Alman basını başarımızı çekemedi
Abone olKekilli'nin geçmişini ön plana çıkararak filmi karalamaya çalışan basının attığı başlıklar ise vahşete çağrı gibi.
Bir Türk filminin Berlin'de Altın Ayı ödülünü almasını
sindiremeyen Alman basınını bugünkü köşesinde değerlendiren
Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan, basının attığı başlıkları
vahşete çağrı olarak nitelendiriyor..
İşte Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan'ın köşe yazısı...
Kekilli’ye Haçlı Seferi
Başlıklar vahşete çağrı gibi!.. Uygarlığın son dansı!.. Şunlara
bakın:
Bir genç kızın cinsel yolculuğu...
Zavallı Sibel!.. Bizi aldattın!..
Porno yıldızı!.. Eee, şimdi!..
Altın Ayı Kızardı!..
Dar Geçitte Aldatmaca!..
Sibel Ailesini Acıttı!..
Sibel, Sen Kötüsün!..
Porno Filme Ödül!..
Sibel, Kaç Kişiyle Yattın?..
Bunlar, anlı şanlı Alman basınından örnekler!.. Bir isteri halinde,
arka arkaya saldırılar bitmek bilmiyor.
Sibel Kekilli, bir filmle Almanya'ya ve Türkiye'ye damgasını
vuruyor. Filmin yönetmeni Fatih Akın, uzun yıllar sonra Berlin'de
Altın Ayı ödülünü kazanıyor. Duvara Karşı filmi, Alman basınını
çılgına çeviriyor.
Neymiş?.. 23 yaşındaki Sibel Kekilli, geçmişte hayatını kazanmak
için, porno filmler çeviriyor. Şimdi porno yıldızına ödül!.. Olacak
şey mi?..
Alman basını koro halinde, insan haklarını ayaklar altına
alıyor.
HER ŞEY GERÇEK
Yönetmen Fatih Akın'ın babası dindar bir kişi. Namazında,
niyazında. Vaktiyle hacca gitmiş. Film hakkında, babasının ve
ailesinin düşüncesini önemsiyor Akın. Ama, tepki daha çok dışardan
geliyor.
Hem Kekilli'nin ailesinden, hem de Berlin'de yaşayan bazı
Türkler'den. Onların da itirazı var, ‘‘Sen bir Türk kızını bir
filmde çıplak gösteremezsin.’’ Yani, herhangi bir filmde, herhangi
bir kadın çıplak görünebilir, ama bir Türk kızı asla!..
Filmle birlikte, sadece bu saldırılar değil, Sibel'in geçmiş
yıllarına ilişkin iddialar da, sansasyonel biçimde yayınlanıyor.
Hangisi doğru, hangisi eğri, belli değil. Ama, en adi biçimde.
Alman basını bu filmi içine sindiremiyor. Fatih Akın ise, var
gücüyle Sibel'e sahip çıkıyor. ‘‘O benim küçük kız kardeşim gibi’’
diyor.
Kırk yılı aşkın süredir Türkler Almanya'da çalışıyor. Çeşitli
işlerde. Orada çalışan Türkler'le ilgili olarak, onlarca film,
öykü, roman, tiyatro yazılıyor, çevriliyor. Hepsi hayatın
gerçeğinden yola çıkıyor.
Ama, bütün bunlar Ankara'ya hiç bir şey anlatmıyor. Orada
yaşayanlar, kendi dramlarıyla baş başa kalıyor. Ne zaman, bir
başarı öyküsü dünya ile tanışıyor, gerçekler o zaman su yüzüne
çıkıyor.
Sibel'in geçmişi bir gerçek!.. Bugünkü başarısı kadar!..
İki kadın aday
Önümüzdeki Alman seçimleri.
İki seçim var Almanya'nın önünde. Daha zaman var, ama biri genel
seçimler, diğeri Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Kaderin cilvesine
bakın, her iki seçimde de, kadın adaylar önde!..
Alman halkına soruluyor. Anketin sonuçları iki hafta önceki Der
Spiegel'de yayınlanıyor. Buna göre, halkın yüzde 90'ı
Cumhurbaşkanlığında, yüzde 76'sı da Başbakanlıkta bir kadını görmek
istiyor.
Alman basınının ahlak zabıtası kesilmesinde, kadın adayların öne
çıkması rol oynuyor mu?.. Eğer, bu en tepedeki iki göreve kadınlar
gelirse, Almanya'yı iki kadın yönetirse, Alman basını kendine gelir
mi?..