmaları olduğunu belirten Cemile Yusuf, bu
siyasetçilerle birlikte toplantılar düzenlediklerini ve bu sayede
CDU’nun içindeki tartışmaları, konuları yakından tanıma şansı elde
ettiğini belirtti.
Cemile Yusuf, üniversiteden mezun olduktan sonra Uyum Bakanlığı’nda
işe başlamış. Bu dönemde, 2005 yılında, CDU tarafından ilk defa bir
bakanlığa Uyum Bakanlığı adı konulmuş ve Kuzey Ren-Vestfalya
eyaletinde ilk Uyum Bakanı Armin Laschet olmuş.
Laschet’in bu işi hem isteyerek hem hızlı bir şekilde sürdürdüğünü
ifade eden Yusuf, Alman siyasetçinin Kuzey Ren-Vestfalya’da uyum
konusunu ön plana çıkardığını ve kendisinin de Laschet için çalışma
fırsatı olduğunu söyledi. Yusuf, kendisini asıl etkileyen dönemin o
olduğunu ifade ederek, “Ondan önce de CDU içerisine ayak basmıştım
ama onun hem eğitim ve hem iş konularında yapmış olduğu çalışmalar
ciddi bir anlamda CDU’nun bir açılımda bulunduğunu gösterdi bana.
Bir de Armin Laschet’in konuşmalarında hep böyle bir cümle vardı;
‘Uyum konusunu sırf sorun şeklinde görmek değil, daha çok burada
yaşayan yabancı uyruklu insanların potansiyellerini nasıl ön plana
çıkarabiliriz? Bu bizim gelecek için en büyük hedeflerimizden bir
tanesi.’ Ve bu konuşmalar gösteriyordu ki uyum konusuna hem farklı
bakıyordu, hem de yeni bir not koyuyordu. Bunları toplu hale
getirdiğimiz zaman CDU’ya ayak basmamın nedeninin onlar olduğunu
söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“CDU, SENELERCE ‘ALMANYA BİR GÖÇ ÜLKESİ Mİ DEĞİL Mİ’ SORUSUNU
TARTIŞTI”
Hristiyan Demokrat Partisi’nin uzun yıllar parti içerisinde
“Almanya bir göç ülkesi mi değil mi?” sorusunu tartıştığını dile
getiren Cemile Yusuf, “Ve o yüzden uzun yıllar maalesef
parlamentolara da baktığımızda çok fazla milletvekili adaylarımız
ve milletvekillerimiz yok CDU partisinde. Ama 2005 yılında büyük
koalisyonda Başbakan Merkel uyum konusunu kendi kabinine aldı.
Sayın Böhmer ilk devlet bakanı konumuna getirilen bir bakan oldu ve
Sayın Böhmer Uyum Bakanı sonuçta. Ve 2005 yılından beri CDU
partisinde uyum konusunda çalışmaların olduğunu görüyoruz” dedi.
Yusuf, “İlk İslam Konferansı, Uyum Konferansı CDU tarafından
düzenlendi. Eğitim politikasına 13 milyar daha fazla yatırım
yapıldı. Bunun haricinde iş hayatında, özellikle gençlerin meslek
eğitiminde destek programları düzenlendi. CDU tarafından
üniversitelerde İslam teolojisinin okunması mümkün oldu ve aşağı
yukarı 2 ay önce Müslüman olan üniversiteliler için hükümet
tarafından ilk kez bir vakıf kuruldu. Bunların hepsine baktığımız
zaman CDU’nun son yıllarda çok hedefli bir uyum politikası
sağladığını ve burada yaşayan yabancılara da aynı eğitim ve iş
şanslarını sağlamak istediğini görüyoruz” ifadelerinde bulundu.
