Almanya ile ilgili bomba Suriye iddiası!
Abone olSuriye'deki kimyasallara herkes ses çıkarırken Almanya neden sessiz? Suriye'de Almanya'nın payı ne?
İNTERNET HABER - Suriye'deki kimyasal
katliamın üzerine Avrupa'daki çoğu ülkeden kınama ve müdahale
tehditleri savrulurken Avrupa'nın güçlü devleti Almanya'dan ses
çıkmamıştı.
G20 zirvesindeki Almanya Başbakanı Merkel ve ABD Başkanı
Obama'nın çekilmiş bu fotoğrafa çarpıcı yorum TRT Türk Editörü
Mehmet Ayfer Kancı'dan geldi.
Kancı analizinde Almanya'nın müdahaleye ses çıkarmamasının
sebeplerini Almanya'nın kimya endüstrisinde aramak gerektiğini
belirterek, kimyasal silahların arkasında Almanya'nın aranmasını
gerektiğini ima ederek Şam politikasında baskın sesin Almanya
olduğunu söyledi.
İşte o analiz...
Esad rejimini cezalandırma girişimi bir kez daha Rusya engeline
takıldı. Rusya’nın, Esad rejiminin elindeki kimyasal silahları
uluslar arası kurumların denetimine sokma teklifi St.
Petersburg’daki G-20 Zirvesi’nin hemen ardından geldi.
ÖNERİ KİMİN?
Peki, ABD’ye askeri müdahaleden onurlu bir şekilde feragat etme ve
Rusya’ya Ortadoğu’daki en önemli müttefiki nezdinde imajını
zedelemeyecek bir çözüm üretme fırsatını veren bu öneri kimin
eseri? Bu sorunun cevabı belki de St. Petersburg’daki G-20 Zirvesi
sırasında Konstantin Sarayı bahçesinde çekilen fotoğrafta
gizli.
Fotoğrafın odağındaki isim Almanya Başbakanı Merkel’in ABD Başkanı
Obama’ya ister tavsiye ister öğüt verir tarzda
değerlendirilebilecek konuşma tarzı, Şam yakınındaki kimyasal silah
saldırısından itibaren Almanya’nın benimsediği tavırla
birleştirildiğinde bazı fikirler veriyor.
ALMANYA SESSİZ
Esad rejiminin kimyasal silah saldırısı düzenlediği yönündeki
haberlere Kuzey Atlantik Paktı’nın önde gelen üyeleri ABD,
İngiltere ve Fransa hızla tepki verirken, Almanya ilk günden
itibaren askeri müdahale seçeneğini telaffuz etmemeye dikkat etti.
Almanya’nın sessizliği önce, bu ülkede 22 Eylül’de düzenlenecek
genel seçimler öncesinde Merkel’in iç politika hesabı olarak
yorumlansa da G-20 Zirvesi ve devamında göze çarpan bazı ayrıntılar
Berlin yönetiminin uzun vadeli bölgesel ve ekonomik çıkarlarını
takip ettiği izlenimi veriyor.
SONRA İMZALADI
G-20 Zirvesi’nde, Esad rejiminin kimyasal silah kullanımının
karşılıksız kalmaması yönünde ABD tarafından hazırlanan bildiriye
20 ülkeden 11’i destek verdi. İlk aşamada bu ülkeler arasında
Almanya’nın bulunmayışı dikkat çekiciydi. Almanya, bildiriye
G-20’nin hemen ardından Vilnius’ta düzenlenen AB Dışişleri
Bakanları toplantısı sonrasında onay verdi. Berlin yönetiminin,
AB’nin ortak politika belirleme kaygısından ziyade hazırladığı
formülün ABD ve Rusya tarafından benimsendiğinden emin olduktan
sonra Suriye bildirisine destek vermiş olması diplomasinin derin
dehlizlerini bilenler tarafından daha akla yakın bulunuyor. Almanya
Başbakanı Merkel, Rusya tarafından pazarlanan formülün uluslararası
toplum tarafından da kabullenildiğini gördükten sonra 10 Eylül Salı
günü yaptığı açıklamada “diplomasinin sağladığı umut ışığından”
faydalanılması gerektiğini dile getirdi.
OKER FAKTÖRÜ
Bu “ışığın” kaynağını bulmak için belki de
Almanya’nın perde arkasında yürüttüğü Suriye diplomasisinin kara
kutusu konumundaki “Oker” istihbarat gemisine
bakmak gerekir. Büyük bir ihtimalle, aylardır Doğu Akdeniz’de görev
yapan ve Suriye içlerine yönelik 600 kilometrelik alanda iletişimi
takip etme imkanı olan geminin 20-21 Ağustos tarihlerinde elde
ettiği bilgiler, G-20 Zirvesi’nin ardından gündeme gelen Rus
formülünün özünü oluşturuyor.
ALMAN KİMYA ENDÜSTRİSİ
Peki, Almanya kimyasal silah kullanımına rağmen , Esad rejiminin
cezalandırılmasına yönelik bir müdahaleye karşı neden bu kadar
mesafeli? Acaba Berlin yönetimi, Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin
İran-Irak Savaşında ve Halepçe’de kullandığı kimyasal silahlarda
olduğu gibi, uluslar arası basının Suriye’nin kimyasal silahlarıyla
Alman kimya endüstrisinin bağlarını keşfetmesinden mi endişe
ediyor? Kim bilir?
Almanya’nın Kuzey Atlantik Paktı üyesi olsa da uzun vadeli ekonomik
çıkarlarının Avrasya bölgesine bağlı olması belki de yürüttüğü yeni
diplomasi anlayışının temelini oluşturuyor. Almanya, 2. Dünya
Savaşı ve Berlin Duvarı’nın yıkılışı sürecinde Atlantik ittifakının
bir parçası haline gelse de açık denizlere çıkış imkanı olmayan
Almanya yakın tarihte başlattığı savaşlarda Doğu Avrupa, Ukrayna,
Kafkaslar, Arap Yarımadası ve Orta Asya’daki enerji, tarım ve su
kaynaklarına ulaşmak için çaba harcadı.
Berlin yönetimi Rusya ile yaptığı, ağırlıklı olarak doğalgaz
anlaşmalarıyla, Avrupa’nın lokomotifi durumundaki ekonomisinin
ihtiyaçlarını bugün barışçı yollardan sağlıyor. Enerji sorununu
Rusya üzerinden çözen Merkel yönetimi ekonomik verilerin sağladığı
güçle 22 Eylül’de yapılacak genel seçimin de mutlak galibi olacak.
Hür Demokratların performansı Merkel’in gelecek Başbakanlık
dönemini nasıl bir koalisyonla yürüteceğini belirleyecek.
Suriye’deki gelişmeler önümüzdeki dönemde Almanya’nın Kuzey
Atlantik Paktı’nda (NATO) mevcudiyetini korumakla beraber, 2030
yılına kadar küresel ekonomide daha fazla söz sahibi olacak Rusya
ve Çin Halk Cumhuriyeti ile daha yakın ilişkiler kurmasının bir
dönüm noktası olacak gibi görünüyor.