Allahın Kızlarına takipsizlik
Abone olSavcının takipsizlik kararına rağmen "Nedim Gürsel"in endişesi ne?
Nedim Gürsel kararı şöyle değerlendirdi: “Fanatik dinciler,
kitabın yasaklanmasını da talep ediyorlardı. Dosyada o da vardı.
Tam tersini elde ettiler. Yani kitap yasaklanmadı, yazarı hakkında
açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Bu arada kitap yeniden
basıldı. 20 bin satış rakamına ulaşmıştı, 3 bin adet daha basıldı.
Ve yeniden en çok satan kitaplar listesine girdi.” Gürsel
takipsizlik kararına sevinmekle birlikte, “Bu yazarı madem
ki yasalar cezalandırmıyor, biz cezalandıralım gibi bir eğilime
inşallah girmezler. Öyle bir endişem de var” sözleriyle
endişesini dile getirdi.
OLUMSUZ TEPKİ GÖSTERENLERİN HİÇBİRİ ROMANI
OKUMAMIŞLARDI
romanıyla ilgili şikayet üzerine Temmuz ayında Şişli Cumhuriyet
Savcılığı’nca T.C.K’nın 216. maddesi gereği soruşturma
başlatılmıştı. Yazar Nedim Gürsel, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
veya aşağılama” suçundan soruşturma açılmasının ardından yaptığımız
görüşmede duygularını, “Bu konudan üzüntü duydum ve şaşırdım.
Türkiye’de bu konuda çok yol alındığını zannediyordum... Şimdi
kafamda bir soru işareti uyandı. Çünkü din de eleştirilebilir.
Böyle bir özgürlüğümüz var. Teokratik bir devlette yaşamıyoruz,
laik bir cumhuriyette yaşıyoruz. Ancak Allah’ın Kızları’nın amacı
dini eleştirmek değildi” sözleriyle dile getirmişti.
Nedim Gürsel takipsizlik kararının ardından yaptığı açıklamada:
“Olumsuz tepki gösterenlerin hiçbiri romanı okumamışlardı. Allah’ın
Kızları adına takılarak tepkilerini dile getirdiler. Bazıları
suçlamanın ötesinde tehdide kadar varan tepkilerdi. Ben de
birkaç yerde Hz. Muhammed’in Hira dağında Cebrail’e yaklaştığında
Cebrail’in ona söylediğini söyledim: ‘İkra’, yani ‘Oku’ diyor
Peygamber’e. ‘Önce okuyun sonra tepki gösterin’ dedim ama fazla bir
yarar sağlamadı. Çünkü dinci basında ‘Küstah yazara dersi
verilmeli’ gibi sert yazılar çıktı.”
SAVCIDAN KİTABI OKUMASINI RİCA ETTİM
“Henüz okumamıştı. Ben sözlü ifade ile yetinmeyerek ayrıntılı
yazılı bir ifade verdim; dört sayfalık uzun bir metin. Ve savcıdan
da kitabı okumasını rica ettim. Umuyorum bu arada kitabı okumuştur
ve takipsizlik kararı vermesinde etkili olmuştur.
SANSÜRCÜLER AMACINA ULAŞAMADI
“Fanatik dinciler, kitabın yasaklanmasını da talep ediyorlardı.
Dosyada o da vardı. Tam tersini elde ettiler. Yani kitap
yasaklanmadı, yazarı hakkında açılan soruşturma takipsizlikle
sonuçlandı. Bu arada kitap yeniden basıldı. 20 bin satış rakamına
ulaşmıştı, 3 bin adet daha basıldı. Ve yeniden ‘çok satan kitaplar’
listesine girdi. Buradan şu sonucu çıkarıyorum. Bu da olumlu. Hem
kitap daha fazla duyuldu, hem de sansürcüler hoşgörüsü olmayan
insanlar amaçlarına ulaşamadı. Tam tersi bir sonuç aldılar.
216. MADDE DE BU VESİLEYLE BELKİ TEKRAR
TARTIŞILIR
“Bu yazarı madem ki yasalar cezalandırmıyor, biz cezalandıralım
gibi bir eğilime inşallah girmezler. Öyle bir endişem de var. Vakit
gazetesinde çıkan yazı çok saldırgan ve hedef gösteren bir yazıydı.
Bu ülkede yasalar var ve TCK: 216. madde alenen dinsel değerleri
aşağılayan kişilerin 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılmasını öngörüyor. 216. madde de bu vesileyle belki
tekrar tartışılır ve başka bir ifadeyle ceza yasasında yer alır.
Çünkü laik bir Türkiye’de böyle bir maddenin olması açıkça beni
şaşırttı. Ben tabii bilmiyordum. Allah’ın Kızları hakkında
soruşturma açıldıktan sonra böyle bir maddenin varlığından haberdar
oldum.”
Gürsel, yerli ve yabancı basında yer alan haberlerin takipsizlik
kararı verilmesinde etkili olduğunu düşünüyor.
BASINDA ÇIKAN YAZILAR CAYDIRICI BİR ROL OYNADI
“Bir yazar, romanı için AB’ye aday bir ülke olan Türkiye’de
soruşturmaya uğramamalıydı. Ne var ki, düşünme özgürlüğünün
sınırları burada ortaya çıkıyor. Tabii ki savcının takipsizlik
kararı vermesi çok olumlu. Bunda basının da kesin, önemli bir rolu
oldu. Çünkü biz mahkemenin açılacağını tahmin ediyorduk. Basın
destek çıktı, özellikle bazı köşe yazarları; Engin Ardıç,
Hasan Cemal, Derya Sazak gibi... Beni destekler nitelikte yazılar
yayınladıkları için sanıyorum caydırıcı bir rol oynadı
bunlar. Onların desteği ve özellikle yabancı gazetelerin desteği,
Le Monde, El Pais, Liberation’da çıkan yazılar sayesinde umarım bu
iş bir dava açılmadan sonuçlanır.”
Yazar, Allah’ın Kızları’yla ilgili soruşturma açılmasının üzerinde
baskı yaratıp yaratmadığı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
AKILCI DÜŞÜNCE DİNİ ELEŞTİREBİLİR
Açıkçası
baskı hissettim. Hissetmedim desem doğru olmaz. Ne yazık ki
Türkiye’de bazı tabular var. Tabii din de bu tabulardan biri. Oysa
akılcı düşünce, dini eleştirebilir. Bu aydınlanma çağında, 18.
Yüzyıl’da, Fransa’da başlamış bir şey. Biz hala bunu kesinlikle
kendi hayatımızda hoşgörüyle karşılayamıyoruz. Tabii Allah’ın
Kızları’nın meselesi dini eleştirmek değil. İslam’ın doğuşunu
anlatmak ve inancı sorgulamak. İslam’a hem içten bir bakış hem
dıştan bir bakış. Beni ilgilendiren aslında bu yapıyı kurabilmek ve
İslam’ın doğuşunu anlatmaktı.
(ntvmsnbc)