“CDU YILLARCA YABANCILARA UZAK DURDU”
CDU’nun yıllarca yabancılara karşı biraz uzak durduğunu ve bu
yüzden Türk asıllı insanların ya da yabancı uyruklu insanların da
CDU’yu hiçbir zaman kendilerini gerçekten kapsayan bir parti olarak
görmediklerini belirten Cemile Yusuf, “Fakat son seçimlerde de
bunların değiştiğini görüyoruz. Hem CDU’ya karşı ilginin arttığını
okuyoruz ve görüyoruz ve aynı zamanda üye sayısının da arttığını
görüyoruz” diye konuştu. Cemile Yusuf konuşmasına şöyle devam
etti:
Şimdi şöyle bakarsak seçim kampanyası esnasında SPD ve Yeşiller
vergilerin artacağını söyledi. Bu vergi artımı orta boyutta olan
işverenlerin aleyhine olacaktı. Ve burada Türk uyruklu işadamları
ile konuştuğunuzda onlar size, ‘SPD ve Yeşiller vergileri arttırmak
istiyorlar. Ben bir işadamı olarak bunu kesin reddediyorum ve o
yüzden benim seçeceğim parti her zaman CDU’dur’ diyorlar. Yani
söylemek istediğim biz yabancı uyruklu seçmen hakkında konuşursak
bu homojen bir grup değil. Bunların arasında işadamlarımız var,
üniversitelilerimiz var, aileler var… Bunlar hepsi artık partilerin
onlara sergilediği hem aile, hem eğitim, hem iş politikasına
bakıyorlar. Aynı zamanda Almanya’nın ekonomik durumu nedir? Biz bir
ekonomik kriz yaşamamıza rağmen, Euro krizi yaşamamıza rağmen
Almanya’nın, AB içerisinde en güçlü ülkelerden bir tanesi olduğunu
görüyoruz. Ve insanların bunların da farkında olduğuna inanıyorum.
O yüzden bu eski sınırlar artık kalkmakta ve yabancı uyruklu
insanların da CDU’yu kendileri için keşfettiğine inanıyorum.”
“ÇİFTE VATANDAŞLIĞIN VE VATANDAŞLIK HAKLARININ GELİŞTİRİLMESİNİ
SAVUNUYORUM”
Çifte vatandaşlık konusunda CDU’nun çizgisi uzun yıllardan beri
aynı olduğunu, Hristiyan Demokratlar’ın çifte vatandaşlığı
reddettiklerini söyleyen Cemile Yusuf, “Fakat ben çifte
vatandaşlığın ve vatandaşlık haklarının geliştirilmesini
savunuyorum. Aynı zamanda CDU’da bulunan başka arkadaşlarımız da
uzun yıllardan beri bu konuyu savunuyorlar ve CDU içerisinde de bu
konuda parti başkanları ile görüşmeler oluyor. Eski Uyum Bakanı ve
Kuzey Ren-Vestfalya CDU Şefi Armin Laschet bu konunun seçimlerden
sonra tekrar masaya yatırılacağını söyledi. Ve biz çok ümitliyiz.
Önümüzdeki dönemde bu konunun da ciddi bir anlamda tartışılacağına
inanıyoruz” dedi.
“ÇALIŞMA ALANLARIM EĞİTİM VE AİLE POLİTİKASI OLACAK”
Çalışmalarını eğitim ve aile politikaları üzerinde yürüteceğini
anlatan Yusuf, “Ben ilk etapta bir milletvekili olarak seçim bölgem
olan Hagen’i iyi bir şekilde temsil etmek istiyorum Alman
Parlamentosu’nda. Bunların arasında benim önem verdiğim noktalardan
bir tanesi eğitim politikası olacak. Maalesef Almanya’ya
baktığımızda eğer bir çocuk akademisyen bir aileden gelirse onun
eğitim yolu çok daha kolay ve çok daha pozitif bir şekilde
ilerliyor. Fakat annesi-babası akademisyen olmayan bir çocuk eğitim
hayatında bir takım zorluklar yaşıyor. Almanların ve CDU partisinin
de hem fikir olduğu, her çocuğun aynı şansa sahip olması
gerektiğini savunarak eğitim politikası üzerinde çalışmak
istiyorum. Umarım ki benim de bu konu üzerinde bir etkim olur. Aynı
zamanda aile politikasına da önem veriyorum çünkü benim yaşımda
olan genç ailelerin, hele kadınların hem işi ve hem aileyi bir çatı
altına getirmekte zorluklar çektiğini görüyoruz. Bir taraftan iş
hayatında ilerlemeyi öbür taraftan bir aile kurmayı Hristiyan
Demokratlar Partisi olarak bunların mümkün olmasını sağlamak
istiyoruz ve bu konuda da çalışmalarım olacak” şeklinde
konuştu.
