Alman yerbilimcileri açıkça uyardı! Tehlike geçmedi yeni depremlere gebe
Abone olKahramanmaraş depremleri sonrası, 'şu an olmasa da yakın gelecekte başka şiddetli depremlerin meydana gelebileceği' uyarıları yapılıyor. Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Erzincan-Bingöl fayı hakkında “Burası yakında kırılır. Çok beklemeyeceğimizi düşünüyorum” demişti. Benzer uyarılardan birisi de Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi yetkilisi Prof. Marco Bohnhoff’tan geldi.
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6
büyüklüğündeki depremler, 10 şehirde binlerce binayı yerle bir
etti. Arama kurtarma çalışmaları yetersiz kalırken enkaz altında
bekleyen vatandaşlar için kritik saatler dolmak üzere. Son
açıklanan resmi rakamlara göre 7 bin 108 kişi hayatını kaybetti, 40
bin 910 kişi yaralandı.
Bu depremlerin ardından şu an olmasa da yakın gelecekte başka şiddetli depremlerin meydana gelebileceği uyarıları yapılıyor. Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Erzincan-Bingöl fayı hakkında “Burası yakında kırılır. Çok beklemeyeceğimizi düşünüyorum” demişti. Benzer uyarılardan birisi de Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi (GFZ) yetkilisi Prof. Marco Bohnhoff’tan geldi.
Tehlike henüz geçmedi
DW Türkçe‘nin Alman resmi ajansından aktardığına göre Bohnhoff, afet bölgelerinde ‘platolardaki stresin yeniden dağılımı’ nedeniyle yakın gelecekte de benzer büyüklükte depremlerin meydana gelebileceğini söyledi. Tehlikenin henüz geçmediğini belirten Bohnhoff, şunları söyledi:
“Muhtemelen bölgedeki son güçlü deprem değildi. Özellikle merkez üssün kuzeydoğusu ve iç kesimlerde yeni depremler meydana gelebilir. Ana depremin olduğu bölgede yeni artçı şok olasılığı azalmış durumda. En güçlü artçılar depremden hemen sonra meydana geldi.
Meydana gelebilecek en büyük tehlike
7,8 büyüklüğündeki bir deprem, böyle bir kıtasal levha sınırında
meydana gelebilecek neredeyse en güçlü sarsıntı. Bu depremlerin
İstanbul’daki bir depremi etkilemesi çok zayıf ihtimal. Her ne
kadar halihazırda kullanılabilecek bazı erken uyarı sistemleri
mevcut olsa da böylesine sıra dışı bir durumda, kullanılan sistem
ne olursa olsun, erken uyarı fazla işe yaramazdı. Çünkü depremin
merkez üssünün, yoğun nüfuslu bir yerleşim bölgesinin hemen
yakınında olmasından dolayı uyarılar için yeterince zaman olmazdı.
Ayrıca, bu tür erken uyarı sistemleri oldukça karmaşık.”