Cennette Allahın görülmesi doğru mudur? Birebir ve direk mi, perdesiz, aracısız Allah'ı görmek mümkün olacak mı? “Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır (O’nu göreceklerdir).” (Kıyamet, 75/22-23) Cerir b. Abdullah el Becelî radıyallahu anh’tan rivayete göre, o şöyle demiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda oturmakta idik. Resulullah, dolunay durumundaki aya baktı ve şöyle dedi: “Siz Rabbinizin huzuruna varacaksınız ve şu ayı gördüğünüz gibi onu görecek ve görme konusunda bir zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmayacaksınız. Dolayısıyla gün doğmadan önceki namaza ve gün batmadan önceki namaza gücünüz yettiği sürece devam edin dedi ve şu ayeti okudu: “…Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin sınırsız kudret ve yüceliğini tüm eksiksiz övgüleriyle an…” (Tirmizi, Cennet, 16) Ebû Hureyre radıyallahu anh’tan rivayete göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Dolunay gecesi ayı görmekte güçlük çeker misiniz? Veya her zaman güneşi görmekte bir güçlükle karşılaşır mısınız? Ashab: “hayır” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resulullah: “Siz Rabbinizi dolunay gecesinde gördüğünüz gibi rahatlıkla görecek ve hiçbir zorlukla karşılaşmayacaksınız.” (Tirmizi, Cennet, 17) Suheyb radıyallahu anh’tan rivayete göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “İyi ve yararlı işler yapmakta devamlı ve kararlı olanlara karşılık olarak iyisi ve ondan daha fazlası vardır.” (Yunus sûresi: 26) ayeti hakkında şöyle buyurdu: “Cennetlikler Cennete girdiklerinde bir tellal: Sizin için Allah’ın verdiği bir sözü vardır diye bağıracak… Cennetlikler de diyecekler ki: “Bizim yüzümüzü ak etmedi mi? Bizi ateşten kurtarmadı mı? Bizi Cennete sokmadı mı?” Melekler “evet” diye cevap verecekler. Bundan sonra perde açılacaktır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle sözünü sürdürdü: “Allah’a yemin ederim ki, Allah o gün Cennetliklere, kendisini görmekten daha sevimli bir şey vermemiştir.” (Tirmizi, Cennet, 16) Bu görmenin nasıl olacağına gelince: “Biz, yerküresi benzeri olan ayı ve dünyamızdan bir milyon katı büyük olan güneşi ne ölçüde görebiliyorsak Allah’ın cemalini/güzelliğini de o ölçüde görebileceğiz. Sevgili Peygamberimiz bile Allah’ı ancak bir nur tecellisi halinde görebilmiştir. Ona “Rabbini gördün mü?” diye sorulduğunda “O bir nurdur, Onu nasıl görebilirim?” buyurmuştur. Üstelik ay ve güneş yeryüzünden görüldüğü gibi mekândan münezzeh olan Allah da Cennette değil; Cennetten görülecektir. Kaldı ki Kur’an’da görme değil; nazar/bakma ifadesi kullanılmaktadır. Ayrıca “Gözler Onu idrak edemez” (En’am, 6/103) buyurulmaktadır.” (Ali Rıza Demircan, Kur’an ve Sünnet Işığında Cennet Hayatı, İstanbul, 2009, s: 88) Yapılan bu izahtan da anlaşılacağı gibi cennete giren mü’minler Allah Teâlâ’yı görebileceklerdir. Tabii ki bu görme onu tam manasıyla idrak etme şeklinde olmayacaktır.