“MÜSLÜMAN OLDUĞUM MEDYADA ÇOĞU KEZ BELİRTİLDİ”
Kendisinin Müslüman olmasının, özellikle son seçim kampanyası
sırasında medyada, ilk Müslüman siyasetçi, Hristiyan Demokratlar da
ilk Müslüman diye çoğu kez belirtildiğini kaydeden Yusuf şunları
söyledi:
“İlk milletvekili adayı olduğum için o zamanlar bunun bir ilk
olduğunu kabul ettim fakat benim şahsen bir sınırı geçme durumu bir
gazetecinin bana Müslümanlığı nasıl yaşadığımı sormasıyla oldu. Ben
de kendisine ‘Bu soruyu Hristiyan olan ya da hiçbir dini olmayan
başka siyasetçilere de soruyor musunuz yoksa ben Müslüman olduğum
için mi bu sizi çok aşırı derecede ilgilendiriyor?’diye sordum. Bir
taraftan böyle bir ilgi var. Hiç kötü niyetli olmayan, gerçekten
bir soru işareti, bir merak olabilir. Ama aynı zamanda mademki biz
Alman siyasetçi olarak kabul edilmek istiyoruz o zaman bir takım
sınırları da göstermek lazım. Yani herkesin kendine ait bir özel
hayatı var, bir din anlayışı var. Bunu herkes kendisine göre
tanımlayabilir ve kendine göre yaşayabilir. Ve burada öyle
inanıyorum ki ne bir Müslüman, ne bir Hristiyan siyasetçinin
seçmenlerine bunu sergilemesi gerekmiyor. Bu özel hayatı kapsayan
bir şeydir.”
“MİLLETVEKİLLİĞİ SEVEREK TAŞIDIĞIM BİR SORUMLULUK”
Milletvekili olarak seçilmesinin ailesini çok mutlu ettiğini dile
getiren Cemile Yusuf, “Onlar buraya çalışmak için geldiler. Annem
babam ikisi de bir fabrikada çalıştılar. Ve küçüklüğümüzden beri
ağabeyimle benim eğitimime her zaman yatırım yaptılar. İlk nesil
psikolojisi diyorum ben buna; kendinden kısıtlayıp hep çocuklara
yatırım yapmak, onlar geleceklerini kurtarsınlar, iyi bir eğitim
düzeyine gelsinler, bir meslek sahibi olsunlar yani her şey
çocuklar için psikolojisiyle doğup, büyüdük. Ve tabiî ki benim bir
milletvekili olabilmem onları çok gururlandırdı, çok mutlu etti”
dedi.
Yusuf, Batı Trakya azınlığından gelen bir insan olduğu için
milletvekili olarak seçilmesinin Batı Trakyalılar arasında da çok
büyük bir etki oluşturduğunu dile getirerek, “Hele son günlerde
aldığım mesajlar, aldığım tebrikler gerçekten olağanüstü. Çok güzel
bir duygu. Aynı zamanda tabiî ki bir sorumluluk ama severek
taşıdığım bir sorumluluk. Umarım attığım adımlar da bu doğrultuda
iyi olur. Her yan için, her bir soru için öyle demek istiyorum.
Çünkü çok büyük bir mesaj. Yani uzun yıllar baskı altında yaşayan
bir azınlıktan geliyorsanız, bu bir azınlık içinde bir onur
kaynağı. Ve mesajlar da onu gösteriyor. Her ne taraftan bakarsanız
hem ailem için büyük bir mutluluk. Anne babalarımız arkamızda
olmasalardı biz bu kadar başarılı olamazdık” diye konuştu.
KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ
Hristiyan Demokrat Parti’nin koalisyon konuşmalarına hazırlandığını
ancak SPD’nin önce kendi arasında bir karara ulaşmak istediğini
belirten Yusuf, sonrasında CDU’nun hem Sosyal Demokratlar’la, hem
Yeşiller’le bu konuyu görüşeceğini söyledi. Yusuf, “Son günlerde
SPD’nin 6 tane bakanlık istediği konusu medyada yer aldı. İçerikli
olarak tam bir sonuca varılmadan hemen kendine bakanlık istemek o
kadar iyi bir mesaj vermedi. Ama bunun haricinde önemli olan
seçmenlerin vermiş olduğu oyların aynı şekilde hem koalisyon hem
koalisyon anlaşmalarında bir karara bağlanabilmesi. Bu SPD’yle
olabilir, Yeşiller’le olabilir. Ortak noktalar var ama ayrı olan
noktalar da çok var. Örneğin vergi konusu. CDU ciddi anlamda
vergilerin artmayacağını savunuyor ancak SPD vergi artışını
destekliyor. Bu konuda nasıl bir araya gelinebilir bir fikrim yok.
Ama bu konuşmaları sürdürecek olan 14 kişilik ekip CDU tarafından
şuan oluşturulmuştur. Ve yakın zamanda koalisyon ön görüşmelerine
gidilecektir” ifadelerinde bulundu.
(İHA)